Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
23 yaşındayım. İstanbul Üniversitesi Turizm İşletmeciliği bölümünden yeni mezun oldum. Öncesinde de iki üniversite bitirdim. Okumaya, araştırmaya, seyahat etmeye ve keşfetmeye bayılan bir insanım. Bu yüzden olacak ki tek hayalim turizm akademisyeni olmak : ) Sosyal olmak, eğlenmek, yeni insanlar tanımak, farklı yerleri görmek beni çok mutlu ediyor.
Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Seyahat etmek benim için hayatın ta kendisi : ) Çünkü gezmeden, keşfetmeden geçen her günümü boşa geçmiş bir gün olarak sayıyorum. Sürekli gezeyim, keşfedeyim ve yazayım istiyorum. Moralim bozuk olduğunda hele seyahat etmezsem nefes alamayacakmışım gibi hissediyorum. Zaten bu işin bölümünü okuyorum ve akademisyenliğini yapmak istiyorum. O yüzden gerçekten benim için hayatın ta kendisi : )
Kendinizi bir “gezgin” olarak nasıl tanımlarsınız?
“Keşif delisi”. Bir yere gittiğim zaman o yere ait her şeyi keşfetmek istiyorum. Özellikle sanatla ilgili olduğum için o şehrin müze listesini çıkarmayı ihmal etmiyorum. Çünkü bana göre müzeler bir ülkenin kültürünün can damarı. O kültürün baş temsilcilerinden… O yüzden önce bir müzeleri geziyorum sonrasında da meşhur caddelerini, kafelerini ve eğlence yerlerini keşfetmeye çalışıyorum. Benim için müzeler kadar alışveriş ve eğlence de çok önemli : ) Ayrıca söz konusu gezmekse bitmek, tükenmek bilmeyen bir enerjim var. Benden kolay kolay “Yoruldum!” lafını duyamazsınız.
Turizm İşletmeciliği bölümü mezunsunuz, eğitim hayatınız seyahatlerinizi farklı bir yönde görmenizi sağlıyor mu?
Kesinlikle! Seyahatlere bakış açımı Turizm İşletmeciliği okumadan önce ve Turizm İşletmeciliği okuduktan sonra diye ikiye ayırabiliyorum. Çünkü önceden seyahat ettiğimde pek neden-sonuç düşünmek gibi bir durumum yoktu. Öylesine dolaşıyor gibiydim. Fakat şu an o ülkenin turizmindeki artılarını, eksilerini daha profesyonelce değerlendirebiliyorum. Mesela Ocak ayında Belgrad’a yaptığım seyahatte turizmde ne kadar zayıf olduklarını ve neler yapmaları gerektiğini yorumlayıp durdum : ) Tabi Paris’e seyahat ettiğimde işin rengi değişti. Oraya gidince de sürekli “Bu şehrin hayallerimizin şehri olmasını sağlayan turizm politikaları ne?” demekten kendimi alamadım. Evet, şehir güzeldi, çok güzeldi ama bizim şehrimiz de çok güzel. “Neden biz bu kadar turist çekemiyoruz?” diye sürekli sorguladım. Sorgularım sonucunda da vardığım tek nokta; “önem” unsuru oldu. Fransa’da turizm, bilim olarak kabul ediliyor ama biz de bilim olarak kabul edilmesini geçtim, Turizm İşletmeciliği okuduğunuzda bile mırın kırın eden insanlar var. Bir ülke için turizmin ne kadar önemli olduğunun farkına varmayan bir kitle ile karşı karşıyayız. Bunun da değişmesi için bir turizmci olarak neler yapabilirim diye düşünüyorum. O yüzden okuduğum bölüm sayesinde artık seyahatlerim salt bir seyahat modundan çıktı ve daha çok akademik seyahat boyutlarına ulaştı.
Paris seyahatinizi anlatır mısınız? Ne kadar kaldınız, deneyimleriniz nasıldı?
