Artvin Gezisi İkinci Durak : Borçka – Macahel yazısını okumak için tıklayın.
Artvin’i nasıl tanımlamalı bilemedim. “Yeşil şehir” mi, “Türkiye’nin dikine şehri” mi, “Atatepe ve Atabarı: işte Artvin” mi, “Yamaca kurulu kent” mi… Hepsi de çok yakışıyor bu kente. Dik yamaçlara kurulu yapısı nedeniyle bana biraz Portekiz’in Lizbon kentini, biraz Hong Kong’u biraz da Sıkkım’ın Daarjeling kentini hatırlattı. Çok güzel, çok yeşil bir kent…
Yaklaşık 35 bin kişinin yaşadığı Artvin’le ilk tanışmamızda benim en çok dikkatimi çeken Pazar günü bile pek çok mağazanın açık olması oldu. Evet, metropollerde haftasonu bazı mağazaların açık olmasına alışkınız ama genelde Anadolu kentlerinde Pazar günü hep daha bir yavaş daha bir sakin geçer. Ama bence Artvin öyle değil, Artvin haftanın her günü yaşayan bir kent. Halkı oldukça ileri görüşlü ve açık fikirli.
En geniş meydanı kentin simgesi haline gelmiş olan Atabarı Heykeline ev sahipliği yapan meydan.
Kentin birbirine paralel uzanan 3 ana caddesi var. Ama şehir o kadar dik ki, birinci caddeden aynı apartmanın birinci katına girerken, 2. Caddeden aynı apatmanın 3. Katına girebiliyorsunuz. O yüzden de bazen insanın navigasyonu şaşabiliyor.
Artvin’in merkezindeki en popüler otel Grand Artvin oteli. Otel oldukça büyük ve konforlu. Odalar geniş ve kahvaltısı çok başarılı. Kesinlikle öneririz. Biz farklı alternatifleri de denemek için bir gece Grand Artvin’de bir gece de kenti tepelerinde Kafkasör Yaylası’na yakın konumdaki Koliva Otel’de kaldık. Koliva Otel biraz daha apart otel formatında. Ancak hem odalarının genişliğini hem de manzarasını çok sevdik.
Gelin Artvin’i gezmeye Kafkasör Yaylası’ndan başlayalım. Hazır otelimizin yanı başında.
Şehir merkezinde yaklaşık 6 km mesafede olan ama ulaşması virajlı yollar sayesinde 20 dakikayı bulan Kafkasör Yaylası, Artvin merkeze en yakın yaylalardan biri. Burası her sene Temmuz ayının ilk haftasında gerçekleşen matadorsuz boğa güreşleri festivali ile biliniyor. 3 gün süren ve Kafkasör Festivali olarak anılan festival döneminde her yerda çadırlar kurulup, şenlikler düzenleniyor. Bu bölge ile ilgili daha fazla detay için hemen sizi 2012 senesinde sevgili babamın kaleme aldığı yazıya yönlendirmek istiyorum: “Artvin ve Kafkasör Yaylası”
Kafkasör Yaylası’na kadar gelmişken buraya 9 km mesafedeki Atabarı Kayak Merkezi’ni görmeden olmaz dedik. 9 km kıvrıla kıvrıla neredeyse yarım saat sürdü. Sürekli yukarı tırmanıyoruz, sanki biraz daha gitsek göğü deleceğiz. Sanırım tam da bu sebeple Artvin kendisi için “Göğe komşu topraklar” sloganını benimsemiş. Veee kesinlikle çok yakışmış.
Atabarı Kayak Merkezi, Artvin merkeze yakın konumda olması nedeniyle daha çok çevre bölgelerden kış sporlarına ilgi duyanları kendine çekiyor. Pistin çok uzun olmaması ve konaklamak için hemen kayak tesisi çevresinde bir seçenek olmaması nedeniyle buraya gelen kayak severler daha çok günü birlikçiler. Biz tam sezonunda gelmediğimiz için tanık olmadık ama buraya gelenler pist kısa olsa da kar kalitesi’nden çok memnun. Tabii Artvin’e ulaşımın çok da kolay olmaması Atabarı Kayak Merkezi’nin ulusal çapta ilgi görmesi önünde bir engel.
Gelelim kente en yakın oksijen deposuna, Hatila Vadisi Milli Parkı. Artvin il merkezine 10 km mesafede yer alan Hatila Vadisi 1994 senesinden beri milli park statüsünde. Vadi içerisinde 170 metre yükseltiden 3.224 metre yükseltiye kadar uzanan coğrafi oluşunların olması, bölgede çok çeşitli flora ve fauna oluşmasını da sağlıyor. Milli park sahası içerisinde ziyaretçilerin günübirlik ve kamp kullanımı için belirlenmiş alanların olması büyük bir avantaj. Burası trekking tutkunları, fotoğrafçılar ve kuş gözlemcileri için ideal bir bölge.
Biz öncelikle Torul’daki Cam teras yapılmadan önce Türkiye’nin en yüksek Cam Terası ünvanını taşıyan “Hatila Vadisi Cam Teras”a gittik. Cam Teras’taki uygulama hoşumuza gitti. Burada cam çizilmesin diye ayağınıza kalınca bir galoş giyip cam terasa öyle giriyorsunuz. Hem etkileyici, hem ürkütücü…. Yerden 230 metre yüksekte, 32 cm’lik camplatformun üzerindeyiz.
