Cezayir Gezilecek Yerler

Sahip olduğu farklı kültürlerle yıllarca yoğurularak günümüze kadar canlılığını korumuş olan Cezayir şehri yemekleri, pazarları, tarihi geçmişi ve Akdeniz’e kıyısıyla dünyadan pek çok turistin ilgisini çekmektedir. Her sene binlerce turiste hizmet vermektedir. Doğal yaşamı, çeşitli kültürlerin etkisiyle harmanlanmış lezzetleri ve hizmetiyle ziyaretçilerini oldukça memnun etmektedir. Ayrıca kıyı kesimindeki otellerde konaklayarak şehrin pek çok yerine otobüs, tramvay ve taksiyle kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Hem gezip hem de şehir hakkında tarihiyle ilgili pek çok şey öğrenebilir ve ucuz fiyatlara hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Gezerken öğrenip öğrendikçe de hayra kalacağınız bu şehri yaklaşık 3 gün içinde kolaylıkla gezebilmektedir.

Cezayir Gezilecek Yerler

Şehir başınızı çevirip baktığınız her açıdan sizi kendine hayran bırakmaktadır. Yemyeşil doğası, ağaçları ve bitki örtüsüyle görenleri büyüleyen Jardin d’Essai du Hamma her sene binlerce turiste kaplarını sonuna kadar açmaktadır. Şehrin en görkemli yapılarından biri olan Martyr’s Memorial Algiers, kayalıklar üstünde bulunan Notre-Dame d’Afrique Kilisesi, Bardo National Museum, şehrin eski yerleşim yeri olan Kasbah (Casbah) Bölgesi, Palais de Rais, Bastion 23, National Museum of Fine Arts of Algiers, ormanın kalbinde bulunan Villa Abd-el-tif, şehrin ana alışveriş merkezi olan Diouche Mouraf Street, Osmanlı döneminde cami olan fakat 1845 yılında Fransız sömürgesinde katedrale çevrilen Ketchaoua Camii şehre gidip de görülecek en ideal yerlerdir.

Adını andığımız bu yerlerle ilgili detaylı bilgiler aşağıda mevcuttur.

Jardin d’Essai du Hamma

Akdeniz kıyılarında çok çeşitli bitki ve ağaçlara ev sahipliği yapmaktadır. Cezayir şehrinde bulunan bu güzel parkta dolaşmak her mevsimde ve günün her saatinde ruhunuza iyi gelecektir. Bu park, şehre geldiğinize değecek huzurlu bir atmosfer yaratmaktadır. Yaklaşık 30 hektarlık bu alan, ülkedeki en büyük bitki ve ağaç koleksiyonlarından bulabileceğiniz yerdir. Hem yerli hem de yabancı türleri bulabileceğiniz devasa bir botanik bahçedir. Parkın inşaatı 1831’de Fransız ve İngiliz tarzındaki mimari yapı ile başlamış ve o tarihten beri kentin en yeşil alanı olmuştur. Özellikle öğleden sonra gidebileceğiniz bu parkta sizin gibi huzur bulmaya gelmiş birçok insan ile karşılaşacaksınız. Park hakkında iki şey dikkat çekmektedir. Birincisi, Hamma bölgesinde, Akdeniz kıyılarındaki konumu ile popüler olması ikincisi ise kentin geri kalanının aksine düz bir yapıda olmasıdır. Cezayir şehrine gidip bu muhteşem güzellikteki bahçeyi ziyaret etmeden dönmek olmaz diyebiliriz. Yemyeşil görüntüsü, temiz havası ve düzlük alanları ile görenleri kendine hayran bırakmaktadır.
 

