Büyük Avrupa turumun ilk durağı Atatürk Evi Müzesi'ni ziyaret amacı ile Selanik oldu. Selanik’e İstanbul’dan 8.5 saat yolculuk sonrası vardık. Yunanistan sınırında bir arama olmadı. Fakat bayramdan 2 gün öncesi olduğundan 2.5 saat sınırda beklemek zorunda kaldık. Selanik'te otogara indikten sonra rezervasyon yaptırdığım sitedeki otele gittik. Yunanlar Türklere kötü davranıyor söylentileri yüzünden biraz düşündürüyordu. Fakat Yunanların %75 asla tepkili değil ya da Türklere gıcıklık yapmıyor. Adres sorduğumuz alıveriş yaptığımız esnaflardan bir tepki görmedik. Selanik'te Atatürk Evi'ne gidince büyük bir duygu seli yaşadım. Ülkemizin kurtarıcı liderinin doğduğu evi görmek gözlerimi yaşarttı. Yıllardır burayı görmek istiyordum, sonunda nasip oldu.
Atatürk Müzesi Evi dışında Kale'ye (Ano Poli) çıktık. Kale Bizans’tan kalma fakat surların büyük kısmı yıkılmış. Beyaz Kule de Selanik sahilinde bulunmakta ve günümüzde tarihî bir kule ve müze olarak kullanılıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş. Buradan Selanik'in önemli meydanı Aristotales Meydanı'na ulaştık. Burası Selanik’teki 1917 yangını sonrası inşa edilmiş bir meydandır. Bu meydan yakınında İzmir-Alsancak’ı anımsatan liman ve restoranlar görülmeli. Bunun dışında meydanın yanında bulunan Kapani ve Modena pazarları gezilmeli; burada et, balık, sebze, meyve vs her şey bulunabilir. Özellikle bazı balıkçılar pişirip satıyor, taze olduğu için güvenle yenebilir.
Osmanlı'dan çok az eser kalmış Selanik'te. Bunlardan biri olan ve şimdi müze olarak kullanılan Alaca İmaret Camii görülebilir. Bir de Aristotales Meydanı karşısında bakımsız duran Bey Hamamı Osmanlı'dan kalan eserlerdir. Bunun dışında Roman Forum, Romalılardan kalma bir pazar yeridir, burası da İzmir Agorası’nı anımsattı. Bunun dışında Aya Dimitri ve Ayasofya Kilisesi görülebilir.
Bu arada şunu belirtmek lazım, yazın Yunanistan'da saat 13.30-16.30 arası öğle arası (siesta) yapıyorlar, dükkanların %70'i kapalı oluyor. Selanik’te bir unlu mamul yerinin sahibi Ermeni çıktı. Hayk isimli 70-75 yaşlarındaki kişi iyi Türkçe biliyordu. Bursa'dan çocukken göç etmişler. Hatta bana "siz Türkler bizi sevmezsiniz" gibi bir söz söyledi. Ben de "neden sevmeyelim bizim birçok sevdiğimiz Ermeni sanatçımız yok mu?" dedim. "Adile Naşit, Nubar Terziyan, Cem Özer, Hayko bunlar Ermeni, önemli olan dil, din, ırk değil iyi kalpli, hoşgörülü olmaktır" dedim. Hatta Osmanlı'da 9 tane Ermeni bakan bile görev yaptı. "Bazı ülkelerin kışkırtması ile düşman yapıldık" dedim. Hayk Bey de benim söylediğimi doğru buldu.
Yiyecek ve içecek kültürü bize en yakın ülke Yunanistan. Bunun dışında tursuz gittiğimiz için halkın içindeki davranış biçimlerine de bakınca Türklerle çok fazla benzerlik olduğunu fark edebiliyorsunuz. Yıllarca ne acı ki bir başka ülkenin Yunanlılar ile Türkleri düşman etmesi sonucu iki ülke hep kavga içinde oldu. Bu durum böyle olmasaydı Yunanlar ile iyi dost olabilirdik. Selanik’te otelde kaldıktan sonra, Makedonya için sabah kalkıp otobüse gittik.