Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Bu soruyu her ne kadar geçiştirmek istesem de yazacağız bir kere :) 1971’de Çanakkale’de doğdum, çeşitli okullarda okudum, yıllarca çalıştım. Bir gün her şeyi bıraktım. Şimdi sadece fotoğraf çekiyor ve yazıyorum. Kızlarıma, fotoğrafa, yazmaya, Bozcaada’ya, hayata aşığım. Hikâyem 1971 Çanakkale’de başlayıp 1989 yılından bu yana İstanbul’da devam ediyor. Uzun yıllar sağlık sektöründe proje, marka yönetimi, pazarlama ve iletişim alanında çalıştım. Aslan burcuyum, üniversite eğitimi için geldiğim günden bu yana (1989) İstanbul’da yaşıyorum. Sigorta, sağlık, medya sektöründe farklı farklı alanlarda uzun yıllar çalıştıktan sonra 2006 yılında tam bir u dönüşü yaparak hayatımı fotoğraf üzerine kurguladım. O günden bu yana da hayatım sürekli değişiyor. 2006’da evlendim, 2007 ve 2010’da yeniden anne oldum. 2009’da blogumu yeniden tasarladım diye uzar gider…
Kızlarınızın yaşları nedir? Karakter olarak nasıl çocuklar?
Melis 21 yaşında, Yeditepe Üniversitesi’nde İngilizce Psikoloji okuyor. Şu an Roma’da Erasmus’ta. Maya Su, 9 olmak üzere. İlkokul 4. sınıf öğrencisi. Bir Fransız okulunda okuyor. Mira 5,5 yaşında. Bir Fransız okulunda hazırlık okuyor. Üç kızım da birbirinden bağımsız ayrı karakterler :) Melis’i ve kızlarımı karakter olarak tanımlamam için anne duygularımı kenara bırakmam lazım. Her anne çocuğunu farklı olarak görür. Melis duygusal, empati yeteneği yüksek, yardımsever, son derece kararlı, analitik zekaya sahip, yetenekli, hareketli, sosyal ve başarılı. Maya Su duygusal, farkındalığı yüksek, yardımsever, sorumluluk sahibi, hareketli, disiplinli ve çok hassas. Mira, evin en miniği ve en eğlencelisidir. Belki diğer kızlar da onu etkiliyor bilemiyorum. Ama eğlenceli, neşeli olduğu kadar duygusal, hareketli ve sıcakkanlı derim. Üç kızım da mutlu ve mutluluğunu etrafıyla paylaşan çocuklardır. Şükür :)
Kızlarınızla hayat nasıl geçiyor? 3 kız annesi olmak nasıl bir duygu :)
Kızlarımla hayat harika geçiyor. Üç kızımdan da sürekli öğreniyorum. Zaten onlar çoğu zaman benden daha akıllı. Evin annesi olmama rağmen onlar anne gibi davranabiliyor. Benim daha çocuk olduğumu söylüyorlar. Kızlarımla hayatın içindeyiz. Onlarla filme, tiyatroya, sergiye, müzeye ya da doğum günlerine gitmek rutin bizde. Kimse neden ben bunu yapıyorum demez. Herkes bulunduğu ortamdan keyif almaya çalışıyor. Açıkçası tatilde de aynı evde de... Ben nereye onlar oraya, onlar nereye ben oraya. Bu arada çocukların gidemeyeceği yerler değil. Büyük kızımla konser vb. gitmek de ayrı güzel. Mira da biraz daha büyürse tüm kızlar beraber gideriz :) 3 kız annesi olmak tarifsiz. Her zaman söylüyorum. Kızlarım benim en büyük zenginliğim. Zaman zaman çok yorsalar da onlarsız asla.
Blogunuz http://www.yesimmutlu.com/ysmblog nasıl ortaya çıktı? Hikâyesi ve içeriği nedir?
