Bizans Hakkında

Bir milenyumu aşkın tarihiyle, Roma İmparatorluğu’nun halefi olan Bizans, muazzam bir kültürün bekçisi. Bizim açımızdan entrikalarla dolu tarihi ve antipatik duruşu yüzünden burun kıvırdığımız bu kültür mantarını gelin yakından tanıyalım. 

Bizans

M.Ö. 27 yılında kurulan, Akdeniz’i bir göl haline getiren Sezar’ın Roma’sı M.S. 395’te ikiye bölünmüş ve Batı’nın 476 yılında yıkılmasıyla da Doğu Roma İmparatorluğu 1000 yıllık serüveninde tek başına kaldı. 

İstanbul’a adını veren Dor kolonicisi Byzas’tan adını alan İmparatorluk, Doğu Roma ismini ise 1054 yılında Doğu-Batı kiliselerinin ayrılmasından sonra kullanmayı bıraktı. 

57. Roma İmparatoru Konstantin tarafından imparatorluğun tehlikede olduğu gerekçesiyle 330 yılında başkent, Byzantion’a taşımış ve Nova Roma adını almıştır. 

Kilise

Ancak yerel halk tarafından benimsenmeyen bu isim Konstantinopolis/Konstantiniyye isimleriyle 1930 yılına kadar kullanılmıştır. 

Kömür, kükürt ve zift karışımıyla hazırlanın Grejuva olarak adlandırılan sıvı ateşin mucidi olan Bizanslılar, özellikle deniz savaşlarında kullanmışlardır. Ateşin en büyük özelliği ise su eklendikçe alevinin artmasıdır.

Ateş

Bizans Dönemi’nde unlu mamuller o kadar önemliydi ki fırıncılara saygı duyuluyor ve her türlü kamu hizmetinden muaf tutuluyorlardı. 

Jüstinyen Dönemi’nde sınırlarını İspanya’ya kadar genişleten imparatorluk, batıdan elde ettiği ganimetlerin bir kısmıyla Aya Sofya’yı inşa etmiş ve bu ibadethane 1931’e kadar kullanılmıştır. 

Ayasofya Müzesi

797-802 yılları arasında Bizans tahtında kalan Atinalı İrene, tarihteki en güçlü kadınlardan biridir. Tahtı asıl sahibi oğluna bırakmayan İrene, imparatoriçe unvanını kullanmamış, İmparator İrene olarak anılmıştır. 

Antik Yunan’ın, Roma’nın, Aristo ve Platon’un eserleri yüzyıllar boyunca Bizans kütüphanelerinde korunmuş ve dünya edebiyatına büyük katkılar sağlamışlardır.

Kütüphane

1453’te İstanbul’da yıkılan imparatorluğun halefleri 1460 yılına kadar Mora’da, 1461 yılına kadar Trabzon ve İznik’te, 1479 yılına kadarsa Epir Despotluğu’nda bağımsızlıklarını sürdürmüşlerdir. 

Emre Doğandor

Yazar Hakkında

Emre Doğandor

[1994-Bolu] Bir gezgin olarak doğmadım belki ama bir gezgin olarak ölmek, torunlarıma anılarımı anlatmak için yaşıyor ve geziyorum.