Tekne limanda güvendedir. Ama teknenin amacı bu değildir. (Paulo Coelho)
Henüz tekneyi bağlayacak en doğru limanı bulmadığımıza göre, o limanı aramakta tereddüt etmeye gerek olmadığını düşünüyorum.
2018 yılı yazında rotamı son dönemin popüler gezi noktası haline gelen Ukrayna'ya çevirmeye karar verdim. Ukrayna'ya giriş için vize almak zorunluluğu yok, hatta çipli kimlikle bile ülkeye giriş yapılabiliyor. Ekonomik anlamda da hala bize kıyasla ucuz olan nadir ülkelerden biri olduğu için yoğun bir şekilde talep gördüğünü belirtmek isterim.
İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan 2 saatlik uçuşla saat 22.00 gibi Ukrayna'nın Polonya sınırına çok yakın noktada bulunan Lviv kentine ulaştım. Lviv'e iner inmez, görevliler benimle birlikte seyahat eden tüm Türk yolcuları havalimanında ayrı bir köşeye aldılar. Herkesin tek tek uçak biletlerini ve otel rezervasyonlarını ayaküstü kontrol ettikten sonra sırayla herkesi bir odaya alıp, görüşme yapmaya başladılar. Ne kadar süre burada kalacaksınız, dönüş biletiniz var mı, yanınızda ne kadar para var, Ukrayna'da nerede konaklayacaksınız sorularını sordular. Ayrıca yanımdaki parayı kameraya göstermemi istediler. Sorulara yanıt verdikten sonra da gayet nazik bir şekilde teşekkür edip, pasaport kontrolüne yönlendirdiler.
Açıkçası böyle bir durum ile karşılaşacağımı tahmin ettiğim için tüm seyahat belgelerimi ve otel rezervasyonlarımı daha önceden hazırlamıştım. Yapılan uygulamayı gereksiz iç gıcıklayıcı buldum, özellikle odaya tek tek alınmak için sırada beklerken pasaport polisinin elinde bir köpekle yanımızda dolaşıyor olmasını bir turist olarak çok yadırgadım. Pek çok kez yapmış olduğum yurt dışı seyahatlerimde ilk defa böyle bir uygulamaya şahit oldum. Ukrayna, Türk turistlere ülkeye çipli kimlik ile giriş kolaylığı sağlamakta ve Türk turistten de ciddi bir gelir elde etmektedir. Bizlerden ciddi bir turizm geliri elde ederken her şey iyi hoş da, ülkeye girişte Türk vatandaşlarına 3. sınıf dünya ülkesi vatandaşı muamelesi yapılması saçma bir çelişkiden başka bir şey değil. Ukrayna'yı ziyaret edeceklere tavsiyem, uçak biletlerini ve otel rezervasyonlarını pasaport kontrolü esnasında yanlarında hazır etmeleri.
Ukrayna'da kesinlikle yoldan çevirdiğiniz rastgele bir taksiyi kullanmayın, cep telefonunuza UBER uygulamasını indirin ve bu sayede taksilerden faydalanın, UBER hem güveli hem de çok daha ucuz. İnternet bağlantısına şehrin pek çok noktasından ulaşabiliyorsunuz.
Sadece 2 gün kaldığım Lviv, Ukrayna'nın genel havasından çok farklı bir şehir. Daha çok Orta Avrupa kentlerini andıran bir tarza sahip, ilk bakışta bende Prag'ın minyatürü havasını uyandırdı.
Lviv'de eski şehrin bulunduğu alan ve ana meydanı oluşturan Rynok Square kentin kalbini oluşturmakta. Rynok Meydanı'na açılan parke taşlı dar sokaklar ve sokak üzerindeki taş mimari heyecan verici.
Lviv de konakladığım apartı booking.com sitesinden buldum, şehrin en merkezi noktası olan Rynok Meydanı'nda olan apartımın gecelik konaklaması kişi başı 65 TL tutarında gayet hesaplı bir rakamdı ve hem temiz hem de konforluydu.
Rynok Meydanı'nda bulunan BEER THEATRE, şimdiye kadar görmüş olduğum en ilginç bar konseptine sahip yapı, depodan bozma geniş bir alanda her tür biranın satışının yapıldığı, adeta bir bira süpermarketi şeklinde sıra sıra rafların dizilmiş olduğu farklı ve sıcak bir kafe bar. İçerisinde vakit geçirmenizi tavsiye ederim.
Rynok Meydanı boyunca müzik yapan sokak sanatçıları, yan yana kafeler, barlar, restoranlar, satış tezgahları ve kahve dükkanları yerlerini alıyor. Lviv'de Ukrayna dili duyar mıyım diye hiç kasmayın, nasıl olsa her yerde Türkçe'yi bol bol duyacaksınız. Yalnız değilsiniz, bütün ülkem insanı sizle birlikte Lviv'de :)
Şehirde gece geç saatlere kadar sokak sanatçılarının performansları devam ediyor. Lviv de yemek yemek için pek çok alternatif var, fiyatlar da gayet uygun olduğu için rahatlıkla istediğiniz her şeyi deneyebilirsiniz.
