Kaliforniya'nın batısında muhteşem bir coğrafyada konuşlanmış olan San Francisco harika bir seyahat güzergahı. San Francisco modern yapılarıyla ve Victoria tarzı mimarisiyle olduğu kadar doğasıyla da ünlü bir şehirdir. Bu yüzden ister eğlence, ister doğa, isterseniz de kültürel bir gezi planınız olsun, San Francisco hepsini bir arada barındıran bir kimliğe sahiptir. Golden Gate Köprüsü ve Rekraasyon alanı, Fine Arts Müzesi, Coit TowerCastroFisherman Wharf, AlcatrazLombart Street ve şehrin merkezinde yükselen Transamerica Pyramid görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. 

Üç yanı okyanusun pırıl pırıl sularıyla çevrili, enerji ve yaratıcılık dolu, tarihe boyanmış San Francisco'da yapmadan dönmemeniz gereken beş maddeye gelin bir göz atalım. 

1. Tarihi tramvaya binin.

San Francisco dik yokuşlarıyla ünlü bir kent ve dünyada otomatik olmayan son tramvaylardan birisi de burada bulunuyor. Esasen 23 tane olan bu tramvaylardan günümüzde sadece 3 tanesi çalışıyor. O yüzden yolunuz San Francisco'ya düşerse şehri güzelce gezmek için bu tarihi tramvaylardan birine atlamayı ihmal etmeyin. Her 10 dakikada bir geçen tramvayların tek gidiş ücreti 6 dolar, günlük bilet ise 14 dolar. Önce Powell ve Market Street'i görün ve ardından ızdırap dolu Lombard Street'e uğrayın. Bu sokak dik yokuşuyla dünya çapında ünlü olmuş eğer buraya tırmanmayı düşünüyorsanız, bir daha düşünün deriz.

2. Alcatraz'ı ziyaret edin.

Alcatraz San Francisco Koyu'nda bulunan bir ada ve bildiğiniz üzere ünlü Alcatraz Hapisanesi de burada bulunmakta. 150 dakika süren yolculuk boyunca hapisanenin tarihini dinlerken harika bir Golden Gate Köprüsü manzarasıyla da karşılaşacaksınız. Geziniz için internet üzerinden biletlerinizi önceden ayırmanızı tavsiye ederiz zira San Franscisco'ya yolunu düşüren her turist bu meşhur hapisaneyi ziyaret etmek isteyecektir. Perşembeden pazara olan günlerden Alcatraz'ı gece de ziyaret etmek mümkün. Biraz ürkütücü olduğunun farkındayız ama manzaranın da bir o kadar harika olacağına eminiz.

3. Exploratorium'da dünyayı keşfe çıkın.

Burası pratik anlamda bilimle iç içe olup dünyayı keşfedebileceğiniz bir mekân. Sergiler, projeler ve etkinlikler gün boyunca sizi meşgul edecek ve buradan çıkmak istemeyeceksiniz. İçinde bulunan kafeden kendinizi mutlu edecek Amerikan tatlılarından da alabilirsiniz. Salı gününden pazar gününe kadar açık olan Exploratorium için biletlerinizi internet üzerinden alarak zamandan tasarruf edebilirsiniz. Eğer 18 yaşından büyükseniz, Exploratorium'da perşembe akşamları 18.00-22.00 arasında özel indirimler yapıldığını bilmenizde fayda var.

4. Golden Gate Köprüsü'nden geçin.

Golden Gate Köprüsü San Francisco'nun ufuk çizgisiyle iç içe geçen harika bir yapı. Mutlaka ziyaret etmeniz gereken bu ünlü köprüyü imkânınız varsa yürüyerek ya da bisikletle geçmenizi tavsiye ederiz. Köprünün her iki tarafı, güvenli bir şekilde geçebilmeleri için yayalara ve bisikletçilere tahsis edilmiş durumda. Şehir merkezinden bir bisiklet kiralayabilir ve yollarda rahat etmeniz için bir harita alabilirsiniz. Yola çıkmadan önce fotoğraf makinanızı yanınıza aldığınızdan ve havanın bozmayacağından emin olun. Rüzgarlı ve soğuk bir havada köprüde yürüyüş yapmanız pek de keyifli olmayacaktır. 

