Şebnem Seçkiner: “Blogumda sadece annelik değil, her konuda yazmaya gayret ediyorum”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1978 doğumluyum. Kendimi 28 hissetsem de 38’i bitirmek üzereyim. Çok yoğun çalışan bir gazeteciydim, doğumdan sonra mesleği bıraktım. İki kez tam zamanlı çalışmayı denedim ancak olmadı, kızımı başkası büyütsün istemedim. Şu an freelance çalışıyorum ve bu kararımdan pişman olmadım. Tipik bir İkizler’im. Bir an çok mutluysam 2 dakika sonra tam tersi duygular yaşayabiliyorum. En sevmediğim huyum, kaygı düzeyimin çok yüksek olması. Bunun için de elimden geleni yapıyorum…

Şebnem Seçkiner: “Blogumda sadece annelik değil, her konuda yazmaya gayret ediyorum”

Kızınızın yaşı kaç? Karakter olarak nasıl bir çocuk?
Irmak, Şubat ayında 6 yaşını bitirecek, 2010 doğumlu. Dediğini yapan, pek taviz vermeyen biraz da hırslı bir çocuk. Bütün bunların yanında çok duygusal. Bir anda aklına bir şey geliyor ve ağlamaya başlıyor. Kendi istekleri için ısrar etmesi, diretmesi çok hoşuma gidiyor. Yeni bir şeyler öğrenmeyi çok seviyor. “Bana bugün ne öğreteceksin” diyor mesela. Kitleniyorum tabii ben o zaman : )

Şebnem Seçkiner: “Blogumda sadece annelik değil, her konuda yazmaya gayret ediyorum”

Kızınızla hayat nasıl geçiyor?
Çok zevkli, çok eğlenceli. Büyüdükçe ilişkimiz boyut değiştirdi. Onunla yalnız seyahat ediyorum ve bundan büyük keyif alıyorum. Sosyal bir çocuk olduğu için beraber bir yere gitmek ikimizi de çok mutlu ediyor. Bebekliğinden bu yana onunla çok oyun oyuyorum. Freelance çalıştığım için işleri o okuldayken bitiriyor, öğleden sonramı mümkün olduğu kadar boş bırakmaya çalışıyorum.

Şebnem Seçkiner: “Blogumda sadece annelik değil, her konuda yazmaya gayret ediyorum”

Blogunuz http://www.manyakanne.com nasıl ortaya çıktı? Hikâyesi ve içeriği nedir?
Aslında bir hobi olarak başladı. Yaşadıklarımızı yazıyordum. Sonra bu kadar büyüyeceği ve benim işim olacağı hiç aklıma gelmezdi. Hâlâ da inanamıyorum. Eski gazeteciyim. 2009 Eylül’de Madame Figaro Dergisi’nin Yazı İşleri Müdürü iken bıraktım işi. 12 sene aralıksız gazetecilik yaptım. Yazmaktan büyük keyif alıyorum. Blogumda da kendi yaşadıklarımız dışında bol bol bilgilendirici yazı ve röportaj paylaşmayı seviyorum ve en sevdiğim “bunu yaşayan yalnız siz değilsiniz” demek. Manyağın sözlük anlamlarından biri de “çılgın”. Bu nedenle seçmiştim o ismi ve tabii bir de endişe seviyem çok yüksek olduğu için. Beni çok yakından tanıyanlar bu ismin benimle bire bir örtüştüğünü söylüyor.  
 
Kendinizi bir anne blogger olarak nasıl tanımlarsınız?
Kendimi tanımlamak zor. Ama başta eğlenceli olduğumu söyleyebilirim. Bir de okuyan, takip edenlere saygım çok büyük. Bu nedenle yazdıktan sonra tüm kontrolleri yapıp paylaşıyorum. Bilgi doğruluğu en önemlisi. Keza imla kuralları da… Her anneye dokunmaya çalışıyorum. Ne hissediyorsam onu yazıyorum. Sadece annelik değil, her konuda yazmaya gayret ediyorum.

Şebnem Seçkiner: “Blogumda sadece annelik değil, her konuda yazmaya gayret ediyorum”

Bir blogger olarak sosyal medya sizin için ne ifade ediyor?
Sosyal medyayı ilk günden beri çok seviyorum. Blogger olmadan önce de Facebook’ta çok aktiftim. Şimdi düzenli olarak kontrol ediyorum. Sosyal medya bence doğru kullanıldığında güzel. Doğru yönlendirmeler yapıldığında. İyi bir amaca hizmet ettiğinde… Çünkü bir bilgi inanılmaz hızla yayılıyor. Eğer yanlışsa önünü alamazsınız. Herkesin çok dikkatli olması gerekiyor. Kötü yanı, acımasız yorumlar. Yüz yüzeyken söylenmeyecek şeyler yazılıyor. Bir de bunun önünü kesebilsek ne şahane…
 
Blogunuzdan sonra sosyal medyaya nasıl yöneldiniz? Takipçilerinizle aranızda nasıl bir bağ var, hesaplarınızda size yöneltilen tüm yorumlara cevap veriyor musunuz?
Aslında önce Facebook sayfasını açmıştım. Sonra blogu… Takipçilerimi çok seviyorum. Gerçekten çok seviyorum. Hatta takipçi değil, arkadaş olarak görüyorum onları. Çünkü benimle sevinip, benimle üzülüyorlar. Yazılarıma gelen yorumlar çok hoşuma gidiyor. Onlardan gelen fikirlerle de yazıyorum. Günaydın fotoğrafı olmadan güne başlamıyorum mesela. Benden 12 saat ses çıkmazsa mesaj geliyor “her şey yolunda mı” diye. Onlar da beni olduğum gibi kabul etti. Evet, bütün mesajlara cevap yazıyorum. Bazı görmediklerim oluyor, onlar için de özür dilerim. Her gün Irmak uyuduktan sonra cevap vermediğim mesaj var mı diye mutlaka kontrol ediyorum. Cevapsız bırakmayı doğru bulmuyorum.

Şebnem Seçkiner: “Blogumda sadece annelik değil, her konuda yazmaya gayret ediyorum”

Blog yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmeliler? 
Bence ilk kural, doğal olmaları. Size ait olmayan bir hayatı yaşıyormuş gibi sunarsanız, bu herkesi ve başta da kendinizi kandırmak olur. Bir diğeri, doğru bilgileri sunmak. Bir seminere gittiyseniz, bunu yazmak mesela. Ben bu fırsatı yakaladıysam, herkes faydalanmalı diye düşünüyorum aldığım bilgiden. Neden sadece kendime saklayayım ki dinlediklerimi? Hata yapıyorsam, onu da yazıyorum. Sonuçta ben de bir insanım. Hata da yaparım. İşte herkes bu şekilde yaklaşmalı bence ve tabii benim için en önemli kurallardan biri: doğru Türkçe. İmla hatası olan hiçbir yazıyı okuyamıyorum. Bir blog yazarı da bu konuda hata yapmamalı. Bu bence, okuyucuya saygıdır.