Girit Adası ve Önemli Yerleşimleri

Girit’in başlıca şehirleri Heraklion (Kandiye), Retimnon (Resmo), Khania (Hanya) ve Ayos Nicolas.

Kandiye olarak da bilinen Heraklion, Girit’in en büyük şehri. Adaya deniz yolu ile geliyorsanız gemi, tekne, katamaran gibi taşıtlarla Heraklion limanına yanaşabilirsiniz. Heraklion’da Venedik döneminden kalmış bir kale bulunuyor. Buradaki kale surlarından pek de fazla bir şey kalmamış. Heraklion şehri genelde yeni yapılaşmalarla büyümüş.

25 Agusto olarak da bilinen Aslanlı Meydan “Lion Square” gençlerin buluşma noktası. Aslanlı Meydan'daki Morosini Çeşmesi, Heraklion’un en popüler bölgesi. Zaten meydan da adını çeşmenin 4 tarafında bulunan Aslan heykellerinden alıyor. Meydan denildiğinde insanın aklında oldukça geniş bir alan şekilleniyor, oysa burası küçücük bir alan.

Aslanlı Meydan'dan yaklaşık 30 dakika süren ve şehir turu yapan turistik araçlara binmek mümkün.

300 senelik olan Morosini Çeşmesi'nden denize doğru inerken 1239 yapımlı San Marco Bazilikası, Venedik Lopgiası, Agios Titos Kilisesi, (bu kilise önce kilise, sonra cami, daha sonra yine kilise olarak kullanılmış), Tarih Müzesi, San Pedro Kilisesi görülebilir.

Kentteki diğer bir meydan ise Özgürlük Meydanı ve diğerlerine nazaran daha geniş. Ortasında bir heykel var. Ancak neredeyse hiçbir yerde İngilizce açıklama yok.

Heraklion çarşısı da bizdeki Mısır Çarşısı ve Mahmutpaşa’ya benzeyen bir yer. Heraklion’dan alınabilecek şeyler Minos uygarlığına ait çömlek objeler ve zeytinyağı sabunları.

Heraklion’a gelmişken merkeze 8 km uzaklıktaki Knossos Antik Kenti'ne gidebilirsiniz. M.Ö. 3000 – 1400’lü yıllarda Girit’te hüküm süren Minos uygarlığına ait saray ve etrafındaki yapıların kalıntılarını görebilirsiniz. Buradaki eserler depremlerin etkisiyle bir hayli tahrip olmuş. Minos mimarisinin özelliği binaların piramit şeklinde yapılmış olması. Duvarlar ve sütunlar fresklerle süslü. Buradan çıkarılan fresklerin çoğu Heraklion Müzesi’nde sergilenmekte. Heraklion Müzesi 4 katlı ve 20 odadan oluşuyor. Her katta farklı dönemlere ait eserler sergilenmekte. Bu müzede özellikle Hellenistik dönem heykelleri ve “Phaistos Diski” görülmeye değer. M.Ö. 3000’li yıllara ait bu diskin üzerindeki yazıların halâ çözülememiş olması ve bu yazıların baskı tekniği ile yapılmış olması, baskı tekniğinin bulunuşundan yüzyıllar önce böyle bir tekniğin kullanılmış olması çok ilginç.

Girit’in bir diğer önemli kenti olan Hanya, Khania olarak da bilinmekte. Adanın tarihi başkenti olan Hanya, aynı zamanda Girit Adası’nın ikinci büyük kenti. Heraklion - Hanya arası 155 km, yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Yollar gayet iyi.

Şehir, tarihi Kydonia sit alanı üzerine kurulmuş. Şehirdeki tarihi ferforje ağırlıklı binalar Venedik esintisi taşıyor. Khania’nın en güzel bölgesi Eski Şehir ve Liman bölgesi. Venediklilerden kalma kale surlar eski şehri çevreliyor. Şehir Agora çarşı ile liman arasında kurulu. Halidon caddesi eski şehrin ana caddesi. Bu sokakta yürüdüğünüzde Folklor Müzesi, Katolik Kilisesi, Venedik San Francisco Kilisesi, Arkeoloji Müzesi, Agia Triada Katedrali'ni görebilirsiniz.

Liman bölgesi kafe, bar ve klasik Yunan tavernaları ile dolu. Pek çok tarihi Venedik evi tavernalara dönüştürülmüş. Sahil boyunu gezi tekneleri süslüyor. Kafe ve tavernalar tıklım tıklım dolu. Bu tavernalarda lezzetli Girit yemeklerini mutlaka denemelisiniz. Dalgakıranın ucundaki Deniz Feneri'nden limanın görüntüsü çok hoş, özellikle de akşamüstü saatlerinde.

Günümüzde fotoğraf ve resim galerisi olarak kullanılan Küçük Hasan Camii görülebilir. Caminin arka tarafındaki Kastelli bölgesinde kazı çalışmaları ise hâlâ devam ediyor.

Çarşının güneyinde kalan ve Osmanlı paşasının yaptırdığı halk bahçelerine gidebilir, buradaki hayvanat bahçesinde kri-kri denilen Girit yaban keçilerini görebilirsiniz.

“Hanya’yı Konya’yı görürsün” sözcüğünün buradan çıktığı da söylenenler arasında.

Hanya’ya 63 kilometre mesafede yer alan Resmo ise Girit’in en büyük üçüncü şehri. Retimnon olarak da bilinen Resmo’ya Hanya’dan otobüs ile 1 saatte ulaşılabiliyor.