5. Twin Peaks'te güneşin batışını seyredin.

Twin Peaks San Francisco'nun merkezinde yükselen iki küçük dağ. Şehrin panoramik olarak izlenebilmesi için en ideal mekân burası demek kesinlikle yanlış olmaz. Köprüleri, okyanusu, şehri ve ötesini burada keyifle seyredebilirsiniz, hele bir de o sırada güneş batmaya başladıysa! Toplu taşıma ile doğrudan buraya ulaşabilmenin ne yazık ki mümkünatı yok ancak tırmanmaya başlayabileceğiniz yerde bir durak bulunuyor. Twin Peaks'in tadına iyice varabilmek için San Francisco lezzetlerinden oluşan bir piknik sepetini de yanınıza almayı unutmayın. 

Golden Gate Köprüsü

Dünyanın en uzun yedinci asma köprüsü olan Golden Gate, kendisini denizden ve havadan ayıran, göze oldukça estetik gelen sıcak turuncu rengiyle San Francisco ve ABD’nin simgelerinden bir tanesi olmuştur. Köprü San Francisco ile Napa ve Sonoma Vadisi’ni birbirini bağlar. Golden Gate köprüsünü ister yürüyerek, ister bisikletle, isterseniz de bir araçla geçebilirsiniz.
Ayrıca köprüyü geçtikten sonra sizi karşılayan Golden Gate Milli Rekreasyon Parkı’nda, Japon çay bahçeleri bir hayli güzeldir. Gelmişken bu çay bahçelerine uğramalısınız.

Köprü inşa edilmeden önce San Francisco ile Marin ilçesi arasında ulaşım feribotlarla sağlanırdı. Yoğun göç alan San Francisco'ya burundaki diğer ilçelerden feribotlarla ulaşım zor olmaktaydı. Bu nedenle bir köprü yapma ihtiyacı doğmuştur ve bununla ilgili çalışmalar başlamıştır. Hırslı bir mühendis olan Joseph Strauss uzun yıllar çalışıp pek çok köprü tasarımı ortaya çıkarmıştır. Teknik bilgisi köprünün bütün sistemlerini oturtabilmeye yetersiz olduğu için Charles Alton Ellis'in de dahil olduğu bir mühendis takımı çalışmayı hızlandırmıştır. 1933 yılında köprünün inşaatı başlamıştır ve 4 yılda tamamlanarak 1937'de hizmete açılmıştır. Köprünün uzunluğu 2.7 kilometre ve yüksekliği 227 metredir. Kaliforniya deprem bölgesi olduğu için köprü de buna uygun olarak çok sağlam yapılmıştır. Hatta söylentiye göre olması gerekenden dört kat sağlam bir köprüdür. Nitekim 1989'daki büyük depremde hasar almamıştır.

Köprünün  uzaktan manzarası da üzerinden manzarası da ayrı güzeldir. San Francisco'nun meşhur sisli günlerinde sislerine arasına gömülüp parça parça sislerinden arasından görünür. Köprü yüksek olduğu için yükseklik korkusu olanlar biraz rahatsız olabilir ve yine yüksek olduğu için zaman zaman çok rüzgarlı olabilmektedir. Her perşembe ve pazar günleri 11.00'da rehberler köprüyü ücretsiz gezdirmektedir. Ayrıca köprüde bulunan Bridge Cafe'de değişilik hediyelik eşyalar bulabilir ve köprünün manzarasında kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

  • Ulaşım: 10, 28, 70 ve 101 numaralı otobüsler ile köprünün girişine yakın konumda bulunan Golden Gate Bridge Toll Plaza’ya ulaşıp, bisikletle veya yürüyerek köprüden geçebilirsiniz. Eğer bir araç kiraladıysanız, aracınızla da geçebilirsiniz.

Alcatraz Adası Müzesi (Alcatraz Hapishanesi)

Kaçmanın imkânsız olmasıyla ünlü, Alcatraz Adası’nın tamamına kurulan bir dönemin Alcatraz Hapishanesi de San Francisco’da bulunuyor. Önceden yerli isyancıların tutulduğu, daha sonraları ise federal çapta bir hapishane olan Alcatraz; Al CaponeDoc Barker ve George Kelly gibi ünlü isimleri de “ağırlamıştır.” Çevresindeki güçlü okyanus akıntıları ve sularla çevrili olması nedeniyle kaçılması imkânsız olan hapishane, sahile yaklaşık 2,5 kilometre uzaklıktadır. 1963 yılından beri bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlayan Alcatraz, kulaklıklı turlarla gezilebiliyor. Bir rehber eşliğinde Fransızca, İngilizce ve İspanyolca dillerinde sesli anlatımı olan turlarda, bu dillerden birini bilmeniz rehberin söylediklerini anlamak açısından önemli. Bu hapishane turu da yaklaşık 2,5 saat sürmektedir. Ayrıca adada eski mahkûmların çaldığı mızıkalar da halen satılmaktadır.