Lviv, 800 bin nüfusa sahip, eski şehir ve meydanı ve meydana açılan sokaklardan oluşan küçük bir şehir, pek çok noktaya rahatlıkla yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Rynok Meydanı'nda tüm Lviv'i yüksekten görmenizi sağlayan Belediye Binası ve kule bulunmakta, başlangıçta bu kule ne kadar yüksek olabilir ki tereddütüne rağmen beklentiyi fazlasıyla karşılıyor. Şöyle ifade edeyim, ilk 4 kat için asansörü kullandıktan sonra, devamında gayet dik olan yaklaşık 300 merdivenden oluşan kuleye çıkıyorsunuz. Hiç bitmeyecek hissi veren dik merdivenlerden sonra karşınızda nefis bir Lviv manzarası sizi bekliyor. Kuleye çıkış ücreti 15 TL tutarında bir fiyata karşılık geliyor. Kuleye çıkmadan Lviv tatilinizi tamamlamayın.
Rynok Meydanı'na 10 dakika yürüme mesafesinde bulunan Potocki Sarayı, küçük bir saray olmakla birlikte mimari tarzı ile görülesi bir yer, içerisi geçmiş ve günümüz Ukrayna sanat eserleri, mobilyalarla, aynalarla, silahlarla, fotoğraflarla kaplı. Saraya şemsiyelerle süslü caddeden geçerek ulaşıyorsunuz.
Lviv merkezde, pek çok yerel tur organizasyonları yapılmakta, kentin yakın çevresini görmek isteyenlere çok uygun fiyatlarla turlar mevcut. Bu turlardan birinden faydalanmak suretiyle kentin dünyaca ünlü Lychakiv mezarlığını, televizyon kulesini ve St. George Katedrali'ni gezme fırsatına sahip olduk.Tur otobüsünün tamamı Lviv'i gezmeye gelmiş Ukraynalılardan oluşmaktaydı, koca tur otobüsünde tek Türk ben ve yol arkadaşımdı. Kısa gezimiz boyunca da sınırlı sayıda İngilizce tercümeler hariç, Ukraynaca konuşulduğu için ucuz ama değişik bir yerel tura dahil olmuş olduk.
Lychakiv mezarlığı, Ukrayna'yı sanat, spor, tarih alanında temsil etmiş önemli kişilerin mezarlarının olduğu ilginç bir mezarlık. Toplamda 400 bine yakın mezar bulunmakta ve mezarların her biri farklı tarzda birer sanat eseri gibi inşa edilmiş. Mezarlıktan ziyade açık hava sanat müzesinde geziyormuş hissi ile dolaşıyorsunuz.
St.George Katedrali, altın kaplamalı süslemelerin, ikonaların, haçların olduğu görsel anlamda etkileyici bir yapı.
High Caste ise, Lviv'e yaklaşık 3 km mesafede bulunan ve tüm kenti 360 derece panoramik görmenizi sağlayan bir tepe. Hemen yanında televizyon kulesi bulunmakta ve turistlere kente dair harika görsel görüntüler sunmakta.
Lviv'de, tüm içecekleri gayet ucuz fiyatlara içebilirsiniz. Kaldığım apartın hemen yanında bulunan küçük bir barda Ukrayna'nın meşhur içkilerinden olduğu söylenen vişne likörünün tadına bakma fırsatına sahip oldum. Vişne taneleri ile servis edilen hafif ve içimi keyifli bir likördü.
Lviv, akşamları eski binaların, dar sokakların ışıklandırmaları ile farklı bir güzelliğe bürünen şirin bir kent. Hiç süphesiz, Lviv merkezde bulunan opera binası gece görselliği ile en etkileyici olanı.
Gece hayatı anlamında kendi has bir şehir burası, kafe barların büyük bir çoğunluğu gece 12'den sonra kapanmakla birlikte, gece kulüplerinde geç saatlere kadar eğlence devam etmekte. Ayrıca çok geç saatlere kadar sokak performansı sergileyenler müzik yapmaya devam ediyorlar.
Türk turist olmamız nedeniyle, elimize gün içerisinde defalarca kez masaj salonu kartı sıkıştıran oldu ve bu durum Lviv dışında tüm Ukrayna şehirlerinde karşılaştığımız bir hal aldı. Anlayacağınız :) Lviv de dahil, Ukrayna'da her tür tatil bakış açısına hitap eden alternatifler bulunmakta.
Lviv'de kaldığım 2 gün boyunca herhangi bir güvenlik problemi yaşamadım, aslına bakarsanız Ukraynalılar Türk turiste fazlasıyla alışmışlar. Fiyatlar bize nazaran çok ucuz olunca Lviv dahil tüm Ukrayna ciddi bir tatil alternatifi olmuş. Dikkatimi çeken ilginç bir ayrıntı ise sokakta yürüyerek sigara içen hiç kimseyle karşılaşmadım, sigara içen kişi en yakın çöp kutusunun yakınında sigarasını içiyor, yürüyerek sigara içmek şeklinde bir alışkanlık yok.
Hayat karmaşasında kısa duraklar bulmak, aslında herkesin aradığı şey olan huzuru farklılıklarda ve sadelikte yaşamak isterseniz, dar sokakları, meydanı, mimarisi ile Orta Avrupa kentlerinden farksız Lviv'e yolunuzu düşürmenizi tavsiye ederim.
İçinizdeki gezgin ruhun her daim taze kalması dileğiyle.