Sabah erken saatlerde Guatemala City’den ayrılıyoruz. Bugün istikamet Solola... Solola bölgesinin de merkezi olan Solola kentini bu kadar popüler yapan şey Atitlan Gölü’ne hakim konumda olması.
Solola’ya varmadan yol üzerinde oldukça renkli bir restoranda mola veriyoruz. Çatısı tamamen kurumuş yapraklarla kaplanmış olan bu restoran aslında bir çiftlik evinin ön yüzü. Çünkü restoranın arka tarafında süt ve süt ürünleri ile mısır üretimi yapılıyor.
Aslında bu restoran bizim yol üstündeki ihtiyaç molası yerimiz olacaktı. Ancak burada siyah mısır unundan taze taze yapılan ekmeği görünce fikirler değişti. Hemen birer çorba ve yanında da bu ekmeklerden söylendi.
Diğer mısır unundan ekmekler ile arasında ben çok fazla lezzet farkı göremedim. Ama babam bu siyah mısırların tohumundan almayı aklına koydu. Daha önce Peru’dan aldığı tohumları Sinop’ta yetiştirmişti. Bitki büyüdü, hatta bayağı fazla büyüdü. Ama ürün vermedi. Bu nedenle babam kararlı bir şekilde siyah mısır tohumu aramaya başladı. Zaten Solola da bunun için biçilmiş kaftan. Çok geçmeden Solola’ya girdik ve ilk gördüğümüz şey bir yerel pazardı.
Deniz seviyesinden 2.114 metre yükseklikte kurulmuş olan ve Atitlan Gölü manzarasına sahip olan Solola’nın pazarı en yüksekte kurulan pazarlar arasında da yerini almış. Bu kadar pazardan bahsettim ama beklentinizi çok yükseltmeyin. Çok büyük bir pazar değil. Ama Atitlan Gölü çevresindeki yerleşimler için bu pazar çok önemli.
Solola’nın adı Maya dilindeki T'zolojy'a kelimesinden geliyor. Solola’da yaşayan kişilerin soyu Mayaların bir kolu olan Kaqchikel Mayalardan geliyor. Diğer baskın bir Maya kolu ise K’iche’ Mayalar. Maya kökeninden gelen bu kişiler halen kendi geleneksel kıyafetlerini giymeye devam ediyorlar.
Solola’nın merkez nüfusu 14.000 kişi. Ama Solola Belediyesi aynı zamanda Los Encuentros, El Tablón, San Jorge la Laguna ve Argueta yerleşimleri ile daha küçük 59 farklı yerleşime de bakıyor.
Solola merkezinde en fazla dikkat çeken yapılardan biri; Orta Amerika Kulesi olarak adlandırılan İspanyollar döneminden kalma yapı. Arkasında da belediye binası yer alıyor.
Hemen bu kulenin karşı çaprazında ise kilise yer alıyor. Bu kilisenin en önemli özelliklerinden biri pencerelerinde yarasa figürlü vitraylar bulunması ve vitrayları o kadar güzel yerleştirmişler ki güneş doğduğu zaman pencereden ışık girince vitraydaki yarasa figürlerinin gölgeleri kilisenin tavanına doğru oluşuyor. Güneş batarken içeri vuran ışıkla ise yarasa gölgeleri sanki kilisenin dışına çıkıyormuş hissi oluşuyor. Çok ilginçti.
Solola’daki görülmeye değer bir diğer nokta ise mezarlık. Bu mezarlık benim hayatımda gördüğüm en ilginç ve renkli mezarlıklardan biriydi.
Bazı zengin aileler kendileri için ayrı aile anıt mezarları yaptırmışlar.
Bazı mezarlıklar ise yine bakımlı ama ufacık. Bu mezarlar da dar gelirli kesime ait.
Bu mezarlığın tamamı ise Atitlan Gölü manzaralı...
Ardından buradan çıkıp Atitlan Gölü’nün kenarındaki Panajachel kasabasına doğru yol aldık. Panajachel’den sonra ise Atitlan Gölü’nde tekne turu yapacağız.
Atitlan Gölü’nde görüşmek üzere…