Turşumun çıktığı, gezmekten yorulduğum günlerimi ayrı bir seviyorum. İdra gezim de öyle oldu benim için. Zamanın içinde yolculuk yapıp 2022'ye ışınlandım sanki aynı gün içinde…
Sabahın sekizinde yeni bir yer daha görecek olmanın heyecanıyla Pire’den hızlı feribotlardan biriyle ayrılıp gece yarısı aynı limana döndüm. İdra Adası gezim sonrasında her kadar dönüşte pestilim tamamen çıkmış olsa da, bulunduğum süre boyunca ada bana keyifli ve huzur dolu bir gün yaşattı.
Gezdiğim 11. Yunan adası İdra her şeyden önce bana araba ve motor kullanmanın yasak olduğu trafiği olmayan bir adada bir gün geçirmenin ne kadar güzel bir his olduğunu deneyimletti. Sadece belediye aracını gördüm yolda, çöp taşıyan başka da hiçbir araç görmedim. Scooter, fren, korna ve birbirine arabalarından bağıran şoför sesleri gündelik yaşamımızın o kadar içinde ki bunu duymamak bile ruhunuza o gün içinde çok iyi geliyor. Belki de ilk kez böyle bir gün geçirdim scooter sesi dahi duymadığım. Çok uzun süre maruz kalınca alıştığımız trafik sesinin olmadığı ve trafiğin havayı da kirletmediği bir günü yaşamak harika bir histi.
Yaklaşık 1:30- 2 saat süren bir yolculuk sonrası vardığım bu adanın içinde biraz oyalanıp bir tekneye daha binerek 30 dakika mesafedeki Bisti sahiline gitmesem belki daha az yorucu olurdu benim için ama bu sefer de çam ağaçlarının gölgesinin verdiği serinlikte ve kristal berraklığındaki denizin kenarında huzur içinde uyuklayamazdım. 5 saat deniz üzerinde geçirdikten sonra gecesine Atina’ya döndüğünüzde hala sallanıyor oluyorsunuz ama olacak artık o kadar. Yine de gecesinde orada kalmak aklımda kalmadı. Benim için gecesi fazla sessiz sanırım. Dönüşte dolunay manzarasına baka baka feribotla gece vakti dönmek güzeldi.
Fiyatlardan bahsetmek gerekirse diğer adalara göre ulaşımı Pire’den biraz daha pahalı. Gidiş dönüş 80 euro. Ayrıca Bisti sahiline İdra limanından tekneyle gidiş dönüş de 15 Euro.
Denizi genel anlamda kayalık. İdra’nın içinde de denize giriliyor ama Kaş’ın denize kafelerinden girilen yerleri gibi düşünün, bu yüzden limandan taksi boatlar ile başka sahillere belirli aralıklarla ulaşım sağlanıyor. Saronik Körfezi'ndeki diğer adalar Agistri, Aegina ve Poros’a göre gözlemlediğim yeme-içme fiyatları biraz daha yüksek olsa da yine de tertemiz huzur veren denizi ve herkesin yüzünün güldüğü bir ada burası.
Bir gün içinde neler yaptım?
İdra’da bir yabancı TV kanalının belgeselinde görerek merak ettiğim, Harry Potter’ın büyücü dükkanına girmişim gibi hissettiğim 1800’lerin sonundan kalma Rafalias Eczanesi'ni ziyaret ederek oradaki eczacının el yapımı kendi doğal içerikli kozmetik ürünlerinden aldım.
Sonra 4. kuşağa aktarılan bir küçük tatlıcı dükkanını ziyaret ettim. Bu adaya özgü harika lokal lezzetler var içeride. Bir daha mı geleceğiz dünyaya diyerek burada gül suyu, irmik, badem ve pudra şekerinden yapılan, belki de bu boyuta ait olamayacak kadar güzel 1930’lardan beri nesilden nesle tarifi aktarılan amigdalota diye okunan ezme kıvamında yumuşak dokulu mis gibi kokan harika bir tatlıdan yedim. Bir paket de yanıma aldım. Aynı yerde antep fıstıklı kıtır kıtır şekerli tatlı florentines'i yemezsem aklımda kalırdı ona da bayıldım.