1924 nüfus mübadelesinde Türkiye’den gelen Rumların yoğunlukla yerleştiği bir şehir Resmo. Şehrin en önemli yapısı 1570’e tarihlenen Venediklilerden kalma kale. Kale içinde cami, kilise ve konak kalıntıları görülebilir. Kalenin yan tarafından ilerleyerek Eski Şehir’e gelebilirsiniz. Eski Şehir, aynı Hanya’da da olduğu gibi eski Venedik tarzı ferforje evleri ve bu evlerden dönüştürülmüş kafe ve tavernaları ile göze çarpıyor. Tarihi Venedik evlerinin bulunduğu bölge Resmo’nun en popüler bölgesi. Pek çok hediyelik eşya satan mağaza ve dükkân da burada yerini almış.

Eski Şehir’de Arkeoloji Müzesi, Folklor Müzesi, Venedik Rimondi Çeşmesi görülecek yerler arasında.

Eski bir Venedik kilisesi iken Osmanlılar tarafından camiye çevrilen Nerantzez Camii de bu bölgede yer alıyor. Nerantzez Camii çok iyi bir akustiğe sahip olduğundan günümüzde konser salonu ve müzik okulu olarak kullanılmakta. Bu camiye aslına uygun olarak bir minare eklenmek istenmiş. Adada minare ustası olmadığından bu işi öğrenmek üzere bir usta İstanbul’a gönderilmiş ve öğrendiğine kani olunca minareyi yapmış, ancak minare yamuk olmuş. Yıkılmaması için etrafına çelik destek yaparak işin içinden çıkamayınca öylece bırakılmış. Bu yarım kalmış minare müzik salonunun girişinde ibreti alem için duruyor. Cami girişindeki kapının 2 ayağında Venedik simgesi aslan figürü, aslan figürlerinin biraz üstünde ise Osmanlı simgesi olan hilaller görülüyor.

Girit seyahatseverler, özellikle tarihi kalıntılara meraklı olanlar için iyi bir rota. Şahsi kanım bir defa gidilebilir, ancak seyahat rotanızda olmazsa olmazlardan değil.

Girit seyahatiniz sırasında konaklayabileceğiniz Archontiko ve Akrogiali Beach Hotel Apartments gibi ideal konumda bulunan oteller mevcut.

 

Zeus'un Doğduğu Topraklara Yolculuk

Yunanistan’ın en büyük adası olan Girit, Ege ile Akdeniz arasında bir sınır oluşturuyor. Yunan mitolojisine göre tanrılar tanrısı Zeus’un doğduğu topraklar olarak tanımlanan Girit’te yerleşim Neolitik döneme kadar uzanıyor. Stratejik önemi nedeni ile yüzyıllar boyu pek çok medeniyet hüküm sürmüş bu topraklarda.

Girit'in Tarihi Serüveni 

M.Ö. 3000 – 1400’lü yıllarda Minos Krallığı hüküm sürmekte iken, Santorini adasındaki patlamalar ve oluşan tsunami neticesinde adadaki Minos Krallığı son bulmuş. Ada M.Ö. 1100 yılına kadar Dorlar’ın elindeymiş. Daha sonraki yıllarda sırası ile Romalılar, Bizanslılar, Hapsiler, sonra yine Bizanslılar hakim olmuş adaya. 1207’de Venedik Cumhuriyeti’nin eline geçen ada, 1645’te Osmanlı hakimiyetine girmiş. Osmanlı hakimiyeti dönemi içerisinde özellikle de 1770 – 1897 seneleri arasında Osmanlı yönetimine karşı pek çok isyan çıkmış. En sonunda 1898’de Girit Cumhuriyeti kurulmuş. 1913’te de Yunanistan’a bağlanmış. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın işgali altında kalmış, yıllarca süren direnişten sonra tekrar Yunanistan’a dahil olmuş.

Adada uzun süre hüküm süren Osmanlıların ve Venediklilerin izleri çok net gözlemlenebiliyor.

Girit'e Ulaşım Nasıl Sağlanır? 

Adaya ulaşım Atina aktarmalı uçak seferleri ile veya deniz yolu ile yapılabiliyor. Türkiye’den İstanbul ve Kuşadası çıkışlı pek çok gemi turu yapılmakta. Girit halkı genellikle Türk turistlere sevecen yaklaşıyor. 1924 mübadelesinde pek çok Rum Türkiye’den Yunanistan’a özellikle adalara, pek çok Türk de Yunanistan’dan Türkiye’ye gönderilmiş. Bu nedenle Türk ve Yunan kültürleri birbiri ile benzeşiyor. Bundan 30-40 yıl önce Türkçe konuşuluyor olsa da, yeni nesil Türkçeyi bilmiyor.

Girit Mutfağı 

Adanın ekonomisi tarım ve turizme dayalı. En önemli tarım ürünü ise zeytin. Girit dağlık bir arazi. Fauna ve flora açısından oldukça zengin.

Yemeklerde ise cacık, şiş kebap, güveç, dolma, patlıcan-kabak kızartma gibi pek çok lezzet aynı. Bizdeki rakı orada uzo olmuş. Bunun gibi pek çok benzerlik mevcut. Türk kahvesi orada Yunan kahvesi, Türk baklavası Yunan baklavası olmuş. Yemek konusunda asla zorlanmıyorsunuz. Sağlıklı otlar ile hazırlanmış zeytinyağlı mezelikler mükemmel. Deniz ürünleri mutlaka ve mutlaka denenmeli, özellikle ahtapot ızgara birinci tercihiniz olmalı. Tahinli dolma, balık pidesi, pirinçli ve naneli patlıcan, Girit usulü çullama deneyebileceğiniz oldukça lezzetli seçeneklerden bazıları. Burada salyangoz yemeği de oldukça popüler. Ancak Girit’ten ahtapot ızgarası yemeden ve  sakız likörü içmeden dönmemelisiniz.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.