Mexico City – Güneş ve Ay Piramitleri

Biz Mexico City’de Casablanca otelde kaldık. Olduka bakımlı ve güzel bir otel. Bir o kadar da merkezi. Sabah otelden Güneş ve Ay Piramitlerini ziyaret etmek üzere ayrılıyoruz. Yolda hediyelik eşya satılan bir merkeze uğruyoruz. Yerel ahşap maskeler, taştan yapılmış çeşitli objeler, yerel dokumalar gibi hediyelik eşyaların hepsi birbirinden güzel ve ilgi çekici.

Bu merkezde, diğer turist gruplarına yaptıkları gibi bize de tekila içme tekniğini gösterip, tekilla ikram ediyorlar. Sabah sabah biraz sert gelse de, ikramı geri çevirmiyoruz tabii.

Yine aynı merkezde, Meksika’ya has olan “Maguey” denilen ve kaktüse benzeyen bir kaktüs cinsini gösteriyorlar. Bu bitkinin zar gibi olan kısmı aynı kağıt gibi, ince şeffaf ama çok sağlam. Bu tabakayı zaten kağıt olarak kullanıyorlarmış. Ayrıca Maguey bitkisinin usaresinden culta (hulta) isimli yerel bir içki üretiyorlar. Buna verdikleri isim ise “Meksika Viagrası”. Bu içkiden de ikram ediyorlar. Tadı oldukça değişik ama güzel.

Maguey, Meksikalı’lar için çok önemli bir bitki ve her yerde bol bol mevcut. Kağıt ve içki yapımı dışında, Sabun ve şampuan yapımında da kullanılıyor. Ayrıca liflerinden de tekstil sektöründe faydalanıyorlarmış.

Buradan ayrılarak, güneş ve ay piramitlerine geliyoruz. Burası Mexico City’nin yaklaşık 50 kilometre kuzeyinde yer alıyor. Bölgeye “Teotihuacan” yani “Tanrılar Kenti” deniliyor.

Bu bölgedeki ilk yaşam M.Ö. 2000 senesine kadar uzanıyor. M.S. 6. Yüzyıla kadar din ve astronomi merkezi olarak varlığına devam etmiş. En parlak döneminde burada 30.000 kişi yaşıyormuş.
Kentin merkezini doğudan batıya 5 kilometrelik bir yol kesiyor. Bu yol “ölüler yolu” olarak biliniyor. Yolun bir ucunda Ay Piramidi, diğer ucunda ise Güneş Piramidi yer alıyor. Bu piramitlerin, Mısır piramitlerinden farkı içlerinde mezar odalarının olmaması. İçleri boş.

Bu piramitler, güneş ve ayın astronomik gelişmelerini gözlemlemek amacı ile yapılmış. Astronomi konusunda çok ilerlemişler. Güneş Piramidi 90 metre yükseklikte, 220 metreye 225 metrelik bir alan üzerine oturtulmuş. Toplam 223 basamak var biz 192. Basamağa kadar çıkıyoruz. Buradan etrafa bakıldığında şehrin çok geniş bir alana yayılmış, çok geniş bir komplex olduğunu görüyoruz. Ay Piramidi ise 43 metre yükseklikte, 140 metreye 150 metrelik bir alan üzerine oturtulmuş. İki piramit arasında bir hayli seviye farkı var. Ancak uzaktan bakıldığında sanki ikisi aynı yükseklikteymiş gibi görünüyor.

Buradaki yapılar heykeller ile süslü. Renkli mermer taşlar kullanılmış. Beyaz, siyah, kırmızı, pembe ve sarı mermer kullanımı ağırlıkta.

Daha sonra “Xochimilco” kanal turu yapıyoruz. 150 metre uzunluğundaki bu kanallarda 2.000 adet 20-30 kişilik sopa ile kullanılan restoran tekneler mevcut. Bu tekneler sarı, kırmızı, mavi, yeşil renkler ile boyanmışlar ve çeşitli çiçekler ile süslenmişler. Kanal turu, renkli tekneleri ile bayram havası yaşatıyor bizlere.

Bu teknelere binerek, hem yemek yiyoruz hem de kanalda gezinti yapıyoruz. Yemekte yine tortilla ve yanında tavuk ya da domuz eti var. Biz yemeğimizi yerken küçük sandallar ile yanımıza yaklaşan sandallardaki seyyar satıcılar bize birşeyler satmaya çalışıyorlar. Yerel müzik yapan geniş şapkalı müzisyenler de bize eşlik ediyorlar.

Buradan bir botanik bahçesine uğruyoruz. Güzel ve çeşitli çiçekler arasında dolaşıyoruz. Bu gezinti hem göz zevkimizi, hem de ruhumuzu okşuyor.

Ardından akşam yemeğimizi yemek üzere yerel bir restauranta geliyoruz. “Hulte” denilen yerel içkimizin yanında, bol acılı çeşitli et ve deniz ürünleri ve de kaktüs ızgara yiyoruz.

Buraya gelen turistlerin büyük çoğunluğu çok acılı Meksika yemeklerini yediklerinde bazı sıkıntılar yaşayabiliyorlarmış. Buna da “Montezuma’nın intikamı” diyorlarmış. “Montezuma” ise son Aztek Kralı. Bu yemek sonrası Montezuma’nın gazabına uğramadığımızı sevinerek söyleyebilirim.