Artvin Gezisi İkinci Durak: Borçka - Macahel

Arhavi sonrası rotamızı Borçka Macahel tarafına çeviriyoruz.

Artvin Gezisi İlk Durak: Arhavi yazısını okumak için tıklayın.

Macahel Biyosfer alanı da sınırları içerisinde yer alan Borçka ilçesi Artvin’in en kalabalık ilçelerinden. İlçede yaklaşık 25.000 kişi yaşıyor ve Artvin merkeze 35 km mesafede. İlçenin en önemli özelliği okuryazarlık oranının çok yüksek olması. Bölgede arazi çok engebeli olduğundan tarım sınırlı. Bu da burada yaşayanları okumaya yöneltmiş :)

Macahel Yolunda Rastladığımız Güzellikler

Macahel ise Borçka merkeze 52 km mesafede. Zorlu da bir yolu var. Biz de önce Borçka’da yolun açık olup olmadığını sorduk ve çıktık yola. Özellikle bahar aylarında güneşin çıkmasıyla kar kütleleri gevşeyip çığ oluşturabiliyor. Bu nedenle Borçka-Macahel arasındaki yol zaman zaman kapanabiliyormuş.

Borçka’dan Macahel’e devam ettikçe yol daralıyor, tepelere çıktıkça kar görmeye başlıyoruz. Hem de neredeyse mayıs ayında. Yol üzerinde sayısız şelale var. Bunlardan dikkat çekenlerden biri tepeden, incecik aşağıya kadar hiçbir engele takılmadan düşen Tilki Kuyruğu Şelalesi.

Biraz daha devam ediyoruz ve Küçükyayla Geçidi’ne ulaşıyoruz. 1860 metredeki bu geçidi biz Murat’la geçen sene aynı dönemlerde ziyaret ettiğimiz Slovenya’da Kranska Gora bölgesindeki Vrsic Geçidi’ne (1611 m) benzettik. Karlarla kaplı bu bölgede bir de ufak kulübe ve küçük bir tesis var. Ancak tesis neredeyse karların altında kalmış. Haliyle kapalıydı :) ama açık olsa burada bir çay içmenin keyfine doyulmazdı sanırım.

Tam geçit bölgesinde kar o kadar birikmiş ki, halk bu biriken kar kütlelerine “lanker” diyor. Eee bize de gidip yanında boy vermek düşüyor.

Kısa fotoğraf molası sonrası yola devam ediyoruz ancak biz gitmeden önce yolda küçük çaplı bir çığ olmuş. Biraz geçişte zorlansak da neyse ki burada saatler kaybetmeden geçtik. Artık Macahel bölgesinin sessizliği içindeyiz.

Bizi Tüm Sessizliğiyle Karşılayan Macahel Bölgesi

İlk durağımız Maral Mahallesi’nin muhtarı Metin Bey’in yanı. Yeni yapılan konaklama tesisinde bizi taze fındık ve çay eşliğinde ağırlarken bize bölgeyi de epeyce anlattı.

Keyifli sohbet sonrası konaklayacağımız İremit Pansiyon’a geçtik. Sevda Hanım’ın işlettiği bir ev pansiyonu burası. Ama girişte bizi o kadar sıcak karşıladılar ki sanki anneannemizin ya da babaannemizin evine geldik. Bir köy evinin odalarını her birinin içinde tuvaleti ve duşu olacak şekilde düzenlemişler. Çarşaflar bembeyaz, miss gibi sabun kokuyor. Odaya eşyalarımızı koyduğumuz gibi haydi yemeğe.

Evin salonundayız. Sol tarafta televizyon açık sağ tarafta çıır çıtır soba yanıyor. Sevda Hanım bize evde yaptığı silor, karalahana sarması, fasulye kavurması, yoğurt ikram ediyor.

Bu arada evin beyi de sürekli çaylarımızı tazeliyor. Sanki bir anda bizi de ailelerine dahil ettiler, hiç yabancılık çekmedik. Oturduk Sevda Hanım’ın kızının kariyer planından da konuştuk, çay hasadının nasıl yapıldığından da. Burası gerçekten bir ailenin var ettiği çok başarılı bir işletme.

Yemek sonrası yol yorgunluğu hemen uyuduk. Etrafta hiç ses yok, sabah ise güneşin doğumuyla ve horoz sesleriyle hepimiz ayaktaydık.