Burası sadece turistler tarafından değil aynı zamanda mezuniyet fotoğrafı, düğün fotoğrafı çektirmek isteyenler arasında da çok popüler. Biz gittiğimizde de kepleri elinde pek çok öğrenci vardı. Burası sanırım en çok sabah gün doğumunda kimse yokken çok daha efsanevi olur. Doğa zaten çok güzel bir de kimse yokken doğanın sesi bu manzaraya eşlik ederse işte o zaman bir başka…
Genelde Hatila Vadisi’ne gelenler sadece burayı görüp geri dönüyor. İşte sakın bunu yapmayın. :) Biraz daha devam edin, Bazalt kayalar tabelalarını takip edin. Birden kendinizi büyülü bir ortamda bulacaksınız.
Dünyanın pek çok farklı noktasında da bulunan bu prizma şeklindeki kaya oluşumlarına “Devlerin merdiveni” de deniliyor. Güzel yakıştırma!
Ama tabii ki bunlar devleri merdiveni ya da basamağı falan değil Zamanında volkanların püskürttüğü lavların bir kısmı soğuyarak işte bu prizma şekilli bazalt taşlarını oluşturmuş. Granitten bile sert yapısı nedeniyle inşaat malzemesi olarak sıkça kullanılan bazalt taşının yer üstündeki kimi damarları işte böyle estetik görüntüler verebiliyor.
Ben daha önce Güney Kore’deki Jeju Adası, İzlanda’daki Reynisfjara kumsalı ve Nikaragua’daki bazalt kolonları görmüştüm. Ama Artvin’de olduğunu açıkçası gittiğimde öğrendim. Bu arada Türkiye’de de Sinop Boyabat’ta ve Erzurum Mor Kayalar yine bazalt kayalara güzel örnekler…
Bazalt Kayalar sonrası durağımız bu kez de Artvin’e hakim konumdaki Atatepe ve Atatepe’deki dünyanın en büyük Atatürk Heykeli.
Buraya giderken Artvin’in ara sokaklarında geçiyoruz. Alanın girişinde önce heykelin yapımında kullanılan maketler sergileniyor.
Karşınızdaysa 22 metre yüksekliğinde 60 ton ağırlığındaki Artvin Atatürk Heykeli yükseliyor. Sıtkı Kahvecioğlu Vakfı tarafından Tiflis üniversitesinde bir profesöre yaptırtılan Atatürk Heykeli, Atatürk'ün Dumlupınar'da kayaların üzerinde yürüdüğü anı canlandırıyor. Heykelin hemen yanındaysa 60 metrelik direk üzerinde 216 metrekarelik bir Türk bayrağı dalgalanıyor.
Heykelin bulunduğu platformun alt kısmı ise Atatepe sosyal tesisleri olarak işletiliyor. Yuvarlak mimariye sahip olan tesis herkesin manzarayı görmesine de olanak sağlıyor. Burası aynı zamanda yöresel lezzetlerin de tadılabileceği bir nokta.
Artvin’den biraz daha uzaklaşayım derseniz ilin kuzeybatısında Artvin ilmerkezi’ne 55 km mesafede doğal yapısı ile şaşırtan bir şelale var. Murgul ilçesi’nde yer alan Deliklikaya Şelalesi karstik yapısı gereği ziyaretçileri meraklandıran bir yer. Bu nedenle her gelen şelaleyi sadece karşıdan izlemek istemiyor, suyun döküldüğü deliği yakından görmek istiyor, aynı Murat’ın yaptığı gibi.
Ancak hani derler ya dediğimizi yapın, yaptığımızı yapmayın diye. İşte burada da tam öyle oldu. :) Murat iyi güzel tırmandı tepelere ama inerken yarı beline kadar battı suyun içine. :) Neyse ucuz atlattık, sadece ıslanmakla kurtulduk.
Buradan bira daha sahile devam edeyim derseniz Artvin Hopa yolu üzerinden gidip sevgili Yaşar Bey’in yerinde bir mola verip odun ateşinde çay içerken sıcacık bir sohbet edin.
Ardından Hopa’dasınız. Hopa Artvin’in Arhavi ve Kemal paşa ile birlikte Karadeniz’e kıyısı olan 3 ilçesinden biri. Aynı Arhavi’de olduğu gibi burada da Karadeniz boyunca taşlık kumsallar var. Hopa’da mutlaka yapılması gereken şey yanyana dizili balıkçılara uğrayıp burada taptaze balık yemek. Biz mezgit yedik, kesinlikle öneririm Tadı hala damağımda!
Buradan sonra hazır sahildeyiz bir de Sarp sınır Kapısına kadar gidelim derseniz, Artvin’in en yeni ilçesi olan Kemalpaşa’ya hoşgeldiniz Sarp sınır kapısının sınırları dahilinde olmasıyla büyük önem taşıyan Kemalpaşa İlçesi, yeni yapılmakta olan Yeşil Yol projesinin de başlangıç bölgesi.
Yeşil Yol kapsamında Zindane mağarasının ve Zindane Kayalığı görülebilecek yerlerden.
Ancak henüz turizme çok açılmış değil. O nedenle tek başınıza değil, bölgeyi iyi bilen birileriyle gitmenizi öneririm. Bize bu bölgedeki gezimizde eşlik eden sevgili Öznur, Emin ve Yasin olmasaydı bu gizli durakları bulamaz, Sarp Sınır Kapısını bu noktadan asla fotoğraflayamazdık.
Durun durun Sarp Sınır Kapısı deyince Batum’a geçmiyoruz, orayı daha önce bol bol anlattık. (Batum Gezi Rehberi) Şimdi geri dönüyoruz ve istikamet Şavşat!
Artvin Gezisi Dördüncü Durak: Şavşat yazısını okumak için tıklayın.