Roma'da 2. Gün: Kolezyum, Forum, Navona, Pantheon

İtalya seyahatimizin 2. gününde 7.30'da çalan alarmımızın sesiyle güneşli bir Roma gününe uyanıyoruz. Otelimizin hemen yanındaki pastanede gözlerimiz zeytinler peynirler domatesler arasa da sıcacık kruvasan ve kahve eşliğinde karnımızı doyurup metronun yolunu tutuyoruz. İlk istikametimiz Colosseum.

Metrodan Colosseum durağında indiğimizde karşımızda buluyoruz bu güzel yapıyı. Kapıdaki kalabalığı görünce "Acaba daha geç gelsek nasıl olurdu?" düşüncesiyle erkenden gelmiş olmamıza şükrediyoruz. Biraz daha yaklaşınca Roma Pass kart sahipleri için ayrılmış özel girişi fark ettiğimizde gözlerimizde beliren ışıltıyı tahmin edebilirsiniz. Biz de tabi ki ilk ücretsiz giriş hakkımızı Colosseum’dan yana kullanıyoruz ve hiç beklemeden Roma’nın sembolü haline gelmiş bu yapıyı keşfetmek için içeri adım atıyoruz.

Yapı; Roma İmparatorluğu tarafından tiyatro oyunları, hayvan dövüşleri, idamlar ve gladyatör mücadeleleri için kullanılmıştır. Tahmini 65.000 izleyici ağırlama kapasitesiyle neredeyse 2000 yıldır ayakta. Tabi bu zamana kadar depremler, yangınlar yaşamış ve birçok onarım ve restorasyon çalışması yapılmıştır. 1 saat kadar yapıyı gezip inceledikten sonra yapının hemen yakınında bulunan zafer takının yanından geçerek Roma Forumu'na ulaşıyoruz.

Roma Forumu esasında Antik Roma’da şehrin merkezidir. Adaletin, ticaretin, ibadetin Roma’da geliştiği yerdir burası. Tapınakları, binaları ve anıtları ile en değerli arkeolojik alanlardan da bir tanesidir. Gezerken Mamertine Hapishanesi, Vestali Evi, Settimio Severo Takı, Saturno Tapınağı, Antonio ve Faustina Tapınağı, Tito Takı gibi eserleri inceleyebilirsiniz.

Forumdan çıktıktan sonra ayaklarımız bizi yeniden Trevi Aşk Çeşmesi’ne götürdü. Bir de gündüz gözüyle görmek istedik. Burada ayaküstü pizzalarımızı da yedikten sonra, Roma’nın ara sokaklarına attık kendimizi. Hediyelik eşya dükkanlarını gezip biraz alışveriş yaptıktan sonra Roma dondurmasının da tadına bakmak istedik. Bizim dondurmalarımızdan biraz farklı tabi, buradaki dondurmalar hızlı eriyen, bol kremalı cinsinden.

Biraz yürdükten sonra kendimizi Piazza Navona’da buluyoruz. İtalya’nın başka hiçbir meydanı Piazza Navona’nın gösterişi ile boy ölçüşemez. Buradaki lüks kafelerde ve 3 Barok çeşmenin etrafındaki hareketlilik gece gündüz sürüyor. 19. yüzyıla kadar her Ağustos ayında buradaki çeşmelerin giderleri kapatılıp meydan sular altında bırakılırmış. Zenginler arabalarıyla suların içinde gezinirler, çocuklar da suda oynarlarmış.

Artık yavaş yavaş yorulmaya başladık. Ama görmemiz gereken 1 yer daha kaldı, o da Pantheon. Pantheon "bütün tanrıların tapınağı" kentin iyi korunmuş antik yapılarındandır. Çevresindeki sokakların oluşturduğu labirent, restoranlar ve kafelerle Roma’nın turistik yerlerini bir arada sunar. Parlamento Binası, hükümet kuruluşları ve borsa ile birlikte şehrin finans ve politika merkezini oluşturur. Kubbeli iç mekanı ile Pantheon uzun zamandır şehrin sembolüdür.

Uzun, yorucu ama çok keyifli, keşif dolu bir günün ardından otele dönerken gözümüze şık bir kafe çarpıyor. Hemen içeri dalıp günün yorgunluğunu atmak için kahve-tiramisu ikilisi ile kendimizi ödüllendiriyoruz. Erkenden uyumalıyız. Yarın Vatikan’dayız.

Yazının birinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz. 

www.ikigezgin.com

Nilay Koçal Tektakar

Yazar Hakkında

Nilay Koçal Tektakar

İki gezgin, takipçilerine hayatın her anından güzel detaylar sunan bir yaşam rehberidir.