Avignon Gezilecek Yerler

Avignon, hızlı bir gezintide 1 günde, tadını çıkarmak isterseniz ise 2 gün ayırmanızın yeteceği bir yer. Tarihî dokusunu ilk gündeki gibi koruyan bu masalsı kentte gezmeniz gereken noktaları sizler için inceledik. Avignon, 1309'dan 1377 yılına kadar papalara ev sahipliği yaptığı için bünyesinde bulundurduğu tarihî dokunun çoğu bu döneme aittir. Papalığın tekrar Vatikan'a dönmesinin ardından önemini kaybeden kent, o tarihten bu yana adeta zamanın durduğu bir atmosfere sahiptir. Avignon'da kendinizi Orta Çağ döneminde bulacak, Gotik mimarinin en önemli eserlerini hayranlıkla izleyeceksiniz.

Avignon Gezilecek Yerler

Avignon'da gezmezseniz olmazsa olmaz noktaları ifade edecek olursak. İlk sırada Papalık Sarayı geliyor. Hala ilk günkü gibi ayakta duran şehrin surları da ilginizi çekecek bir yapı. Rhone Nehri üzerinde bulunan Saint Benezet Kemeri de zaman içinde hasarlar görse de ayakta kalan kısmıyla ihtişamını korumakta. Bunların yanı sıra Avignon Katedrali'ni ve PetitPalais Müzesi'ni ziyaret etmeniz olmazsa olmaz.

Adını andığımız bu yerlerle ilgili detaylı bilgiler aşağıda mevcuttur.

Papalık Sarayı

avignon-1521475_960_720.jpg

Papalık Sarayı, Avignon kentinin simgesidir dersek yanlış olmaz. 1995 senesinde UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi'ne alınan saray, 15 bin metrekarelik dev bir alanı kaplar ve tüm ihtişamıyla kentin birçok noktasından rahatlıkla görülür. Sadece Avignon'un değil, Fransa'nın en ünlü yapıları arasında olan Papalık Sarayı, ülkenin en çok ziyaret edilen 10 yapısı arasında bulunmaktadır. Yapı, dünyanın Gotik mimari ile inşa edilmiş en büyük sarayı konumundadır.

Sarayın tarihine bakacak olursak, ilk olarak Katolik dünyasında “Büyük Bölünme” olarak adlandırılan olayı incelemek gerekir. Fransa Kralı IV. Filip'in Vatikan'la yaşamaya başladığı büyük çekişme, yine Fransız yanlısı V. Clemens'in papalığa seçilmesiyle zirve yapar. V. Clemens de kısa bir süre sonra Vatikan'ı bırakarak papalık meclisini Avignon'a taşıma kararı alır. V. Clemens, kendisine saray olarak aynı yerdeki küçük kaleyi seçmiştir. Papalık Sarayı olarak anılan yapının inşası ise 1335 yılında başlar ve 20 yılda tamamlanır. Sarayı şimdiki görkemli hale getiren halini bu süreçte 7. Benedict ile sonrasında görevi devralan 6. Clement yapar. 7. Benedict'in yaptığı bölümler yeni, 6. Clement'in yaptığı bölümler ise Eski Saray olarak adlandırılır. Saray 1371 yılında papalığın Vatikan'a dönmesine kadar Katolik dünyasının liderlerine ev sahipliği yapmıştır. Ardından ise 1417'ye kadar Fransa kendi papalarını seçmiş ve sarayın önemli konumu devam etmiştir.

Katolik dünyasındaki bu ikilik döneminin de sona ermesiyle Papalık Sarayı hükmünü kaybederek boşaltılmış, hapishane olarak kullanılmıştır. Yapıda kalın duvarlar, demir kapılar ve Gotik mimarinin tüm zarafetini yansıtan kuleler hâlâ ilk günkü gibi ayaktadır. Sarayın içinde ünlü İtalyan ressam Matteo Giovanetti tarafından freskler, tüm canlılığıyla ziyaretçilerini beklemektedir.

Papalık Sarayı'nda papanın kişisel odası, konuklarını ağırladığı oda ve hazine odası gibi bölümlerin de içinde bulunduğu 20 oda turistlerin ziyaretine açıktır. Sarayın en tepesinde ise Avignon'un muhteşem manzarasını izleyebileceğiniz bir teras bulunmaktadır. Buradaki kafede kısa bir mola vermeniz mümkündür. Sarayın ön cephesinde ağustos ve eylül aylarında akşamları ışık gösterileri düzenlenir. Avignon Festivali'nde de sarayın bahçesinde tiyatro oyunları sahnelenir. Saat 09.00 ile 18.00 arasında ziyarete açık olan Papalık Sarayı'nı 12 euro ödeyerek gezebilirsiniz.

