Bir zaman yolculuğuna çıkarak, MÖ 17. ila 13. yüzyıllara kadar uzanmaya ve “Bin Tanrılı” bir kentin, Fırtına, Güneş, Dağ Tanrılarının öykülerini dinlemeye ne dersiniz?
Tarih boyunca birçok önemli uygarlığın beşiği, tarih kokan Anadolu’muzda yer alan çok önemli bir merkeze doğru yol alıyoruz. Bugün rotamızda Anadolu’da ilk örgütlü devlet yapısını oluşturan Hititler ve bu uygarlığa ev sahipliği yapan, Anadolu kültür geleneğini devam ettiren bir kentimiz, Anadolu’nun kalbinde yer alan Çorum var.
Hitit İmparatorluğu'nun Tunç Çağı dönemindeki ilk başkenti, Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez olmuş, Haitilerin kenti, 1986 dan beri UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan, Mısır Uygarlığı kadar eski ve zengin bir uygarlık Hattuşa (Boğazköy) - Hitit Başkenti (Çorum) ve çevresindeki çok önemli antik kentleri gezeceğiz.
Sabah erken bir uçakla Ankara'ya, oradan da karayoluyla, ilkbaharın ilk habercileri badem ağaçlarının mis gibi kokan çiçekleri arasından, Çorum ilimiz yakınındaki ilk durağımız Yazılıkaya’ya doğru ilerliyoruz. (Çorum’da havaalanı yok ama Ankara’dan daha yakın illerdeki havaalanlarını uçarak da ulaşabilirsiniz, Samsun’dan 176 Km. Merzifon’dan 66 Km. Ankara’dan sadece 242 kilometre.)
YAZILIKAYA
Bahar çiçekleri, çok güzel bir yere geldiğimizi müjdelercesine karşıladı bizi, Hattuşaş antik kentinin çok yakınındaki Yazılıkaya. Gerçekten de birkaç adım sonra kendimizi müthiş bir doğal, açık hava müzesinin içinde buluyoruz. Hattuşaş’ın, bilinen Hitit kaya anıtlarının en büyüğü, en etkileyici ve kutsal mekânı Yazılıkaya, Hitit Tanrı ve Tanrıçalarına adanmış. Yüksek kayalar arasında saklanmış, kentin en önemli ve en görkemli Açık Hava Tapınağı.
Doğal kayalar üzerine resmedilen 90’dan fazla Hitit Tanrı ve Tanrıçaları'nın kıyafetleri, törenleri, kısaca tüm yaşamları ile hayvan ve hayal ürünü yaratıklar kaya yüzeyine rölyeflerle işlenmiş olan çok önemli eserleri kapsayan Yazılıkaya açık hava doğal tapınağı günümüze kadar ulaşmış. Ancak Tanrı ve tanrıça kabartmaları ve çoğunun yanına hiyeroglif ile yazılmış olan isimleri oldukça net görünse de dış mekân ve hava şartları nedeniyle biraz aşınmış, kimi ise okunamaz durumda.
Tapınak, “Büyük Galeri - A odası” ve “Küçük Galeri - B Odası” olarak Hitit mimari özelliklerini yansıtan iki kaya odadan oluşmakta.
A Odası - Büyük Galeri, yeni yıl festivalleri veya tahta çıkış törenleri için düzenlenmiş ve 63 Tanrı figürü kabartması içermekte. B Odası olarak adlandırılan ve Tuthaliya'nın ölümünden sonra bir mozole veya ona adanmış bir abide olarak düzenlendiği düşünülen Küçük Galeride ise, kanatlı ve aslan kafalı iki mitolojik figür, Tuthaliya'nın iki kabartması, 12 Tanrı ile Yeraltı Kılıç Tanrısı kabartmalarını hayranlıkla izliyorum.
Suriye’deki Hammurabi dönemine ait bir mektupta, Hititçe “HATTUŞA” olarak adı geçen Boğazköy’ü gezmek üzere Yazılıkaya’dan ayrılıyoruz.
