Zürih, İsviçre’nin en büyük kentidir. Zürih Kantonu’nun da başkenti olmaktadır. Ayrıca İsviçre’nin kültürel ve ekonomik başkentidir. İşlek bir şehir oluşu çoğu insanın Zürih’i İsviçre’nin başkenti olarak bilmesine yol açmaktadır. Turistler tarafından ülkemizin başkenti nasıl İstanbul sanılıyorsa Zürih için de aynı durum geçerlidir. Zürih deniz seviyesinden 408 metre yüksekte olup Zürih Gölü’nün kuzey kıyısında, Alp Dağlarına da 30 kilometre mesafededir. Kuzey ve batısı tepelerle çevrilidir. Zürih kenti 91,88 kilometrekarelik bir alana yayılmıştır. Bunun 4,1 kilometrekaresini Zürih Gölü oluşturmaktadır. Adının kökeni Turus’tan gelen Zürih, 2. yüzyıldaki Roma işgalinde Turicum olarak adlandırılmıştır. Günümüzde ise İsviçre Almancasına çevrildiğinde Züri diye okunmaktadır. Avrupa’nın en iyi üniversitelerinden olan Zürih Üniversitesi bu şehirde bulunmaktadır. Sağladığı olanaklarla ve bulunmuş olduğu konumlan dolayı çoğu ülkeden ve İsviçre’nin de il ve ilçelerinden birçok öğrenciyi çeken bir üniversitedir. Genelde üniversiteyi burada okuyan öğrenciler şehrin bütünleştirici güzelliğinden ayrılmak istemeyip bu şehirde hayatlarını devam ettirmeyi istemektedirler.
Zürih Gölü'nde Neolitik ve Bronz Çağı’na ait yerleşimler bulunmuştur. Yaklaşık 6.000 yıl öncesine ait göl kıyısında yerleşim birimleri olduğu düşünülmektedir. Bulunulan mezar taşları sayesinde bu düşünceye varılmıştır.
Zürih, 1218'de Zähringer Hanedanı'nın sona ermesiyle bağımsız bir şehir haline gelmiştir. 19. yüzyıldan sonra ülkenin diğer bölgelerinden şehir merkezine yoğun bir göçmen akını yaşanmıştır. Göçmen halkı bir işçi sınıfı oluşturmuş olup fakat ülkenin vatandaşlarına hiçbir hak tanınmamıştır. Daha sonrasında 10 yıl boyunca şehirde ikamet edenlere vatandaş olma hakkı tanınmıştır. Zürih’te yaşayan halkın bir kısmı İsviçre vatandaşı değildir. Almanlar, İtalyanlar ve Portekizlilerden oluşan halk ilçelerde homojen bir şekilde dağınıklık göstermektedir. Devlet kurumlarında ve okullarda resmi dil olarak Almanca kullanılmaktadır. Karma yapıya sahip olan halk, konuşma dilinde Zürih Almancası kullanmaktadır. Almanca haricinde ise Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Arnavutça, Portekizce gibi çeşitli dillerin kullanıldığını da söyleyebiliriz. Bir hanede bile iki ya da üç dil konuşulabilmektedir. Bu yüzden Zürih’i kültürlerin buluştuğu bir şehir olarak tanımlayabiliriz.
1970 yılında nüfusun %53’ü Protestan, %40’ı ise Katolik idi. Her iki din de seneler içerisinde üyelerini kaybederek 2010 yılında Protestanların nüfustaki oranı %26, Katoliklerin ise %30’lara düşmüştür. Şehrin %25’i ise hiçbir dine bağlı değildir. Bu oranlar şehir içindeki yaşanan olaylara ve birçok değişik sebeplere göre azalış ya da artış gösterebilmektedir. Farklı düşünce ve dinleri içerisinde barındırmaktadır ve bu uyumu yakalamış nadir şehirlerdendir. Zürih’te saygının üst seviyede olduğunu da söyleyebiliriz.
Zürih'in iklimi ılımandır. Şehir okyanusal iklim ile karasal iklim arasında değişiklik göstermektedir. Şehir bolca yağış almaktadır. En soğuk ay ocaktır. En sıcak ay ise temmuzdur ve genelde turistler bu ayda Zürih’e gelmeyi tercih etmektedirler. Zürih’te şehir içi ulaşım çok gelişmiş olmakla birlikte diğer ülkelerden de ulaşımı kolaydır. Çoğu ülkeden direkt olarak Zürih’e uçuş yapabilmeniz mümkündür ve İstanbul ile Zürih arası yaklaşık 3 saat sürmekte olup gün içerisinde çokça sefer yapılmaktadır. Havaalanından şehir merkezine ulaşmak için birçok seçenek bulunmaktadır. Otobüs ve metro hatlarının sefer saatleri arasında çok kısa süreler vardır. Havaalanından araç kiralama gibi bir şansınız da olabilmektedir.
Zürih’te gezebileceğiniz çok güzel tarihî yapı bulunmaktadır. Bunun haricinde kiliseler, müzeler, hayvanat bahçeleri gibi ilgi odağı olunan muhteşem turistik yerlere sahiptir. Zürih, yüksek yaşam standartlarına sahip bir şehirdir. Bu yüzden şehir merkezinde gezilecek yerlerin çokluğu konaklanacak yerlerin de fiyatının artmasına sebep olmaktadır. Şehirde gelirin büyük bir kısmı böyle elde edilmektedir. Kişi başına düşen gelirin de yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Tarihî yapısıyla birleşmiş olan modernlik ortaya bu güzel şehri çıkarmıştır. Sanat ile birbirini tamamlaması şehrin ruhunu oluşturmuştur. Çokça medeniyetler kurulmuş olan Zürih’in en son hali turistlerin ilgisini çekmektedir. Yaşam kalitesinin yüksek olduğu şehirlerden biri olması da göçmen yoğunluğunun bir sebebidir. Sokakları, caddeleri ve şehrin her bir köşesi belli bir düzene sahiptir. Bolca yeşillik alana sahip oluşu da şehri tamamlayan bir unsurdur.
Mutfağından bahsetmek gerekirse yine karma bir mutfağa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Tahmin edeceğimiz üzere bu da halkın göçmenlerden oluşmuş olmasından kaynaklanıyor. Alman, İtalyan ve Fransız mutfağından çokça etkilenilmiştir. Bunların haricinde İsviçre’de çok beğenilen bir lezzet olan Zürih etli turtasını şehre özgü bir yemek olarak söyleyebiliriz. Fondü, rösti gibi lezzetleri de Zürih’e özel yemekler olarak bilinmektedir.