Gozo Adası’nda Gezilecek Yerler

Uzun yıllardır koyu Katolik olan Maltalılar için Ta’ Pinu Bazilikası çok önem taşıyor. Yıl boyunca yerli ve yabancı turistlerin Gozo Adası’nda en çok ziyaret ettiği noktalardan biridir. Malta’ya özgü taşlarla inşa edilen yapı, mimarisi, el işçiliği, kabartmaları ve heykelleriyle çok beğeniliyor. Malta’nın ulusal kabirlerinden biri olan bazilika, Victoria kentinden biraz uzakta Gharb ve Ghammar köylerinin arasındaki vadide yer alıyor.

Bazilikaya girdiğiniz zaman dua etmeye gelenler tarafından her yere asılmış fotoğraflar, çeşitli şapkalar ve eşyalar dikkat çekiyor. Zaman içerisinde değişiklikler yapılsa da bazilikanın neo-romanesk tarzda inşa edildiği söylenebilir.

Bazilikanın tarihinin çok eskilere dayandığı düşünülse de ilk kayıtlar 1534 yılına aittir. Bu kayıtlarda kilisenin dua alanının Gentili ailesi tarafından yaptırıldığı yazıyor. 1575 yılında kötü durumundan dolayı Papa Gregory’nin temsilcisi tarafından kapatılmasına ve daha sonra da yıkılmasına karar verilmiştir. Ancak yıkım işlemi başladığında ilk hamleyi yapan işçinin kolunun kırılması bir işaret olarak düşünülmüş ve kilisenin yıkılmamasına karar verilmiş. 1883 yılında Karmela Grima isimli bir kadın tarlada çalışırken Hz. Meryem’in sesini duyduğunu ve onun için dua etmesini istediğini söylemiş. Yaklaşık bir sene boyunca yataktan kalkamayacak kadar hasta olan Grima’nın ani bir şekilde iyileşmesi ve bu durumu arkadaşı Francesco Portelli’ye itiraf etmesiyle adalılar kilisenin çok kutsal olduğunu düşünmeye başlamış. Aynı şekilde Portelli de aynı sesi duyduğunu ve dua ettiğini söylemiş. O zamandan beri pek çok hıristiyan kiliseye gelip ibadet ediyor.

Başkent Victoria’ya yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta bulunan Ġgantija Tapınakları dünya tarihinin en önemli yapıtlarından sayılıyor. Birleşik Krallık’taki Stonehedge ve Mısır’daki piramitlerden bile eski olan bu yapılar Neolitik Çağ’da yapılmış ve yaklaşık 5500 yaşlarındalar. Göbeklitepe’deki harabelerden sonra insan eliyle yapılan en eski ibadet alanları olarak kabul ediliyorlar. Bu nedenlerle 1980 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne kabul edilmişlerdir.

Ada halkı, Xagħra civarında bulunan bu tapınakların, megalitlerin devasa boyutlarıyla nedeniyle devler tarafından inşa edildiğine inanıyormuş. Megalitlerin bazılarının uzunluğu 5 metreyi ve ağırlıkları 50 tonu geçiyor. Ġgantija ismi de Maltaca ġgant kelimesinden yani dev kelimesinden geliyormuş. Tapınakların inşa edildiği dönemde tekerleğin henüz keşfedilmemiş olduğu ve adada metal eşyaların olmadığı göz önünde bulundurulursa böylesine büyük yapıların yapılabilmesinin ne kadar zor olduğu anlaşılıyor.

Mercan kırmızısında kireç taşı ile dış duvarlar yapılmış, daha yumuşak olan Globigerina kireç taşı ile iç kısımdaki koridorlar ve mihraplar yapılmıştır. Ayrıca iç duvarların boyandığına dair kanıtlar da bulunmuştur. Tapınakların her biri, en içteki yonca yaprağı biçimli bölüme giden bir orta koridorla birbirine bağlanan beş yarım kubbe içermektedir. 6 metreye kadar yükselen güneydeki tapınağın girişinde bulunan blok çevresinde hayvan kemikleri bulunmuştur ve bu alanda hayvanların kurban edildiği düşünülmektedir.