İsmini duyan herkesin içini ürperten bu hapishane 19. yüzyılda Amerikalılar tarafından küçük bir hapishane olarak kullanılmıştır. 1934 yılında Federal Suçlar Bürosu ülke çapında suç oranını düşürme çabasının göstergesi olarak bu odaya el koyup büyük bir hapishane yapmaya karar verdi. 1934 yılından 1963'e kadar hapishane olarak kullanılmıştır ve daha sonra terk edilmiştir. Hapishaneden kaçmanın imkansız olduğu söylense de 1962 yılında iki mahkum kaçmayı başarmıştır ancak ikisini de bir daha gören olmamıştır. İlerleyen yıllarda Alcatraz Adası Amerikan yerlilerinin protestolarının merkezi olmuştur. Adanın kendilerine ait olduğunu iddia eden yerliler burada çeşitli eylemler yapmıştır. 

Turlar sabah, öğle ve akşam olmak üzere 3 periyot halinde yapılıyor. Fiyatı ise 30 $. Ayrıntılı bilgi almak için sitesine buradan göz atabilirsiniz.

  • Ulaşım: Pier 33 limanından kalkan alcatraz tur feribotları ile adaya ulaşılmaktadır. Tura katılmak için en az üç gün önceden biletinizi almanız gerekiyor. Adaya ulaşmak yaklaşık 2 saat sürmektedir.

Fisherman Wharf

San Francisco’nun günlük eğlence üzerine kurulmuş görülmesi gereken yerlerindendir. Forum benzeri Pier 39 içinde birçok mağaza ve kafe bulunur. Kafe olarak Hard Rock kafe en büyüğü olmakla birlikte güzel bir yerde hizmet veriyor. Sokağında ise eğlence parkları ve restoranlar bulunmakta. Fisherman Wharf’ın en ilginç özelliklerinden biri de denizaslanlarının mekânı olması. Limandaki her bir tahtanın üzerinde bulunan denizaslanları, çıkardıkları seslerle sizi kendilerine çekecektir zaten. Fisherman Wharf’ta ister alışveriş yapabilir isterseniz de bir yerlerde oturup bu güzel mekânın tadını çıkarabilirsiniz. Fisherman Wharf’a kısa bir zaman ayırmanız yeterli olacaktır.

San Francisco burnunun ucunda bulunan Fisherman Wharf, şehrin North Beach bölgesindedir. Her yıl San Francisco'yu ziyarete gelen turistlerin ilk duraklarından birisidir. 19. yüzyılda "Gold Rush" veya altın hücumunda önemli bir rol oynamıştır. Çin ve İtalya'dan madenlerde çalışmaları için getirilen göçmenler Fisherman Wharf'ta deniz ürünleri satmaktaydı. Bugün hala sahilin bazı yerlerinde balıkçılar mevcuttur. 

Birçok dükkanın bulunduğu bu sahil şeridinde Ghirardelli Çikolatacısı en popülerlerinden birisidir. Varlıklı bir İtalyan göçmeni olan Ghirardelli ailesi 2. Dünya Savaşı'ndan sonra dükkanlarını çikolata atölyesine çevirmeye karar vermiştir. Lezzetli çikolatalar satan dükkanda fiyatlar biraz yüksektir. Fisherman Wharf'ta uğranması gereken en önemli nokta belki de Pier 39 yani 39. İskele'dir. Bu liman konseptinde tiyatro salonu, mağazalar, cafeler ve restoranlar bulunmaktadır. Aquarium of the Bay de burada bulunan özellikle çocukların ilgisini çeken bir akvaryum parktır.

  • Ulaşım: BART’a bindikten sonra Embarcadero durağında inerek Fisherman Wharf’a ulaşabilirsiniz. Muni metronun E ve F hatlarında bulunan Embarcadero Street durağında inerek veya 39 hat numaralı otobüsler ile yine aynı cadde durağında inerekte ulaşabilirsiniz.

