El Salvador adını İsa Peygambee atfen "kurtarıcı" anlamına gelen İspanyolca "Salvador" kelimesinden almış. Yüzölçümü nüfusuna oranla çok da büyük değil. Ülkenin yüzölçümü olarak büyüklüğü Ankara’dan biraz küçük. 21.041 kilometrekarelik alanda yaklaşık 7 milyon kişi yaşıyor. Bu özelliği ile Amerika Kıtası'nın nüfus yoğunluğu en yüksek olan ülkesi durumunda. Başkenti ise San Salvador. Ülke nüfusunun yaklaşık 2 milyonu başkent San Salvador'da yaşıyor.
El Salvador sahip olduğu volkanlardan dolayı genel olarak oldukça engebeli bir coğrafya. Ancak ülkenin başkenti San Salvador volkanlar arasında geniş bir düzlüğe kurulmuş. Bu yazıda sizlere San Salvador'da gezilecek yerleri anlatacağım ama El Salvador'da görülmeye değer başkent dışında da çok sayıda yer var. Bunlar arasında en etkileyici olanları; Pasifik Sahilleri (Costa del Sol), UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan ve "Amerika'nın Pompeisi" ünvanını taşıyan Joya de Ceren antik kenti, koloniyal özelliği ile öne çıkan Sushitoto kent ve tabii ki volkanları ve kraterleri...
San Salvador’daki şehir turumuza ana katedralin de bulunduğu meydandan başladık. Bu meydan aynı bizdeki Taksim meydanı gibi. Protestoların, gösterilerin ve yürüyüşlerinin yapıldığı bir meydan. Biz geldiğimizde de bir miting vardı. Her yer bayram yeri gibi idi.
Rehberimizin söylediği kadarıyla biz gittiğimiz sırada burada hükümetteki partinin propagandası yapılıyordu. Üzeri yazılı tişörtler, bayraklar, yiyecek ve içecekler, kalabalık ve bu kalabalıktan yükselen marşlar. Ancak bu durum sadece o güne özel bir durum değil. Bu meydan neredeyse her gün farklı bir protestoya ya da gösteriye sahne oluyormuş.
Buraya Protesto meydanı da diyorlar. Bunun sebebi iç savaş sırasında yönetimi protesto eden bir grubun bu meydanda yönetimdeki güçler tarafından öldürülmesi. Hemen ardından da yine bu meydanda yapılan 22 kişinin cenaze törenine katılanların da yönetim tarafından etrafa yerleştirilen keskin nişancılar tarafından katledilmesi. Özellikle 1981-1993 seneleri arasında hız kazanan iç savaşta 70 bin üzerinde kişi öldürülmüş. O zamandan bu yana bu meydan protesto meydanı olarak anılıyormuş.
Meydan klasik İspanyol koloniyal dönemi mimarisi. Meydana bakan en görkemli yapılardan biri katedral. Haç biçiminde yapılmış olan katedral oldukça sade.
Bu katedralin asıl önemli özelliği Peder Romero’nun mezarının burada olması. Peki kim bu Peder Romero?
Peder Romero Vatikan tarafından burada görevlendirilmiş, halk tarafından çok saygı gören bir din adamıymış. Ancak Peder halkın çok zor şartlarda yaşadığı ve ezildiğini dile getirince yönetim tarafından suikaste kurban gitmiş. Katedralin alt kısmındaki mozale bu pedere ait.
Meydandan ayrılıp askeri müzeye geliyoruz.
Burada El Salvador’un 3 boyutlu haritasını, iç savaş döneminde kullanılan silahlar, tanklar, helikopterler, polis arabaları sergileniyor. Buradaki Ford marka polis arabası yerel rehber Suzy’nin acı anılarını canlandırıyor. Ardından Suzy hüzünle çocukluğunda polis arabası ile insanların nasıl toplandığını anlatıyor.
1980’lerde yönetime karşı duran Pupiller yani yerel halktan resmi kaynaklara göre yaklaşık 10 bin, Suzy’nin söylediğine göre ise 25 bin kişi katledilmiş. Bu karışıklıkta insanlar çevre ülkelere, özellikle Honduras’a kaçmış. 1966’da Honduras’la 100 saat süren futbol savaşları yaşanmış. AB araya girmiş Salvadorluların ülkelerine geri dönmeleri sağlamış. Ülkede işsizlik artmış. Devlet bunu finanse edemediği için hırsızlık ve karmaşa başlamış. 1970-80 arası çeteleşmeler oluşmuş yönetimle iç savaş başlamış. 1981-93 arası şiddetli çarpışmalar yaşanmış.
İşte bu müzede 70 bin kişinin öldürüldüğü iç savaşın anıları var. Müzenin en önemli parçası da Papa’nın Rahip Romero ile görüşmeye geldiğinde burada bindiği araba.
Bir sonraki ziyaret noktamız ise şehrin biraz daha dışındaki Şeytan Kapısı yani Devil’s Gate. Çok rüzgar alan sarp kayalıkların bulunduğu bu bölgeden San Salvador’un kuş bakışı görüntüsünü izledik, fotoğrafladık.
Tepeden aşağıya indiğimizde kurulmuş yerel tezgahlardan hediyelik aldık. Buradaki yerel büfede içi peynir ve siyah fasulye ezmeli gözleme tarzı bir yiyecek yedik. Oldukça lezzetliydi.
Karnımızı doyurduktan sonra bir sonraki durağımıza gitmek üzere buradan ayrıldık.