Gozo Adası’nın en etkileyici yapılarından birisi de Azure Window’dur. Adaya gelen ziyaretçilerin en çok ziyaret ettiği alandır. Dwejra koyunda bulunan yapı Game of Thrones dizisinin, Truva, Gladyatör, Monte Cristo Kontu gibi filmlerin çekim yerlerinden biridir.

Azure Window isimli bu doğa harikası kayalıklar Osmanlı kuşatması sırasında gemilerin demir attığı üç yerden birisidir. Adanın yüzde 70’ini kaplayan Globigerina kireçtaşından oluşan kayalıklar, zaman içerisinde erozyonla bugünkü şeklini almıştır. Azure Window çevresi dalmak için ve yüzmek için gelenlerin sevdiği noktalardan birisi olsa da hızlı erozyon nedeniyle parçalanmaktadır. Tahminlere göre birkaç yıl içerisinde kemeri tamamen parçalanacaktır. Bu nedenle çevresinde denize girmek, dalış yapmak veya tekne turu yapmak yasaktır.

Azure Window’u çevresinde bulunan Blue Hole ve Inland Sea de popüler noktalardır. Inland Sea, diğer adıyla Qawra, kireçtaşlarının oyulmasıyla oluşmuş ve 100 metre boyunca falezlerle denize bağlanmış bir tuzlu göldür. Teknelerle göle yaklaşıp buradan dalış yapabilir ve denize girebilirsiniz. Blue Hole ise dalgaların ve rüzgarların etkisiyle zaman içerisinde oluşmuş doğal bir yapıdır. Avrupa’nın en beğenilen dalış noktalarından biri olan Blue Hole’un berrak sularında çeşitli deniz canlılarını ve kaya oluşumlarını gözlemleyebilirsiniz.

Gozo Adası’nın başkenti Victoria’nın ortasında bulunan St. George Bazilikası ada çevresinde yapılan tekne turlarında heybetli bir şekilde ziyaretçileri selamlar. Dar sokaklarla çevrelenmiş bazilikanın önünde bir meydan bulunur ve bu alan çeşitli filmlerin çekim alanlarından olmuştur.

Defalarca eklemeler ve değişiklikler yapılan kilisenin tarihi Roma İmparatorluğu dönemine dayanıyor. Yunan misyoner Aziz George anısına yaptırılan kilisede Bizans dönemine ait bulgular da var. Günümüzdeki halini 1672 yılında almıştır ve 1755 yılın kutsallaştırılmıştır. 1958 yılında Papa 12. Pius sayesinde bazilika ünvanını almıştır.

Bazilika aynı zamanda Mermer Kilise olarak da adlandırılmaktadır. Çünkü dış kısmı tamamen mermerle kaplanmıştır ve bazı kısımları da altınla sıvanmıştır. 1678 yılında Mattia Preti tarafından yapılan Aziz George’un zaferini temsil edilen resim mihrap kısmında bulunur. Bunun dışında Giuseppe Calì, Michele Busuttil, Giuseppe Fenech, Francesco V. Zahra gibi sanatçıların elinden çıkan sanat eserleri kilisenin çeşitli yerlerinde bulunmaktadır. Kilisenin etrafında 11 tane farklı dönemlerde inşa edilmiş yan şapel de bulunmaktadır. Barok dönemde eklenen baş mihrap zamanla tahrip olmuş ve parçalanmıştır. Ancak 2011 yılında yapılan restorasyonla tekrar sergilemeye başlamıştır.

Gozo Kalesi, Heart of Gozo Müzesi, denize girmek ve dalış yapmak için; Xlendi, Cliff, Caves, San Blas ve Dahlet Qorrot plajları.