Erden Eruç: “Yola çıktığınızda yaptığınız planları değiştirmeye hazır olun ve gerekirse işleri oluruna bırakın”

Tarihte kendi gücüyle devriâlemi başarmış ilk kişisiniz, “KaslaGit” sloganıyla 2007 yılında yola çıkarken aklınızda ne vardı? Nasıl karar verdiniz buna?
KaslaGit markasını aslında 2005 yılında düşündüm. Türkçe karakterlerle doğru yazılabilecek bir website adresi düşünüyordum. Ondan önce biraz da muziplik olsun diye illakikaslaolacak.com adresini almıştım, sonunda kısa ve öz KaslaGit.com adresini tercih ettim. Ta 1997 yılında Washington’da çalıştığım işyerinde duvarda asılı bir harita üzerinde parmağımı Türkiye’ye doğru sürerken aklımdan geçen “eve yolculuk” fikri giderek bir dünya turuna dönüşmüştü. Harita üzerinde hayal kurmak kolay, Türkiye’ye varan orada durmazdı elbet. Ben de Washington’a nasıl geri dönülür diye düşünmeye başlamıştım. 2004 yılında özel teknemi satın aldım. 2006 bahar aylarında Kanarya Adaları’ndan Guadeloupe’ye Atlas Okyanusu’nda tek başıma kürek çektikten sonra yeterli tecrübeyi edindiğimi düşünüp devriâleme odaklandım. Bursa’dan Aktaş Group (şimdiki Aktaş Holding) kas gücüyle devrialem projem için sponsor oldu ve en nihayet 2007 yılının Temmuz ayında California’nın Bodega Bay kıyı kasabasından kürekle denize açıldım. 10 sene kurgulayıp nasıl yaparım diye düşünüp kendini hazırladıktan sonra projeme başlayabildiğim için heyecanlıydım, ama bir o kadar da yolculuk boyunca karşılaşacağım bilinmeyenler beni kaygılandırıyordu. Zaten elden geldiğince hazırlanıp bilinmeyene doğru adım atabilmek bence en güzel macera tanımı.

Erden Eruç: “Yola çıktığınızda yaptığınız planları değiştirmeye hazır olun ve gerekirse işleri oluruna bırakın”

Bize kendinizden bahseder misiniz? Dağcı, denizci ve gezgin Erden Eruç’ı anlatır mısınız?
Babam beni 5-8 yaşlarımda kayak kaymaya ve yüzmeye başlattı ardından 11 yaşımda Erciyes’in doğu zirvesine çıkarttı. Durmak bilmeyen enerji dolu bir çocuktum, doğayla çocuk yaşta tanıştıktan sonra ortaokul ve lise yıllarımda düzenli sporla uğraşmaya başladım. Güreş, atletizm ve dağcılık Boğaziçi Üniversitesi’ndeki yıllarımda da sürdü. 1986 yılında ABD’ye doktora çalışmalarım için gittiğimde kaya ve buz tekniklerini öğrendim, kendimi geliştirdim. 1989’da Half Dome, 1991’de El Capitan büyük duvar çıkışlarını yapan ilk Türk oldum. Yukarıda bahsettiğimiz devriâlem yolculuğum 5 sene 11 gün sürdü ve sonunda bir düzine Guinness rekoru ve tarihte ilki başardım. Şu an dünyada en tecrübeli okyanus kürekçisi benim.

“Kürekle okyanus geçen ilk Türk” unvanınızın yanı sıra, tarihte 3 ayrı okyanusu küreklemiş ilk kişisiniz; böylesine çok sayıda “ilk”leri başarmış biri olarak neler hissediyorsunuz?
Tarihte 3 ayrı okyanusu küreklemiş ilk kişi olmamın yanında Hint Okyanusu’nu Avustralya’dan Afrika’ya iki anakıta arasında kürekle geçen ilk kişi, bir okyanusu güney yarıküreden kuzey yarıküreye kürekle geçen ilk kişi, kendi gücüyle devriâlemi başarmış ilk kişi olmak gibi başarılarım da var. Bunlar bir kere Türkiye hanesine yazıldı; bir daha bizim elimizden alınamaz. Bunlara ek olarak başkaları tarafından kırılabilecek “en” kelimesini içeren rekorlar var. Pasifik’te geçirdiğim 312 gün “en uzun süre denizde kalan yalnız kürekçi”ye dair rekor. Hayatımın 876 günü denizlerde aynı teknede geçti. O sürede 29.000 deniz mili kadar bir mesafe kat ettim. Atlas Okyanusu’nda Namibya’dan Venezuela’ya küreklediğimde Atlas Okyanusu’nda en uzun mesafe rekorunu kırdım. Şu anda ben dünyanın en tecrübeli okyanus kürekçisiyim. Bu rakamları bir başkası gelip devralabilir. Özellikle bu spora düşkün İngiliz ve Fransız kürekçilere ülkelerinden müthiş destek var ve sponsorluklarda zorluk çekmiyorlar. Ben bu noktaya kadar getirdim, dünyada lider konumumu koruyabilmem ve rekorlarımı pekiştirmem kendi paramla artık mümkün değil. Dolayısıyla kendimi yalnız hissediyorum.