"Yeryüzü Cenneti" Maral Şelalesi

Eski adı “Bicihiani” olan Macahel Karçal Dağları eteklerinde yer alan bir vadi. "Camili" olarak da anılan Macahel havzası içerisinde Camili, Düzenli, Efeler, Kayalar, Maral ve Uğur olmak üzere 6 köy bulunuyor. 2005 senesinde UNESCO tarafından tescillenen MACAHEL, dünyada ekosistemi bozulmamış ender biyosfer alanlarından. Burada nefes almak bile insanı bir canlandırıyor. O kadar dinç uyandık ki…

Bugün yola hiç kahvaltı falan etmeden çıkıyoruz. Çünkü ilk durağımız Maral Şelalesi. Ama Maral Şelalesi’ni gördüğümüz gibi tekrar Küçükyayla Geçidi’nden geçip Borçka yönüne gitmemiz gerek. Sorun şu ki kar araçları yolu bir sabah bir de akşam üstü açıyor. Eğer sabah yetişemezsek ve yolu çığ kapatırsa akşama kadar yolun açılmasını beklememiz gerekecek. O nedenle işi riske atmamak için yola erken çıkmamız gerek.

İremit Pansiyon’dan ayrılıp Maral Şelalesi’ne doğru çıkıyoruz yola. Tabii ki arka fonda Karadeniz türküleri!

Türkiye’nin ilk ve tek biyosfer rezerv alanı olan Camili Havzası’nda yer alan Maral Şelalesi yöre halkı tarafından “Yeryüzü Cenneti” olarak nitelendiriliyor. Şelale’yi göreceğimiz terasa giden yol henüz tam düzenlenmemiş ve çok belirgin değil. Yönlendirme ve biraz düzenlenmiş olsa daha fazla kişinin buraya geleceği kesin. Çünkü tek bir eğim kırıklığından, 63 metre yüksekten dökülen şelale göz kamaştırıyor. Macahel bölgesi Camili Köyü’ne ise sadece 8,5 km mesafede.

Maral Şelalesi sonrası Borçka’nın sınır köylerinden olan Camili Köyü’nde kısa bir mola veriyoruz. Buranın şöyle özel bir durumu varmış. Diyelim ki bu köyde biri hastalandı, özel anlaşmaya göre Gürcistan tarafına da sağlık hizmeti alması için sınırdan geçebiliyor. Enteresan ufacık bir sınır var burada. Bu sınırı da bir dönem Gürcü tarafı bir dönem Türk tarafı koruyormuş.

Köyün ilgi çekici yapısı ise Gürcü mimarisiyle ahşaptan yapılmış olan Camili Köyü Camisi. 1855’lerde çığ felaketi sırasında yıkılan caminin yerine yapılmış olan caminin içindeki ahşap oymalar da görülmeye değer.

Her Mevsim Bir Başka Renk: Borçka Karagöl Tabiat Parkı

Köy molası sonrası doğruca saati kaçırmamak ve işi şansa bırakmamak için çıkıyoruz yola. Neyse ki yol açık. Tekrar Küçükyayla Geçidi’nden geçip bu kez de Borçka Merkez'e 27 km ve 45 dakikalık mesafede yer alan Borçka Karagöl Tabiat Parkı’na ulaşıyoruz.

Klaskur Yaylası’nda yer alan bir heyelan gölü olan Karagöl oldukça etkileyici. Kış aylarında üzeri donan göl her mevsim farklı tonlara büründüğünden sadece doğa gezginleri arasında değil, aynı zamanda fotoğraf gezginleri arasında da çok popüler konumda. Tabanı balçık olduğundan gölde yüzmek yasak. Zaten istesek de bu mevsimde biraz zor :)

Zengin bitki örtüsü ve flora çeşitliliği ile de ilgi çeken Karagöl’ün çevresinde yürümek yaklaşık 40-45 dakika sürüyormuş ancak karlar eridiği için yerler biraz çamurlanmış, bazı alanlarda ise su var.

Dolayısıyla biz etrafında yürümekten vazgeçtik ama dronu gölün tepesinde epey gezdirdik.

Ne dersiniz? Sizce de etkileyici değil mi? Bu kış görüntüsüydü. Ama her gelen farklı bir mevsimini övüyor. Ben sonbaharda da burayı görmek isterdim :) Belli olmaz belki bu sene tekrar geliriz.

Borçka sonrası durağımız Artvin… Artvin maceralarımız bir sonraki yazıda :) Artvin Gezisi Üçüncü Durak: Artvin ve Çevresi yazısını okumak için tıklayın.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni