Her ne kadar Monte Carlo, daha çok deniz tatili ya da bitmeyen gece hayatı arayanların tercih ettiği bir gezi rotası olsa da, mimari ve tarihi açıdan da pek çok zenginliğe sahip. Katedraller, müzeler ya da sarayları gezmek keyifli olacaktır.
Église Sainte-Devote
Hikâyeye göre Ortaçağ döneminde beyliğin hamisi olan Devote, 4. yüzyılda Corsica’da şehit olur. Küçük bir tekneye konan bedeni, Monaco sahiline vurur. Yüzyıllar sonra bu bölgeye onun ruhunu onurlandırmak adına bu kilise inşa edilir.
Cathedrale de Monaco
1875 yılında inşa edilen katedral, La Turbie’den getirilen beyaz taşlarla yapılmıştır. İçyapısı da dışı kadar ihtişamlı olan katedralde Prenses Grace’in mezarı da bulunuyor.
Palais Princier: Les grands Appartements
Eski Monaco olarak adlandırılan bölgenin ortasında bulunan bu devasa saray, zamanında Monaco Prensi’nin eviydi. Düzenlenen rehberli gezilerle içerisindeki lüks daireleri görebilirsiniz.
Musee de la Chapella de la Visitation
İtalyan Barok tarzının en iyi örneklerinden biri olan yapıyı gezerken öncelikle mimarisinden etkileneceksiniz. Uzun zamandır müze olarak kullanılan yerde Rubens, Ribera ve Zurbaran’ın eserlerini görmek mümkündür.
Görülmesi gereken diğer yerler: Église Saint-Charles, Chapelle de la Miséricorde, Musée National: Villa Sauber, Musée Océanographique et Aquarium, Musée naval de Monaco, Musée d'Anthropologie préhistorique, Fort Antoine.