Martyrs’ Memorial Algiers

Cezayir şehrinin en görkemli yapılarından biridir. Cezayir’in Bağımsızlık Savaşı’nı anan simgesel somut bir anıttır. Üstelik yabancı devlet başkanları da dâhil olmak üzere en fazla ziyaretçiyi gören anıtlardan biridir. Şehitler Anıtı olarak çevirebileceğimiz anıt Cezayir’in Kurtuluş Savaşı sırasında düşen şehitlere saygı ve sevgi göstergesi olarak gökyüzüne doğru uzanan palmiye yaprakları şeklinde üç büyük beton levhadan oluşmaktadır. Şehitlerin anıtı, üç palmiye yaprağının birlikte temsil edildiği bir simgesidir. Her avuç içi yaprağının kenarında ayakta duran bir taş asker heykeli vardır. Dramatik taş yapraklarının altında “Edebî Alev” vardır. Yapının içindeki ebedî alev gece gündüz yanmaya devam eden sonsuz bir alevdir ve her palmiye yaprağının tabanında çatışmanın farklı aşamalarını temsil eden iç askerin heykeli bulunmaktadır. Kurtuluşun 20. yıl dönümünde 1982 yılında açılmıştır ve 90 metreden uzun olan bu anıtı şehrin her noktasından görebilirsiniz. Cezayir şehrinin tarihiyle ilgili pek çok bilgiyi Martyrs’ Memorial Anıtı’nı ziyaret ederek öğrenebilirsiniz.

Notre-Dame d’Afrique

Cezayir’in başkenti Cezayir Körfezi’ne bakan bir kayalık üzerinde bulunan Notre Dame d’Afrique, 19. yüzyıl Roma Katolik kilisesidir. Cezayir Bazilikası olan Norte Dame d’Afrique, Fransız sömürge yönetimi dönemimde dini cennetlerin baş mimarı Jean Eugene Fromageau tarafından tasarlanmıştır. Bazilika 1872 yılında açılmıştır ve tamamlanası yaklaşık 14 yıl sürmüştür. Bazilika, o dönem Fransa’da popüler olan Roma ve Bizans unsurlarının bir birleşimidir. Etkileyici kubbesinin dış cephesinde mavi ve beyaz mozaiklerle kaplıdır ve yarı kubbelerin hemen üstündeki binanın çevresinde kumtaşı duvarlarını dengelemektedir. Bazilika’ya kemerli giriş yolu üç kubbe ile kaplıdır. Binanın iç kısmı zengin dinî tablolar, kemerler, sütunlar, mozaik çalışmaları ve vitray pencerelerle bezenmiştir. Notre Dame d’Afrique, çoğunlukla Müslüman olan bir ülkede dini hoşgörünün sembolü olarak görülür. Sunağın arkasındaki kavisli duvarın üzerinde yazılı olan yazıtta “Afrika’mızın leydisi, bizim için, Müslümanlar için, Yahudiler için ve diğer herkes için dua et.” anlamına gelen “Notre Dame d’Afrique priez pour nous, pour les Musulmans, pour les Juifs et tous les autres infidèles” yazmaktadır. Tarihi, kültürü ve farklı inançları ile geçmişten günümüze kadar uyum içinde gelişmekte olan bir şehirdir. Tarihe ilgisi olan turistler için ideal bir mekândır.

Bardo National Museum

Güzel Antik Çağlar Müzesi’nden pek uzak olmayan, tertemiz bir şekilde restore edilmiş ve Cezayir Bardo Müzesi haline gelmiş eski ve görkemli bir Türk konağıdır. Mükemmel mimarisi ve dekoratif tasarımı ile bina kendi başına muhteşem bir cazibe merkezi ve ziyaretçilerin görme ihtimali olan en iyi ve en seçkin eserlerden ve alışılmadık eşyalar barındırmaktadır. İçinde eski fosillerden çanak çömleğe kadar her şey vardır. Müze 1930’da kurulmuştur. Bardo Ulusal Müzesi, Cezayir’in merkezinde yer almaktadır. Cezayir’in farklı etnik kökenlerinin hikâyesini anlatmaktadır. Müze, Paleolitik Çağ’dan ve Neolitik Çağlardan kalma geniş bir obje koleksiyonuna sahiptir. Müzedeki Cezayir koleksiyonları arkeolojik kazılardan gelirken yabancı koleksiyonlar uluslararası kurumlardan gelmektedir. Aynı zamanda Tuaregs’in eski kraliçesi olan Tin Hinan’ın ünlü iskeleti de burada yer almaktadır. Bardo Ulusal Müzesi, pazar günlerinden perşembe gününe kadar açıktır. Sabah saat 09.00’dan itibaren müze ziyaretçilerine kapılarını açmaktadır. Her galeride ziyaretçilerde hayranlık uyandıracak eserleri olan, birçoğunun paha biçilemez eserlerden oluştuğu benzersiz parçalar burada bulunmaktadır. Bardo Müzesi Cezayir’de harika bir cazibe merkezi ve geçmiş dönem ihtişamını keşfetmek için harika bir yoldur.