St. Benezet Kemeri

pont-saint-benezet-1521552_960_720.jpg

Saint Benezet Kemeri ya da Avignon Köprüsü, şehrin en önemli mimarî eserleri arasında yer almaktadır. 1995 yılından beri UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde bulunan köprü kentin hemen yanından akan Rhone Nehri üzerinde yer almaktadır. 1177 ile 1185 yılları arasında inşa edilen köprü, Orta Çağ'da iç bölgeleri Akdeniz kıyılarına bağlaması açısından büyük önem taşımıştır.

Çoğu tarihî yapıda olduğu gibi Saint Benezet Kemeri'nin de nesilden nesle anlatılan bir efsanesi vardır. Buna göre 12. yüzyılda o civarda yaşayan genç bir papaz olan Benezet, rüyasında bir ses tarafından kendisine bir köprü inşa etmesi gerektiğinin fısıldandığını görür ve harekete geçer. Köprünün tamamlanan ilk hali 900 metre uzunluğunda ve 22 kemerden oluşmaktaydı. Köprü VII. Louis'in 1226’da gerçekleştirdiği Haçlı Seferi sırasında büyük hasara uğramıştır. Daha sonra büyük bir tadilattan geçen köprü, Rhone Nehri'nin sık sık taşması üzerine darbe üzerine darbe yemiştir. Her defasında tekrar tekrar tamir edilen köprü, hem bu süreçlerde oluşturduğu maddi külfetten hem de kentin papalık sonrası önemini kaybetmesinden dolayı 17. yüzyıldan sonra işlevini kaybetmiştir.

Köprünün şu anda 4 kemeri ayaktadır. Buna rağmen ihtişamından bir şey kaybetmemiştir. Bu kemerleri Papa 6. Clement'in yaptığı tahmin edilmektedir. Köprünün karaya yakın kısmında bir Orta Çağ dönemi Katolik mimarisi geleneği olarak Aziz Nicholas isimli bir şapel bulunmaktadır. Ayrıca köprüye yazılmış “Sur le Pont d'Avignon" isimli şarkı da oldukça meşhurdur. Köprü saat 09.00 ile 20.30 arasında ziyarete açıktır. Giriş ücreti 5 euro'dur.

Avignon Şehir Surları

avignon-1521586_960_720.jpg

Avignon'un sembol yapıları arasında yer alan Avignon Şehir Surları'nın tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır. Kente ilk olarak 1. yüzyılda Romalılar tarafından basit sayılabilecek tahkimat duvarları inşa edilmiştir. Ancak günümüze ulaşan surların inşası 12. yüzyıl gibi başlarken papalığın kente geldiği 14. yüzyılda şu anki ihtişamlı görüntüye ulaşılır. Papalık dönemindeki inşaat yaklaşık 15 yıl sürer. Başta işgalci güçlerden korunma amacıyla yapılan surların bir diğer önemli faydası ise Avignon'un hemen yanında bulunan Rhone Nehri'nin taşkınlarından şehri korumasıydı.

Avignon surları 4.300 metre uzunluğundadır ve 8 metre yüksekliğindedir. Surlar, 35 büyük kule, 50 de ufak kule ile desteklenmiştir. İlk başlarda kente 7 kapıdan giriş yapılırken günümüzde bu sayı 13'e yükselmiştir. Yine kentin güneyinden geçen Durance ve Sorgue nehirlerinin suları da surların yanından geçerek hendek oluşturmuş ve güvenlik boyutunu artırmıştır. 19. yüzyılda surların bir bölümünün yıkılması ve demir yolu geçirilmesi düşünülse de bu projeden son anda tepkiler üzerine vazgeçilmiştir.

Avignon Katedrali

avignon-1521523_960_720.jpg

Avignon Katedrali, Papalık Sarayı'nın hemen yakınında bulunan bir Roma Katolik kilisesidir. Katedralin diğer adı "Cathedrale Notre-Dame des Doms"tur. Romanesk tarzda bir mimariyle inşa edilen bu yapı, papalığı Avignon'a gelmesinden yaklaşık 150 yıl önce 1150 senesinde yapılmıştır. Ancak yüzyıllar boyunca geçirdiği tadilatlardan ötürü Romanesk mimariye ait özelliklerinde değişimler meydana gelmiştir ve kimi bölümlerinde orijinalliğini kaybetmiştir.

Katedralin 1405 yılında çöken çan kulesi, 20 yıl sonra tekrar dikilmiştir. Yapının apsisleri, 1672 yılında Barok tarzında tekrar inşa edilmiştir. Katedral, 1789 yılında yaşana Fransız Devrimi sonrasında bir süre terk edilmiştir ancak, Başpiskopos Celestin Dupot'un 1835 ile 1842 yılları arasında yaptırdığı restorasyon sonrası katedral şimdiki görüntüsüne kavuşmuştur. Katedralin en önemli parçalarından birisi olan Meryem Ana heykeli ise 1859 yılında tepesine dikilmiştir. Yaldızlı heykel, kentin her yerinden görünmekte olup 4,5 ton ağırlığındadır. Avignon Katedrali, pazartesiden cumartesiye kadar 07.30 ile 20.00, pazar ise 10.00 ile 23.30 arasında açıktır.