Erden Eruç: “Yola çıktığınızda yaptığınız planları değiştirmeye hazır olun ve gerekirse işleri oluruna bırakın”

Devriâlem serüveninizde 312 gün denizde yalnız kürek çektiniz; nasıl bir donanım gerekliydi, imkânsızı nasıl başardınız?
Okyanus geçişlerinde kullandığım bu iş için özel olarak yapılmış kontrplak bir tekne kullanıyorum. Teknenin kıç tarafında içine sığınabileceğim bir kabini var. Sadece kürekle ilerleyen bu teknenin güverte altında 150 kilo taze su balastı gerektiğinde içilebiliyor. Kabin kapısı kapalı olduğunda tekne devrilirse kaldırma gücü sağlıyor, balastın ağırlığıyla birlikte tekne derhal doğruluyor. Hacıyatmaz gibi tasarlanmış. Güvertesi kapalı ve dalga üstüne devrilirse dolup batmaz. Güverte altındaki su geçirmez haznelerde erzaklarımı taşırım. Güverte üstünde kızaklı bir oturağım var ve böylece kürek çekerken bacaklarımı da kullanabilirim. Teknemde 3 çift kürekle denize açılırım. Cansalı, can yeleği, ikaz fişekleri ve EPIRB gibi malzemeler yanımda, acil durumlara hazırlıklıyımdır. Kabin tavanındaki toplam 70W güneş panellerimle 2 adet 120 Amp-Saatlik aküyü şarj ederim ve bunlar teknedeki 12V donanımı besler. Seyir lambalarım, telsizim, elektrikli tuz arıtma cihazım, GPS seyir cihazım ve AIS donanımdan direk şalterle çalışır. Uydu telefonu gibi diğer elektrikli cihazlar şarj edilip kullanılır. Tuz arıtma cihazım deniz suyunu arıtıp içilir kılar; bununla saatte 4-6 litre tatlı su üretebilirim. Tatlı su hem içmek için hem de poşetlerdeki kurutulmuş yiyeceklerimi yenilir hale getirmek için lazım. Bunun için bütan gazlı ufak ocağımda su kaynatır poşete katarım, bekleyince yenir hale gelir.

Dağcılık mı daha zorlu yoksa okyanusta tek başına kürek çekmek mi?
Her ikisinin de kendine has zorlukları var. Örneğin, denizde daha uzun süre yalnız başıma kaldığımdan kendime yeterlilik konusunda daha hazırlıklı olmam gerekir. İkisi de kendine has bir bilgi birikimi ve tecrübe gerektiriyor. Karşılaşacağım tehlikeler farklı, bunların gerçekleşme olasılık hesapları hakeza, dolayısıyla risk hesaplarını karşılaştırmak mümkün değil. Ortak yanları ise kişide yarattıkları doğa aşkı, doğayla birlikte hareket etmek bilincinin pekişmesi, kendinin aslında ne kadar kırılgan olduğunu idrak edince doğanın gücüne duyulan saygı, oralarda tüm destek mekanizmalarından uzakta tehlikelerle baş başa kalınca kamçılanan yaşama arzusu ve şehirlerin kalabalığından uzaklarda bir birey olarak kendini bulmak olarak düşünülebilir.

Erden Eruç: “Yola çıktığınızda yaptığınız planları değiştirmeye hazır olun ve gerekirse işleri oluruna bırakın”

Uzun yıllardır Seattle’da yaşıyorsunuz, Seattle’daki yaşam hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
Seattle, batısında soğuk (yıl boyu 12°C) körfeze yüzünü dönmüş, kuzey-güney yönünde göllerle doğusundaki Cascade sıradağlarından ayrılmış, su sporları, kayak, dağcılık, yürüyüş gibi bir çok doğa sporuna elverişli bir şehir. Mevsimi gelince denizden derelerine somon akın eder, balıkçılığı iyidir. Genellikle kapalı kasvetli ve yağmurlu geçen sonbahar ve kış aylarından sonra yazları serin geçer. Denizin soğuk olması nedeniyle kışın kar tutmaz, yazın çok sıcak yaptığı enderdir. Boeing uçak fabrikaları, Microsoft ve Amazon buradadır. Dinamik ve insanları doğaya düşkün bir şehir olduğu söylenebilir.