Bisti sahili ise İdra’nın sahillerinin resimlerine internetten bakarken, çam ağaçlarının aynı Poros adasındaki Love Beach gibi denize kadar iniyor olmasıyla çekti beni. Sahili Marmaris’in Amos Koyu kadar. Suyu bana sanki Saronik Körfezi’ndeki diğer adalara göre daha tuzlu geldi. Çok temizdi deniz, harikaydı yüzmek burada.
Sahilde küçük tek bir kafe var bu koyda. Yazın en sevdiğim meyvesi karpuzdur benim. Denizden yorulup çıkınca içimi kafeden aldığım karpuzla serinletmek harikaydı. Ağustos böceği sesleri kimilerinin beynini nasıl tırmalıyor anlamıyorum bana ninni gibi geliyor. Bu sahilde oksijenin bol olmasından mı yoksa haftanın yorgunluğunun çıkıyor olmasından mı bilmiyorum kendimi bir ara ağaçların gölgesinde uyumuş buldum. Tam bir medite olma haliydi yani benim.
Bu adada trafik olmadığından, yürümek istemeyenler için tesislere ulaşım eşeklerle yapılıyor. Ayrıca adayı gezmek isteyenlere de eşekli turlar düzenleniyor. Yorgun hüzünlü bakışlı eşeklerin yanından her seferinde geçerken içim acıdı. Umarım bu eşekli turizm anlayışına bir gün dünyanın hiçbir yerinde talep olmaz.
2500 nüfuslu İdra yürüme dostu bir ada. Anneler bebek arabalarını trafik korkusu olmadan yollarda yürütüyor. Çocuklar sokaklarında mutlu şekilde koşuyor. Merkezde bir sürü kafe var yan yana. Simi Adası'nın araç olmayan hali gibi deniz kıyısı. Kafeleri, tavernaları ve saat kulesini geçtikten sonra surların olduğu taraftan arka yöndeki küçük köylere doğru patikadan yürümek harika. Rodos’taki Kato Petres yolundan çok daha uzun bir şerit.
Bu adada bana binalar ilginç geldi. Simi, Kastellorizos ve Halki’de İtalyan mimari yapısını görürsünüz. Çoğu Yunan adasında ise beyaz ve çatısı olmayan küçük şirin bahçeli ada evleri gözünüze çarpar. Buradaki evler ise daha kutu gibi geldi gözüme.
Deniz kıyısındaki evlerin birçoğunun harika manzarası var ama oturup keyif etmek için balkonları yok ve pencereleri de çok küçük geldi gözüme. Ayrıca taştan yapılma çok ev var. Ada evleri konum itibariyle Atina’ya nispeten uzak ve bu sebeple kışın lodos ve fırtınalardan evler zarar görmesin diye mi böyle yapıldı acaba merak ettim.
Bir garson kızla konuştum. Ada sakinleri Atina’ya gittiklerinde bu kadar sessiz ve rahat bir yaşama alışınca Atina’nın kaosundan çok çabuk bunalıyorlarmış haliyle.
Ada küçük olunca gezerken gözüme kestirdiğim bir tavernada akşam yemeği için rezervasyonumu saatler öncesinden yaptım. Bütün günün yorgunluğunu deniz kıyısında limanı seyrederek geçirmek güzeldi.
Yüksek sezon olduğu için ada şu an çok kalabalık. Bu yüzden feribotlara ve ada içindeki koylar için teknelere biniş ve inişler sırasında biraz izdiham yaşanıyor. Her yer dolu. Bu sebeple adanın Mayıs veya Eylül’de daha güzel olacağını düşünüyorum. Bir gün çok bunaldığımda 2-3 günlüğüne kitabımla kaçmalık sakin bir yer ararsam mutlaka uygunluk durumunu kontrol edeceğim yerler arasına bu adayı da ekleyeceğim. Yine de yaz sezonunun tam ortasında bir günlüğüne burayı gezip yeni bir şeyler yapma hissi güzeldi. Uzun lafın kısası İdra bana huzurlu ve keyifli bir gün yaşattı.
Yorumlar