Bu yıl blogum 10. yaşını kutladı. Fotoğraf sitemi açtığım gün blogum açılmış oldu. Yani YSM Photo Blog olarak yola çıktı. Dünyada da birçok fotoğrafçının Photo Blogu vardır. Ama Türkiye’de blog kavramı bile bazılarına göre çok yeniyken ben uzun yıllardır bu dünyada yer alıyorum. Hayatıma dair ne varsa yesimmutlu.com’da paylaşıyorum. Öncelikli bir fotoğraf blogu olduğu için bol fotoğraf ve fotoğrafa ait paylaşımlar var. Fotoröportaj ile aklıma ne takılırsa işin uzmanını buluyor ona sorular soruyor fotoğraflıyor ve röportaj haline getiriyorum. Bunun yanı sıra çocuklu yaşamın getirdiği yazılarım var. Annelik hallerimden, çocuklarla tatile deneyimlerimi paylaşıyorum. Sosyal medya da hatırı sayılır yer alıyorum. Birçok yerde köşe yazdığım için yazılarımı kendi siteme taşıyorum. Tabi ki tüm yazılar bol fotoğraflı :) Sitemde ziyaretçiler akıllı telefonla en iyi fotoğraf nasıl çekilirden “emzirirken hamile kalınır mı”ya, doğum sonrası egzersizlerden sağlıklı yaşama birçok bilgiyi bulabilir. Anlayacağınız YSM olarak hayatımda yer alan tüm detaylar sitemde de var. Kısaca kendi tarzımı, kendim ifade ediyorum.
Kendinizi bir anne blogger olarak nasıl tanımlarsınız?
Kendimi anne blogger olarak tanımlama fikrim hiç yoktu. 2011 yılında baktım ki anne blogger kavramı diye bir kavram yok. Neden olmasın diyerek gerçek hayatta tanıdığım ve blog yazan, anne olan bloggerları her ayın ikinci cuması buluşmaya çağırdım. İlk toplantımız inanılmaz renkli geçmişti. Her ay yeni kişilere ulaşmak için blogumdan ve sosyal medyadan sürekli duyurdum. Bu anne blogger buluşmaları için o zamanlar tek şartım en az üç aydır blog yazmasıydı. Sonra bunu da bıraktık. Velhasıl o gün sadece bu toplantılara katılmak için blog açanlar şimdi anne bloggerın çok ötesine geçtiler. Ben de birçok sebeple bu buluşmaları organize etmeyi bıraktım. Açıkçası anne blogger tanımının ötesindeyim. Anne blogger kavramı bilinsin diye ortaya bu kelimeyi çıkarttım. Anneler daha önce markalarla birlikte işbirlikleri yapmıyor ya da Türkiye’de blogger davetlerine dahi katılmıyordu. 2010 yılında Marketing To Mom konferansında arkadaşıma destek verirken birçok marka, anne blogger ne demek onu dahi bilmiyordu. Bugün ortalık çok karışık. Bu sebeple sadece anne bloggerım diyerek diğer yeteneklerime haksızlık etmek istemem. Bana göre blogger olmak var. Bu sebeple beni takip eden kişiler Yeşim Mutlu olarak takip ediyor. Çünkü sosyal medya hesaplarımda çok farklı paylaşımlar var. Eğer ille de anne blogger için birkaç kelime yazmamı isterseniz; benim blogumda deneyimlerim, kişisel hesaplaşmalarım ve bizzat kendi ürettiğim içerik var. Blogum çok değerli ve yapmış olduğum tüm çalışmalarda benim bakış açıma uymayan ya da hayatımda yer olmayan hiçbir deneyimi paylaşmıyorum. Kafama takılan bir konu olursa da işin en iyisinden öğrenip paylaşıyorum. Yani bloglar temel bakış açısı para kazanmak vb. olsa da yesimmutlu.com’da önce inancım geliyor. Dolayısıyla da kimse parayı veririm yazıyı yazdırırım diyemiyor. İnanmadığım ve bana göre yanlış olan hiçbir içerik yer almıyor. Bu yönümle çok kişi tarafından sevimsiz bulunuyorum. Ama bana göre blog zaten kişiseldir :)
Bir blogger olarak sosyal medya sizin için ne ifade ediyor?
Bu soru tam 10 puan :) Sosyal medya benim için doğru kullanıldığı takdirde herkesin hayatında olmalı. Ama sosyal medyada hep söylerim rezil de olabilirsiniz vezir de. 2 yıldır sadece sosyal medya ile ilgili yazdığım bir sitede köşem var. Sosyal medyanın doğru ve yerinde kullanılmasını anlatmak istiyorum. Sosyal medya olmazsa olmazım. Ayrıca sosyal medyanın kral ya da kraliçelerinin gerçek hayatta son derece farklı karakterlere de sahip olabileceğini hepimiz görmekteyiz. Bu sebeple hayatınız gerçek hayatın yansıması sosyal medya ise süper. Ama sosyal medya için yaşayan, oradan beslenen ve hayatını sosyal medya ile ifade eden bir yaşam tarzınız varsa o kişilerden uzaklaşın hemen derim. Her ne kadar sosyal medyayı dibine kadar kullanan bir kişi olsam da gerçek hayat ve gerçek yaşamın içindeyim. Sosyal medya arkadaşlarımı, takipçilerimi çok seviyorum. Ama benim için blog ve getirdikleri var. Sosyal medyayı destekleyen blogdur, içeriktir.
