"Hayat ya cesur bir maceradır ya da hiçbir şey" demiş Hellen Keller. Bazen anlık umutsuzluklar, geleceğe dair en ciddi kapıların açılması sebebi olabiliyor ve hayat yaşadığımız her saniye bizlere yeni dersler veriyor. Anlayacağınız hayata dair yapmak istediklerimiz ve umutlarımız bitmediği sürece geziler de bitmez ve her gezi yeni bir başlangıç olmaya devam eder.
2017 yılının ağustos ayında Makedonya-Üsküp üzerinden, şehirlerarası otobüs ile Belgrad'a gittim. Birkaç gün Belgrad'da kaldıktan sonra yine otobüsle Novi Sad'a geçtim. Üsküp-Belgrad arası otobüsle 8 saat sürüyor. Ben Nis Ekspres firması ile yolculuk yaptım. Balkanlarda otobüs firmalarından çok fazla bir beklenti içinde olmadığım için yolculuğum sorunsuz geçti. Fakat bu bilgiyi aktarmam gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki Nis Ekspres otobüsü Belgrad'a ulaşana kadar, bütün Sırbistan şehirlerine tek tek girdi. Sağ olsunlar sayelerinde Sırbistan'ın kenar köşe ne kadar kenti varsa görmüş oldum.
Belgrad-Novi Sad arası otobüsle 1,5 saat sürüyor. Otobüs bileti gidiş-geliş 20 TL tutuyor. İki şehir arasında hemen hemen her saat otobüs bulmak mümkün. Yolculuk boyunca Tuna Nehri ve yeşillikler size eşlik ediyor. Dönüş otobüsünde Kemal Sunal filmi tarzı eski bir Sırp filmi koydular, ben hariç herkes gülerek, keyifle izledi. Novi Sad'da otogar ile tren istasyonu yan yana. Otogardan şehir merkezine 20-25 dakika yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Şehir merkezine ulaştığınızda ise bütün film kopuyor.
Novi Sad, Sırbistan'ın üçüncü büyük kenti ve Voyvodina Özerk Bölgesi'nin başkenti. Nüfusu 250 bin civarında. Macaristan sınırına yakın bir şehir. Kent mimari olarak, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun etkisinde fazlaca kalmış bir yapıya sahip. Sırbistan ve Balkanlar genelinde hakim olan Osmanlı ve Yugoslavya mimari alışkanlıklarının tam tersi, Avrupa mimarisinin izlerini görüyorsunuz.
Belgrad'da kaldığım hostelde tanıştığım Sırp arkadaşlarla veya kentte kafelerde, barlarda sohbet ettiğim insanlarda Novi Sad'a karşı farklı bir hayranlık olduğunu fark ettim. Sırplar için Novi Sad ülkenin en bohem, en havalı kenti durumunda.
Novi Sad'a her ne kadar ağustos ayında, öğle saatinde perişan edici bir sıcakta ulaşmış olsam da, kentin merkezine ulaştığımda çektiğim bu eziyete değdiğini fark ettim. Kent meydanına geldiğiniz dakika herhangi bir Avrupa şehrinde olduğunuzu düşünüyorsunuz. Meydanda büyük kulesi ile Katolik kilisesi ve karşısında Novi Sad Şehir Müzesi bulunuyor. Meydan çevresi sağlı sollu küçük sokaklara açılıyor ve her sokak farklı bir kilise ve bina mimarisine ev sahipliği yapıyor. Meydan ve çevresi pek çok sayıdaki kafe, restoran ve barlarla çevrili durumda.
Meydanın devamında geniş bir alana yayılmış park bulunmakta ve parkın devamında Tuna Nehri başlıyor. Tuna'nın karşısında ise tüm güzelliği ile Petrovadin Kalesi duruyor. Kaleye nehrin üzerindeki köprüden yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Sırbistan gezimde ilk gün bir taksicinin uygulamasına takılıp kısa mesafeye 16 euro para ödediğimden, gezimin geri kalan kısmında taksi kullanmayı tercih etmedim. Ayrıca Sırbistan'da toplu taşıma çok hesaplı.
Novi Sad'da Tuna Nehri üzerindeki köprülerin tamamı, 1999 yılında Nato bombardımanı sırasında yerle bir olmuş, sonrasında tekrar inşa edilmişler. Köprüden 10 dakika yürüyüş ile nehrin karşı tarafına geçiyorsunuz, devamında çok dik olmayan kısa bir patikayı yürüdükten sonra Petrovadin Kalesi'ne ulaşıyorsunuz. Kalenin içine giriş için sembolik bir ücret alıyorlar. Teras kısmında, kafeler ve restoranlar bulunmakta. Kaleden Novi Sad'ı izlemek inanılmaz keyifli, manzaraya karşı verilen bir saatlik mola tüm yorgunluğunuza değiyor.
Novi Sad, özellikle havanın serinlemesi ile birlikte renklenmeye başlayan bir şehir. Meydan kalabalıklaşıyor; tüm kafeler, barlar dolmaya başladıkça meydanı seyretmek daha keyifli olmaya başlıyor. Küçük bir şehir olduğu için görülmesi gereken tarihi yerlerin hemen hepsi meydan ve çevresinde bulunuyor. Dolayısıyla kısa zamanda dolaşabilirsiniz.
Sırbistan genel olarak pahalı bir ülke olmadığı için, Novi Sad'da da fiyatlar gayet uygundu. Türkiye'de ortalama bir yerde yediğiniz yeme-içme ücretlerini ödüyorsunuz.Şehrin merkezinde Maxi isimli büyük bir alışveriş merkezi bulunmakta. Buradaki market fiyatlarını incelediğinizde tanıdıklara çikolata, şarap tarzı ufak tefek hediyelikleri gayet hesaplı fiyatlara alabiliyorsunuz.
Novi Sad'da öğle yemeğini Tuna Nehri kıyısında bir restoranda yedim; tavuk snitzel, salata, pilav ve biraya 25 TL ödedim. Balkanlar genelinde yemekten sonra çay ikramı yok, bilginiz olsun.
Sırbistan'da gelmişken meşhur biraları JAV veya JELEN'in tadına bakmanızı tavsiye derim. Bizim biralara göre çok daha hafif olduğu için şişkinlik yapmıyor.
Suyun olduğu her yerde hayat var, tüm medeniyetler su kenarında başlamış veya su ihtiyacı yeni uygarlıkların kurulmasına sebep olmuş, Tuna Nehri kıyısında kurulmuş, biraz Avrupalı ve illa ki Yugoslav olan Novi Sad'da geçirdiğim 7 saat bana fazlasıyla yetti. Petrovadin Kalesi'nden Tuna'ya ve Novi Sad'a bakarken içtiğim soğuk biranın ve dinlediğim Sırp müziğinin verdiği mutluluğu hayat kum saatinde bir kenara koydum, hep bende saklı kalacak. Birgün yolunuzu düşürmenizi ve seyahat planlarınız arasına Novi Sad'ı eklemenizi tavsiye ederim.
İçinizdeki gezginci ruhun her daim taze kalması dileğiyle...https://egemencinar.blogspot.com.tr/