Kasbah (Casbah) Bölgesi

Kasbah, Akdeniz’in en güzel sahil bölgelerinden birinde yer almaktadır. Kasbah denilmesinin sebebi ise Kuzey Afrika bölgelerindeki tüm kale yapılarına Kasbah veya Casbah denilmesi kaynaklıdır. 1516 yılında kentin tepesinde kurulmuş surlarla kaplı bir bölgedir. Cezayir Kasbahı, sarp tepelerle çevrili ve kuzeyin Akdeniz’e bakan devasa bir hilal koyunda yer alan Cezayir şehrinin kalbinde yer almaktadır. Kasbah, limanın yukarısındaki bir tepeye doğru tepeden tırmanan bir kaledir. Dar sokakları ve yoğun bir beyazlıktaki evleriyle adından çok söz ettirmektedir. 16. ve 18 yüzyıllar arasında Osmanlı padişahına bağlılık döneminde inşa edilmiştir. Bölge aslında Cezayir’in eski şehir bölgesidir. Bölgede bulunan ve Osmanlı döneminden kalma zengin sınıfların camileri ve görkemli yapıları ile birçok bina günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Kalenin eski camilerin ve Osmanlı tarzı sarayların kalıntılarının yanı sıra derin köklü bir toplum duygusuyla ilişkili geleneksel bir kent yapısının kalıntıları da bulunmaktadır. Daracık sokakları, taştan evleri ve tarihî yapılarıyla şehrin en turistik bölge olma özelliğine sahiptir. Aynı zamanda UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır. Tarihi anlamda gezilmesi önerilen birçok yer de yine Kasbah içerisinde yer almaktadır.

Palais des Raïs

bastion23-800-1.jpg

Palais des Raïs, Cezayir'deki en önemli tarihi eserlerden biridir. Ayrıca Medine El Djazair'in (Kasbah) denize açılmasının fiziksel olarak on dokuzuncu yüzyıla kadar Osmanlı döneminde olduğunu kanıtlayan son tanıklardan biridir. El Djazaïr'in (Kasbah) Medina'sının ayrılmaz bir parçası olan Palais des Raïs Fransız döneminde Kasbah'ın uğradığı çeşitli ayaklanma ve yeniden yapılanmayı takiben, geleneksel çevreden koparılmış ve hatta izole edilmiştir. 1909 yılına kadar Palais des Raïs, bir yanda temsil ettiği mimarî ilgi ve çağın son çeyreğinde (houma) "Mağrib Evleri Topluluğu" adı altında “Tarihî Anıt” olarak sınıflandırılmıştı. 1991 yılında El Cezayir'in Medine'sinin ulusal mirası olarak kurulmuştur ve ardından Aralık 1992'de UNESCO tarafından Evrensel Miras olarak sınıflandırılmıştır. Beş yıl süren restorasyon çalışmasının ardından Palais des Raïs, bağımsızlıktan bu yana Cezayir'de halka yeniden kazandırılan tarihi bir topluluğun ilk tecrübesidir. Bastion 23'te Palais des Raïs Sanat ve Kültür Merkezi'ni kurma seçeneği de ortaya çıkmıştır. Kamu otoritelerinin kültürel mirasa verdikleri ilgiyi ve Palais des Raïs'in anıtsal kompleksinin mimari, tarihi ve kültürel değerlerinin önemi vurgulamak istenmiştir. Palais des Raïs istisnaî bir karaktere sahiptir ve gelecekteki kullanım probleminden muzdarip Cezayir'deki tüm anıtlar için bir yönetim modeli haline gelmiştir. Sarayın tarihi, 1576'da Dey Ramdhan Paşa tarafından Bordj-Ez-Zoubia'nın inşası ile başlamıştır.

