Küçük bir sahil yerleşimi olan Riva'da sakinliği dinledik bu hafta sonu. Günübirlik veya tüm hafta sonu olarak zamanınızı değerlendirebileceğiniz bu güzel yerde ister denizin, ister dere kenarında sıralanmış restoranlarında, birbirinden lezzetli deniz ürünleri ile yemeklerin keyfini çıkarın.
Sabah saatlerinde yollara düşüp bir anda karar verdim Riva'ya gitmeye. Ben kendi aracımla gittim fakat Riva'ya gelebilmek için alternatif çok. Buraya İETT otobüsü (Beykoz dan kalkan 137 numaralı otobüs) ile gelmeniz mümkün. Ayrıca yine Beykoz'dan kalkan minibüslerle de buraya ulaşabilirsiniz. Ben ücretli yollardan ziyade küçük, dar, yeşiller içerisindeki yollarını tercih ettim. Riva'ya ulaşım yaklaşık 1 saat sürüyor fakat ben yolların tadını çıkararak gittiğim için varışım 2 saati buldu.
Riva, Riva Deresi'nin Karadeniz'e bağlandığı bir sahil konumuna sahip. Riva'ya girişte, Riva Deres'inin üzerine kurulu olan köprüden geçip giriş yapmış oluyorsunuz. Çayağzı olarak da bilinen, eski bir Rum köyü olan Riva ismi Rumcada sulak alan anlamına gelmekte. İçerilere girdikçe küçük köy yerleşimlerini görebiliyorsunuz zaten.
Kumla kaplı plajı ile yazları daha çok ziyaretçi ağırlıyor burası. Fakat ayrıca lezzetli deniz ürünlerini de tatmak için gelen birçok ziyaretçi var. Dere kenarında sıralanmış balıkçı teknelerini görüp geçiminin bir çoğunu bundan sağladıklarını anlıyorsunuz. Ben hemen Riva'nın girişinde bulunan Riva Köy Balıkçısı'nı tercih ettim. Şahane kalamarın tadının keyfini, Riva Deresi'nin sakin manzarası karşında çıkardım.
Riva içerisinde Tarihi Riva Kalesi'ni ziyaret edebilirsiniz. Fakat benim gittiğim tarihte restorasyon çalışmaları olduğundan (Umarım Şile Kalesi gibi ortaya akıllara zarar bir şey çıkmaz!) ziyarete kapatılmıştı. Ayrıca Riva çevresinde yürüyüşler yapabilir ve mevsim yaz ise sarı kumlarla kaplı plajında denizin keyfini çıkarabilirsiniz. Biraz huzur, biraz sakin bir manzara istiyorsanız Riva çok zamanınızı almayacak. Küçük sahilinde sizleri bekliyor…