Blogunuzdan sonra sosyal medyaya nasıl yöneldiniz? Takipçilerinizle aranızda nasıl bir bağ var, hesaplarınızda size yöneltilen tüm yorumlara cevap veriyor musunuz?
Uzun yıllardır yazı yazan biri olduğum için etkileşim halim sürekli vardı. Facebook’un hayatımıza girmesiyle birlikte hız kazandık. Ondan sonra Twitter, Instagram, Pinterest, Snapchat vb. derken aldı gitti. Öncesinden de Friendfeed’deydik. Sosyal medya kendi dinamikleriyle kendini hayatıma getirdi. İlle de sosyal medyada olayım dediğim an yoktur. Espriler vardır “eskiden buralar dutluktu” diye aynen öyle benim hayatımda… Gerçekten Twitter, Instagram ve Snapchat kullandığımda o kadar az arkadaşım vardı ki… Hatta Snapchat’i ilk kullandığımda yazdığım yazıyı blogdan okuyabilirsiniz. Yazıyı yazdığım 2013 yılında telefon rehberimdeki hiç kimse Snapchat kullanmıyordu. Şimdi herkes Snapchat’te :) Takipçilerim benim için çok değerli. Blogda da yorumlar çok değerliydi. Hepsine tek tek cevap veririm halen de öyle. Bunun yanı sıra tüm sosyal medya hesaplarımda takipçilerim ile aramızda bir bağ var. Hiç tanımadığım insanlarla günaydın ile başlayan bir gün var. Hiçbirini yüz yüze tanımasam da (bazen birçok yerde karşılaşıyor ve tanışıyoruz harika oluyor) enerjilerini ve güzel mesajlarını almak beni mutlu ediyor. Tüm takipçilerime tek tek cevap yazarım. Onlar bana mesaj yazma nezaketini göstermişse benim yazmamam bana son derece nezaketsiz geliyor. Sadece reklam paylaşım yapanlar ve sosyal medyaya yakışmayan yorumlara cevap vermiyorum. Bunun yanı sıra bazen çok fazla yorum geliyor. Onlara da beşer kişilik gruplar halinde cevap yazıyorum. Ama her zaman bakış açım kişiye özel yazmak.
Blog yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmeliler?
Blog yazmak isteyen herkes blog yazsın. Blog yazmaya başlamadan önce kendilerine sormaları gereken soru bana göre neden ben blog yazmak istiyorum :) Çünkü blog yazmak harika bir duygu. Bu duyguyu yakalayan herkes blog yazar. Açıkçası bloguma yazmadığım zaman kendimi eksik hissediyorum. Blog açınca da sürdürebilir olsunlar. İki yazı yazıp kenara bırakmasınlar. İlgi alanlarına göre kendilerini nasıl ifade etmek istiyorlarsa öyle yazsınlar. Her blogun okuyucusu mutlaka vardır. Bu sebeple beni kim okur demesinler. Ha bu işten para kazanmak istiyorum diyenlerse işin uzmanları var o blogları okusunlar ve faydalansınlar. En çok kendilerine dikkat etsinler. Çünkü siz yoksanız blog da yok. Blogu keyif alarak yazarsanız süper ama iş olarak görürseniz nafile. Bu sebeple bırakın kendinizi. Ben hep söylerim kendiniz olan her içerik harikadır. 10 yıldır ben blog yazıyorsam ve birçok yer de Yeşim Mutlu olarak içerik üretiyorsam bu sadece kendim olmamdandır. Herkese keyifle bloglamalar diliyorum.
Gezimanya ekibine sitelerinde bana yer verdiği için çok teşekkür ederim.
https://www.facebook.com/YesimMutluPhotographer
https://www.instagram.com/yesimmutlu
https://twitter.com/yesimmutlu71
https://www.youtube.com/user/yesimmutlu
http://www.pinterest.com/yesimmutlu
Snapchat: yesimmutlu