Le Musee National Des Beaux Arts (Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi)

Botanik bahçesine bakan, Cezayir Körfezi’ne yapılan en güzel balkonlardan biri olan müze Afrika’nın en büyük müzesidir. Kuruluş tarihi 5 Mayıs 1930 yılında olan müze, bünyesinde barındırdığı hazine niteliğindeki eserlerle oldukça değerli bir yer olma özelliğine sahiptir. Cezayirli ve uluslararası sanatçıların etkileyici tablo, desen ve heykel koleksiyonlarına ev sahipliği yapmaktadır. Müzede 19. ve 20. yüzyıllarına ait Fransız tabloları yer almaktadır. Toplamda 35 boyama odası vardır. Bu boyama odalarına çıkan koridorlar boyunca ünlü ressamların eserleri duvarlarda yer almaktadır. Muhammed Racim, Mohamed Temman, Bachir Chaouch Yelles, Courbet, Clouet, Degas, Pissaro ve hatta Renoir’in eserleri müzede sergilenmektedir. Müzeyi gezerek Suzanne Valadon, Maurice Denis ve Albert Marquet’in eserlerini keşfedebilme imkânına erişebilirsiniz. Heykellerin de yer aldığı müzede Paul Belmondo’nun eserlerine ayrılmış galeriyi de ziyaret edebilirsiniz. Tarih ve sanat şehri olan Cezayir hem güzelliği hem de tarihî yapısıyla ziyaretçilerine unutulmayacak bir tatil imkânını her fırsatta sunmaktadır. Müze gezisinin sonunu kütüphaneye ve baskı odasını gezerek sonlandırabilirsiniz. Müze pazar günleri hariç haftanın 5 günü saat 09.00 – 18.00 arasında hizmet vermektedir. Sadece cuma günleri saat 14.30 – 18.00 arasında hizmet verdiğini de notlarınızın arasına eklemeyi unutmayın.

Adres: Rue Du Dr Laveran, Algiers, Cezayir.

Telefon: +213 551 40 20 70

İnternet sitesi: www.musee-beauxarts.dz

Villa Abd-el-tif

ottoman-2365677_960_720.jpg

Villa Abd-el-tif (Abd el-Tif Villası),Arcades Ormanı’nın kalbinde, Cezayir’in Wilaya’daki Belouizdad komünü Güzel Sanatlar Müzesi’nin yakınlarında yer almaktadır. Abd el-Tif Villası 1907 yılında sanat inceleme merkezi olarak kurulmuş ve 1961 yılına kadar bu hizmete devam etmiştir. Yıllar geçtikçe kültürel bir merkez haline gelmiş olan Abd el-Tif Villası daha önceki yıllarda sanatçılar için bir ikametgâh da dâhil olmak üzere pek çok sayıda kullanım alanına sahip bir kompleks olarak hizmet vermiştir. Bugün villa ihtişamıyla aynı zamanda ulusal bir miras alanı olmuştur. Mimarî güzelliği, gür yeşillikleri ile ilgi çeken villa 18. yüzyılda inşa edilmiştir. Küçük ama bir o kadar da güzel olan bu sarayı turistler büyük bir ilgiyle keşfetmektedir. Abd el-Tif Villası, örgülü kemerler, sütun merdivenler ve teras galerileri ile çevrili, merkezi bir kare verandanın etrafında inşa edilmiş şık ve görkemli bir saraydır. Binanın pek çok alanında mermer dekorasyon, fayanslar ve çiçek motifleri oldukça usta bir şekilde kullanılmıştır. Buna ek olarak ağaçlıklar, yeşillikler ve sus sesleri ile kendine has bir hava yaratmaktadır. Huzurlu ortamı ve eşsiz manzarası ile gezip görebileceğiniz bir yer olma özelliğini fazlasıyla hak etmektedir. Haftanın her günü 7 / 24 açıktır.