San Francisco Modern Sanat Müzesi

151 Third Street'te bulunan San Francisco Modern Sanat Müzesi, sanatseverlerin için uğranması gereken bir noktadır. 20. yüzyıl sanatına adanan en başarılı müzelerden birisidir. Müze içerisinde 32,000'den fazla modern ve çağdaş sanat işi bulunmaktadır. Kısaltması SFMOMA olan müze San Francisco'nun en canlı bölgelerinden biri olan SoMa'da bulunmaktadır. Ayrıca müzenin 5. katında bir heykel parkı ve üç Michelin yıldızlı şef Corey Lee'nin In Situ isimli restoranı da bulunmaktadır.

San Francisco Modern Sanat Müzesi, Amerika'nın batı kıyısının 20. yüzyıla sanatına adanmış ilk müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Müze, 1935 yılında Grace McCann Morley öncülüğünde kurulmuştur. Müzenin ilk eserleri sanat tutkunu Albert Bender'in bağışladığı 1,000'den fazla eser olmuştur. Ancak Büyük Buhran'nın ve ardından 2. Dünya Savaşı'nın yaşandığı bu dönemde müze çok gelişme imkanı bulamamıştır. İlerleyen yıllarda müze iyice gelişerek pek çok sanatçının koleksiyonlarına ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Ünlü soyut dışavurumcu sanatçı Jackson Pollock ilk solo sergisini bu müzede yapmıştır. Dünya çapında ses getiren sergiler ve sanatçıların işlerine ev sahipliği yapan müzede kalıcı sergilerin yanında düzenli olarak süreli sergiler de düzenlenmektedir.

Müzenin en dikkat çeken işlerinden birisi Marcel Duchamp'ın 1964'te hazırladığı Fountain isimli işidir. Kavramsal sanatın öncülerinden olan Duchamp'ın bu çalışmasının dışında Andy Warhol'un A Set of Six Self-Portraits isimli çalışması müzenin bir diğer önemli eseridir. Andy Warhol ise pop art akımının öne çıkan isimlerinden birisidir. 

1995 yılında bugünkü binasına taşınan müzede uzun süreli bir yenileme çalışması yapılmıştır ve bu çalışma 2016 yılında bitmiştir. Müzeye giriş ücreti 25 Dolar'dır ancak 1. ve 2. katta ücretsiz gezilebilen sergiler de vardır.

Lombard Street

San Francisco’nun birçok karpostalı süslemiş, belki de dünyanın en çarpık sokağı olan Lombard Street’i de gezi planınıza eklemelisiniz. Zikzaklı bir yolun etrafında ki çiçekler ve yeşilliklerden oluşan harika peyzaj, ilk gördüğünüzde garip gelmekle birlikte huzur veriyor. Sokak araç trafiğine de açık ama pek yoğun bir akış olmuyor.

Dünyanın en çarpık sokağı olarak görülen Lombard Street San Francisco'nun Presidio mahallesinden başlayıp Embarcadero mahallesine kadar uzanıyor. Aslında fotoğraflarda görülen çarpık kısım Lombard Street'in Russian Hill bölgesinde bulunan bir parçasıdır. San Francisco şehri çok dağlık bir bölgeye kurulduğu için şehirde çok fazla tepe bulunmaktadır. Bu nedenle şehirde dolaşmak veya araba kullanmak her zaman zor olmuştur. 1922 yılında Russian Hill veya Rus Tepesi olarak geçen bölgenin %27'lik eğimini azaltmak için Lombard Street'in bu zikzaklı kısmı tasarlanmıştır. 8 keskin virajdan oluşan bu sokağın tasarım fikri Carl Henry'den çıkmıştır. Yolun kenarları da tuğlalarla süslenmiştir. San Francisco'ya gelen turistlerin fotoğraf çektirmek için tercih ettiği noktalardan birisi olmuştur.

Eskiden her Paskalya'da yetişkinler üç tekerlekli bisikletlerini alıp sokakta yokuş aşağı sürmekteydi. Ancak sokağın sakinleri rahatsız olduğu için bu gelenektan vazgeçilmiştir. Ayrıca sokağın en üst noktasından büyüleyici bir Golden Gate Köprüsü ve şehir manzarası vardır.

Yorumlar

TUĞÇE YILMAZ
21 Kas 2024, Perşembe - 13:37
TUĞÇE YILMAZ
21 Kas 2024, Perşembe - 13:37