Petit Palais Müzesi

musee-you-petit-palais-1595517_960_720.jpg

Petit Palais Müzesi, Avignon'un en büyük sanat müzesidir. Müzenin binası 1318-1320 yılları arasında Kardinal Berenger Fredoli tarafından Papalık Sarayı'nın hemen yakınına inşa ettirilmiştir. Fransızcada “küçük saray” anlamına gelen yapıya bu isim, Papalık Sarayı'ndan ufak olması ve ayırt edilmesi nedeniyle verilmiştir.

14. ve 15. yüzyıllarda başpiskopos sarayı olarak kullanılan yapı, papalığın Vatikan'a geri dönmesi sonrası önemini kaybetmiştir. 15. yüzyılın sonlarına doğru geçirdiği geniş çaplı restorasyon sonrası binada Rönesans etkileri dikkat çekmektedir. 16. yüzyılda başlayan Rönesans ile Avrupa'nın aydınlanma dönemine girmesi Petit Palace'ın da kaderini değiştirmiş ve bina kiliseden alınıp teknik okul yapılmıştır. 20. yüzyılın başında tekrar dini amaçla kullanılmaya başlanan ve Katolik bir din okuluna çevrilen yapı, 1976 yılında şimdiki müze haline kavuşmuştur.

UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde bulunan Petit Palace Müzesi, Orta Çağ dini sanat eserleri alanında geniş bir koleksiyonu barındırmaktadır. 13. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasında İtalyan ve Fransız ressamların eserleri ile Provence bölgesinden heykeltıraşların Romanesk ve Gotik tarzdaki eserleri sergilenmektedir. Botticelli, Carpaccio, Giovanni di Paolo ve Bellini gibi ünlü sanatçıların eserlerinin bulunduğu müzede Giampietro Campana'nın “İlkel” isimli koleksiyonu, Sandro Botticelli'nin “Bakire ve Çocuk” resmi de büyük ilgili çekmektedir. Müze her gün 10.00-13.00 ile 14.00-18.00 saatleri arasında açık olup giriş ücreti 6 euro'dur.

Musée Angladon

collection-doucet.jpg

Musée Angladon, Avigon'a yapacağınız seyahatte uğramanız gereken müzelerden birisidir. Musée Angladon, Avingnon'daki eski şehrin tam merkezinde bulunan 18. yüzyıldan kalma bir binada bulunan ev gibi dekore edilmiş bir müzedir. Kurucuları, Jean Angladon ve Paulette Martin'dir. Müzede Cezanne, Van Gogh, Monet ve Picasso gibi dünyanın en ünlü sanatçılarının eserlerini görebilirsiniz. Müzenin ayrıca kabul kriterlerini taşıyan zengin bir kütüphanesi de bulunmaktadır.

Musee Angladon 1 Nisan ile 30 Eylül tarihleri arasında salıdan pazara kadar, 1 Ekim ile 31 Mart tarihleri arasında salıdan cumartesiye kadar saat 13.00 ile 18.00 arasında ziyarete açıktır. Benzerlerinden farklı havasıyla modern sanatın en ünlü temsilcilerini ziyaretçileriyle buluşturan müzeye giriş ücreti 1 kişi için 8 euro, indirimli bilet 6,5 euro, 15-25 yaş arasındaki gençler için 3 euro, 4 - 14 yaş arası çocuklar için ise 1,5 euro'dur.

Musée Calvet

998.1.2_zoom.jpg

Müzeleri seven biriyseniz Avignon seyahati sizi kesinlikle tatmin edecektir. Kentteki bir diğer önemli müze ise Musée Calvet'tir. İsmini 1810 yılında koleksiyonlarını ve kitaplarını buraya bağışlayan Esprit Calvet'ten almaktadır. Musée Calvet'te arkeolojiden etnografyaya, dekoratif sanatlardan güzel sanatlara birçok eser bulunmaktadır. Müzenin özellikle resim ve heykel koleksiyonu dikkat çeker ve 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olan süreçte yapılmış birçok eser ziyaretçilerle buluşur. Yağlı boya tabloların yanı sıra önemli heykeltıraşlardan Camille Claudel ve Franscesco Laurana gibi isimlerin heykelleri de bulunur. Ayrıca 16. ve 17. yüzyıldan İtalyan ve İskandinav bronz eserler de müzenin koleksiyonundadır. 1754'te inşası bitirilen Hotel de Villeneuve-Martigan isimli binada bulunan müzede “Güzel Sanatlar” bölümü için tam 6 euro, yarım 3 euro; arkeoloji koleksiyonunu ziyaret etmek için ise tam 2 euro, yarım ise 1 euro olarak belirlenmiştir. Her iki müze için ikiz bilet fiyatı ise tam 7 euro, yarım 3,5 euro olarak belirlenmiş.