Adres: Kechkar Omar Yolu, El Hamma, Belouizdad, 16000, Algiers, Cezayir

Telefon: +213 021 65 01 45

Didouche Mourad Avenue

alger-2471643_960_720.jpg

Cezayir’in kalbinde yer alan Didouche Mourad Avenue yani Didouche Mourad Caddesi, Alger-Center semtindeki şehrin ana alışveriş merkezidir. 19. yüzyılın sonunda Cezayir’in işgali sırasında Fransızlar, bu caddeyi ve çevresindeki bölgeyi Parisli sokaklara benzetmek üzere biçimlendirmiş ve Haussmann tarzı mimarisinin büyük kısmı korunmuştur. Burası yerli halka hitap eden eski ve yeni işletmeler ve teknolojileri ile günümüze hitap eden bir alışveriş merkezi haline gelmiştir. Eski mimarisi ve caddeye uyum sağlayan dükkânları, restoranları ve kafeleriyle popüler bir turizm cazibe merkezi haline gelmiştir. Ağaçlarla kaplı Didouche Mourad, kafe, bar ve atıştırmalık çeşitleriyle yerli halkın ve turistlerin oturup toplanmalarını sağlayan veya kalabalığı izlemeleri için onlara fırsatlar sunan mükemmel bir sosyal yaşam yerdir. Caddenin, günün belirli saatlerinde kalabalık olmasına rağmen, kalabalık ortamı, yayaları ve alışveriş için gelen turistleri için güvenli ve heyecan verici bir ortam yaratmaktadır. Sokaktaki çoğu insan işe yaya olarak gitmektedir. Cezayir şehrine özgü birçok lezzeti sokaktaki restoranlara giderek tadabilir ve ülkenize geri dönerken hatıra için veya yakınlarınıza hediyelik eşya için uygun fiyatlarla sokağa özgü dükkânlardan hediyelik eşyaları satın alabilirsiniz. Siz de Didouche Mourad’a yürüyerek gidebilirsiniz. Bunun dışında metro, otobüs ve taksi ağı ile de ulaşım sağlanabilmektedir. Ulaşımın bu kolaylığı ile şehrin diğer bölgelerindeki ziyaretçilerin caddenin ve çevredeki canlı yaşamın keyfini çıkarabilmektedir.

Ketchaoua Camii

Ketchaoua Camii, her zaman dini bir yer olmuştur ancak yıllar geçtikçe birkaç kez yüz değiştirmiştir. İlk olarak 1209 yılında o zamanki şehir yapısı göz önüne alınarak şehrin en işlek konumuna inşa edilmiştir. Günümüzde ise konum olarak Kasbah bölgesinde yer almaktadır. El Kabir Camii olarak da bilinmektedir. Mimari yapısında Bizans ve Mağrip mimarilerinden izler taşımaktadır. 1612’den 1845 yılına kadar cami olarak devamlılığını sürdürmüştür. Daha sonra sahil kesiminde bulunan kendi gibi şanssız diğer tarihi yapılar ile beraber bir kısmı yıkılmıştır. Fransız mimarisi ile 1845’te Fransız sömürge yönetimi tarafından yeniden inşa edilerek Aziz Philippe Katedrali’ne dönüştürülmüştür. Yine aynı şekilde Cezayir’in bağımsızlık ilanından sonra 1962 yılında tekrardan camiye çevrilmiştir. Muhteşem görünümündeki mimarisi ile pek çok turisti kendine çekmektedir. Cami aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.