2012’de tamamladığınız devriâlem serüveninizin ardından bugünlerde neler yapmaktasınız?
Devriâlem tamamlandığından beridir zorlu bir geçiş dönemi yaşadım, hala da şehir hayatına uyumda zorlanmaktayım. Bir süredir devriâlemle ilgili bir belgesel üzerinde çalışmaktayız. Los Angeles’tan bir yapımcı dostumuz bunu üstlendi. Umarım 2016 yılında tamamlanmış bir yapıt sunabileceğiz. Hazırlandığım yeni projemde New York’tan kürekle denize açılıp Çanakkale Muharebeleri’nin 100. yılı anısına Gelibolu Yarımadası’na kürek çekeceğim. 2015 Mayıs ayında Avustralyalı bir dostumla birlikte New York’tan çıkıp Fas’a doğru kürek çekeceğiz. Orada İngiliz bir dostum onun yerini alacak. Akdeniz’de doğuya ilerleyip Mart ayından önce Gökçeada’ya varacağız. Böylece talep olursa 18 Mart ve 25 Nisan törenlerine katılmam mümkün olacak. Denizde geçen sürede sitelerimizde İngilizce ve Türkçe olarak hem serüvenimizi hem de 100 sene öncesinde muharebeler esnasındaki gelişmeleri paylaşabileceğiz. Dönüşte bana sırayla Kanadalı ve Fransız arkadaşlarım eşlik edecek. Cebelitarık’tan öteye kardeşimle açılmayı planlıyorum. Florida’ya kadar beraber devam ederiz. Böylece teknemde Çanakkale’de savaşmış ülkelerden kürekçiler yer alacak, onların bayraklarını da dalgalandırıp projede barış ana fikrini işleyeceğiz. ABD’de bu savaş pek bilinmez, ama Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiltere için önemlidir. Fransa’da da ilgi göreceğini umuyorum. Bütün bu ülkelerden serüveni takip edecekler olacaktır. Bu projenin gerçekleşmesi için hala sponsorluk arıyorum. Projeyi AKUT’a yardım kampanyası olarak da değerlendirmek amacındayım. Eğer sponsorluklar yeterli olursa bütün bağışlar AKUT’a malzeme alımı için kullanılacaktır. Bu konuda çok zorlanıyorum, nakit destek bulamamak zoruma gidiyor.

Bugüne kadar birçok ülkeyi gören biri olarak, sizi en etkileyen ve sevdiğiniz ülke neresi?
Papua Yeni Gine ve Namibya, ikisi de görülmeye değer yerlerdi. Biri tropik, diğeri kurak bozkır ve çöl ortamı sunan bu ülkelerde; farklı kültürler, farklı bitki örtüsü ve değişik hayvan türleri vardı. Her ikisini yeniden eşimle gidip görebilmek isterim.

Harika başarılara imza atmış bir kişi olarak gezginlere tavsiyeleriniz var mıdır?
Benim baştan yaptığım planlar devriâlem sırasında değişti, düşündüğümden farklı bir rota takip ettim. Başta bu beni rahatsız etse de yol boyu edindiğim gördüklerimi ve tecrübelerimi bilgi dağarcığıma yazdım, varacağım nokta değil yolculuğun kendisi amaç oldu, doğaçlama çözümler üreterek becerilerimi tarttım, kendimi geliştirdim. Tavsiyem yola çıktığınızda yaptığınız planlarınızı değiştirmeye hazır olun ve gerekirse işleri oluruna bırakın. İyimser olup akıllıca çabalayınca zaman içinde çözümler kendini sunuyor, önümüze farklı seçenekler çıkıyor. “Her işte bir hayır vardır” demiş büyüklerimiz; bunda biraz doğruluk payı olduğuna inanıyorum. Hayal kurmaktan çekinmeyin, hatta hayallerinize sahip çıkın. “Hayalperest olma” diyenlerden uzak durun, herkesin hayallerinizi bilmesi gerekmiyor. Hayaller elle tutulur gerçekçi bir plan yapmadan hayata geçirilemiyor. Plan yapın ki uygulamaya başlayabilesiniz. “Yaparım” deme cüretini gösteren kişi, daha sonra ilk adımı atmak cesaretini gösterecektir. İyi bir hazırlıkla başlayan kişi ise devam etmenin yollarını da bulacaktır. Bunların ötesinde görsel, görüntü veya günce derleyeceğinize ve bunları hangi ortamda paylaşacağınıza dair kararları kendiniz vermelisiniz. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır, neden yola çıktığınıza bağlı olarak bunlara öncelik vermeyebilirsiniz.

Websitenizin adresini bizimle paylaşır mısınız?
Türkçe sitemizin adresi: www.KaslaGit.com
İngilizce sitemizin adresi: www.Around-n-Over.org