Kızılırmak’ın suladığı topraklarda, çok geniş bir alana yayılan kentte yapılan kazılarda 5 kültür katı ortaya çıkmış. Bu katlarda Hatti, Asur, Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden bulunan kalıntılar bulunmuş (Aşağı ve Yukarı Kent, Büyük Kale ve Yazılıkaya).
ALACAHÖYÜK
Bir grup gezgin tarafından bulunan dinsel tören ve sanat merkezi İmat Höyüğü... Ulu Önderimiz Büyük Atatürk’ün bizzat direktifleri ve yönlendirmesiyle başlayan ilk milli arkeolojik kazılarımızın başlangıç noktası olan ören yerinde, eski Tunç Çağı'na ait 13 Kral Mezarı, kent duvarı üzerindeki kabartmalar, görkemli mabet-saray anıtsal yapı gün ışığına çıkarılmış.
Yaklaşık 310 metre genişliğinde ve 20 metre yüksekliğinde, dört farklı kültürden kalma on dört yapı katı ya da yerleşimi bulunan, Hititlerin önemli kült (dini) merkezlerinden Alacahöyük. Ören yerinin hemen girişinde, büyük mabede uzanan yolun başında, sağlı sollu kalker temel üzerine andezit bloklarla, arkeolojide Arinna olarak bilinen “Sfenksli Kapılar” ve kapı kuleleri inşa edilmiş. Sfenksli Kapılar üzerlerindeki kabartma süslemelerdeki, yaratıcılık gücünü gösteren, bakışımlı düzenlemeler, Hitit ana ülkesinden sadece Alaca Höyük’de kullanılmış.
Kazılarda bulunan Bakır - Taş Çağı’na ve Erken Tunç Çağı’na ait kalıntılar, 16 Hatti prens ve prenseslere ait kral mezarları ve birlikte gömüldükleri anlaşılan güneş kursları, altın gümüş ve tunç kap kacaklar, takılar, mobilya aksamlarının replikaları sergilenmekte. Görülmeye değer, tarih hazinelerimizin gerçekleri ise Çorum Müzesi, Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İstanbul’da Şark Eserleri Müzesi’nde korunmakta ve sergilenmekte.
Alacahöyük Müzesi - Kalkolitik, Eski Tunç Çağı'na ait 13 kral mezarı buluntusu, Hitit ve Frig dönemlerine ait eserler sergilendiği önemli bir müze. Yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemi'ne ait delici, kesici ve ateşli silahlar gibi etnografik eserler de görülmeye değer.
Hattuşa ve çevresindeki antik kentleri, müzeleri gezdik tüm gün, ancak bu önemli yöreye çok daha fazla zaman ayırmak gerekli... Tekrar gelmek üzere diyerek gece konaklamak üzere Çorum kentine gidiyoruz. Biraz yorgunluk olsa da kentin tarihi yapılarını da gezeceğiz elbette. Gezimize başlamadan ve lezzetlerinde buluşmadan söylemek istediğim...
Hattuşaş’a mutlaka gidin gezin, daha sonra da Hattuşaş'a kazılarında bulunan kanunlar, antlaşmalar ve yazışmaların yanı sıra dini ve edebi metinlerin yer aldığı otuz binden fazla çivi yazılı “Hattuşa tabletleri”nin, ören yerlerindeki değerli eserlerin gerçeklerinin korunduğu ve sergilendiği Ankara ve Çorum’daki müzelere de mutlaka gitmenizi öneriyorum. (Hattuşaş Çorum yakınlarında, Ankara’ya 2,5 – 3saat)
Siz daha uzun zaman ayırabilirseniz, yörede görülmeye değer çok fazla yerler var. İskilip, büyük bir Hitit kenti olan Şapinuva ören yeri, Ortaköy ilçesinde bulunan Kybele Kabartması, Kandiber Kalesi gibi tarihi yerlerinin yanı sıra... Kargı yayları ve İncesu Kanyonu, Çatak Tabiat Parkı gibi doğal güzellikleri ile de gidilesi, görülesi kentlerimizden.
Yarın Çorum Müzesi, tarihi yapıları ve lezzetleri, İskilip dolması tarifi… Eminim hemen İskilip’e gitmek, bu lezzeti tatmak isteyeceksiniz.