Benim için Paris rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti diyebilirim. Yıllardır Paris’e gitmek istiyordum ama bir türlü kısmet olmamıştı ta ki bu seneye kadar… Okulum nedeniyle 5 gün zar zor ayarlayabildim ama gitmeyi düşünenler varsa tavsiyem 10 günden aşağı dönmesin. Gezebildiğim kadar yeri gezmeye çalışmama rağmen 5 gün yetmedi. Tadı damağımda kaldı Paris’in : ) Çünkü her gezdiğim yere ayrı bir hayran kaldım. Keşke daha fazla günüm olsaydı da daha çok müze gezip, farklı sanatsal etkinliklerine de katılsaydım dedim. Dil sorunu da hiç yaşamadım. Genelde hep duyarız “Fransızlar asla İngilizce konuşmaz” diye ama öyle bir şey yok. Gayet iyi İngilizce biliyorlar, bilmeyenler de size yardımcı olabilmek için bilen birilerinden yardım isteyebiliyor. Mutfaklarını beğenmedim o yüzden biraz İtalyan mutfağına bağımlı yaşadım : ) Tabi bu yeme-içme durumu biraz damak tadı meselesi, herkesin farklı olabiliyor. Genel olarak çok beğendiğim, turizm adına çok fazla düşünme şansımın olduğu bir seyahat oldu diyebilirim.
Peki, Paris’te bize tavsiye edebileceğiniz bir lezzet hiç yok mu?
Kesinlikle kruvasan : ) Çünkü onun dışında pek yiyecek bir şey bulamadım : ) Gitmeden Fransız mutfağını araştırmıştım ve soğan çorbası dikkatimi çekmişti. Deneyeyim dedim, bitiremedim çorbayı. Mezelerinin tadı bir değişik. Et deseniz normal pişirin dedik hayvanı canlı canlı kesip önümüze getirmiş gibiydiler. Kahvaltı yapayım dedim, gittiğim yerde omletler vardı ve omleti de beğenmedim. Bir de salyangoz vardı. Onu denemeyi bile denemedim : )
Paris’te nereleri gördünüz?
Kaldığım otel Eiffel’e yakın olduğu için Eiffel Kulesi müdavimi oldum. Louvre Müzesi ve Orsay Müzesi’ne gittim. Gerçekten iki müzeye de hayran kaldım. Gerek iç tasarımları, gerek sergilenen eserler muhteşemdi. Notre Dame Katedrali’ne gittim. Paris’i doya doya izlemek isterseniz kesinlikle Paris’i izleyebileceğiniz en güzel yer. Sacre Coeur Bazilikası ve Montmarte Tepesi de Paris’i izleyebileceğiniz bir başka nokta ama ben Notre Dame’yi tercih ederim : ) Yakınında Aşıklar Köprüsü vardı, oraya gittim kilidimi astım ama köprünün sonu malum : ) Versay Sarayı’na gittim. Merkeze uzaktı ama gerçekten gidip görülesi… Her bir karesi sanat resmen! Müzenin iç tasarımı da dış tasarımı da ayrı ayrı hayran bırakıyor. Champs-Élysées Caddesi de alışveriş ve özellikle yemek için en uğrak mekânım oldu. Oradaki İtalyan restoranlarını mesken tuttum. Zaten caddenin sonu da Zafer Takı’na çıkıyor. Oranın da tepesinden Paris izleniyormuş ama oraya çıkmadım. Zaten aşağısındaki muhteşem manzarası bile yetiyor insana. Bir de son olarak meşhur Moulin Rouge ve Concorde Meydanı’nı gördüm.
Kahvaltı düşkünü olduğunuzu biliyoruz, en güzel kahvaltıyı hangi şehirde ettiniz : )
İstanbul : ) Çünkü istediğim her türlü kahvaltı var bu şehirde. Van kahvaltısını da bulabiliyorum, Alaçatı kahvaltısını da… Tabi bu kahvaltıları yerlerinde de yapmak isterim ama daha kısmet olmadı.
İleriki günlerde seyahat planlarınız nasıl olacak, nerelere gideceksiniz?
Bu ayın sonunda her sene tatil ritüelim olan Kıbrıs’a gideceğim. Ondan sonrası için de Karadeniz turu düşünüyorum. Tabi ben anlık kararlar veren bir insan olduğum için her an başka bir gezi planı da çıkabilir : )
Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz maddi olanak verseler, nerelere giderdiniz?
Ahh keşke : ) Öncelikle ilk gideceğim yer Brezilya olur. Rio’da bir karnaval eğlencesi yaşamak en büyük hayallerimden biri. Sonrasında da Afrika’da safari... Bunları gerçekleştirdikten sonra da önce Amerika kıtasını tamamen bitirmeye çalışır, Avrupa’da da gezemediğim yerleri gezerdim.
Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blogunuzun adresi nedir?
hawkgizmo.blogspot.com.tr