Burgazada Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Prens Adaları; Burgazada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedef Adası, Yassıada, Kaşık Adası, Sivriada ve Tavşan Adası olmak üzere toplam 9 adadan oluşur. Burgazada, Marmara Denizi’nde bulunan ve İstanbul’a bağlı olan Prens Adaları’nın üçüncü en büyük adasıdır. Kış sezonunda nüfusu 1.500 civarında olan adanın yaz aylarındaki nüfusu ise 15 bin dolaylarında seyreder. 2 km genişliği vardır ve adanın tek tepesi eski ismi Hristos Tepesi olan Bayrak Tepe’dir. 176 m yükseklikteki Bayrak Tepe, adanın güney kıyısından yükselen dik bir yamacın üstündedir. "Hristos Manastırı" bu tepede bulunmaktadır. Burgazada, Adalar Belediyesi’nin görev sınırları içinde yer alır. Kısaca Burgaz diye de bilinen Burgazada’nın adı Eski Yunancada “kale, burç” anlamına gelen “Pyrgos”tan gelir. Tarihte farklı isimlerle de anılan adanın en bilindik isimleri Antigoni, Castrum, Panarmos’dur. Büyük İskender’in ordularının kumandanı olan General Antigon’un Burgazada’da bir kale yaptırdığı bu yüzden adanın binyıllardır Antigoni adıyla anıldığı da bilinmektedir. Burgazada’nın orman örtüsü 2003 yılında meydana gelen yangın felaketi sonrası tahrip olmuştur. Geçtiğimiz yıllarda belediye ve çeşitli kuruluşların ortak yürüttükleri çalışmalarla yeşillendirilen adada yapılan çalışmalar yavaş yavaş sonuç vermeye başlamış, yanan yerler ağaçlandırılmasıyla adalılar doğaya verdikleri önemi bir kez daha göstermiştir. Çağdaş Türk edebiyatının önemli öykücülerinden Sait Faik Abasıyanık, hayatının bir bölümünü burada geçirmiştir. Burgazada ve Prens Adaları’nın hepsi, O’nun hikâyelerinde önemli yer tutar. Abasıyanık'ın Burgaz'daki evi, Sait Faik Müzesi adıyla günümüzde müzeye dönüştürülmüştür. 1928'de kurulan Burgaz Adası Sanatoryumu, Türkiye'nin en eski sanatoryumlarından biridir. Türkiye’nin ilk özel hayvanat bahçesi de Burgazada’da açılmıştır. Burgazada’nın en eski ve en bilinen plajına vapurdan indikten sonra sola dönerek 10 dakika içinde ulaşılır. Plaja giderken yine solda adanın itfaiyesini görürsünüz. Adanın sol yamacındaki Avusturya Lisesi'ne ait binalarda ise Avusturyalı rahip ve rahibeler yaşamaktadır.

Vasil’in inşa ettirdiği fakat yüzyıllar sonra Sultan IV. Murad’ın yıktırdığı Hristos Manastırı çevresinde geçtiğimiz yıllarda 11. yüzyıla ait altın sikkeler bulunmuştur. 1828 Yunan İsyanı’nda başı çekenlerden Burgazadalı Hurmuzis bu manastırın kalıntıları ile buraya bir şapel ve kendisi için bir ev inşa etmiştir. 1869'da Burgazada ile ilgili bir monografi yazan Hurmuzis ölümünden sonra kilisenin yanına gömülmüştür. Buradaki eski kalıntılarıyla birlikte sonradan yapılan kilise ziyaret edilebilmektedir ayrıca hemen yanında Rum Mezarlığı bulunur.1846 yılında Büyükada-İstanbul arasında düzenli vapur seferleri düzenlenmeye başlamış. Bu dönemden sonra adalara yazlık evler yapılmaya başlanmış ve adalar İstanbul’un en gözde sayfiye yerlerinden biri olmuştur. Adalara ilk yerleşenler yazarlar ve sanatçılar olmuş. Rumlar gibi Ermeniler ve Yahudiler de yazlık evler yaptırmaya başlamışlardır. Bu dönemde ağaçlar dikilerek çevre güzelleştirilmiştir. 1950’li yıllarda Musevi asıllı Türk işadamlarının Burgazada’ya yerleşmeye başlaması, adadaki ev ve mesken fiyatlarında hızlı bir artışa sebep olmuş; adaya yerleşen varlıklı nüfus adanın Heybeliada’ya bakan yamaçlarından başlayarak, adaya villalar ve konutlar inşa ettirmiştir. Ada mimarisinde bu villaların yanı sıra, düzenli aralıklarla inşa ettirilen yalı, köşk ve ibadet mekânlarının önemli bir yeri vardır. Burgazada nüfusunun büyük çoğunluğunu eski zamanlardan beri Rum kökenli Türk vatandaşları oluştururken, 20. yüzyıl ile birlikte gelir düzeyi yüksek Müslüman vatandaşların adaya yerleşmeye başlamasıyla, ada nüfusu içinde Müslüman Türk varlığı kendini hissettirmeye başlamıştır.

Evliya Çelebi ünlü Seyahatnamesinde adayı betimlerken şöyle der: “Kalesi deniz kıyısında yalçın kayalar üzerinde dört köşe küçük bir kaledir. Ada 10 mil genişlikte ve oldukça verimlidir. 300 kadar bahçeli tatlı suyu olan kuyulu evleri vardır. Halkı Rum’dur. Mamur kiliseleri vardır. Keçi ve tavşan gayet boldur. Dağlardaki bağların hesabı yoktur. Halkı zengin gemicilerdir.”

Ormanlarda ve denizde birçok doğal hayat vardır. Nesilleri çok azalmış olsa da şu balıkları adada yakalamak mümkün: Çinekop, lüfer, istavrit, izmarit, mezgit, kırlangıç, kaya, iskorpit, gelincik, lapin, gümüş, eşkina, ispari, karagöz, levrek, kalkan, vatoz, sardalye, hamsi, zargana, kefal, palamut vb.

Burgazada ev sahipliği yaptığı yüzlerce tarihî köşkü, pastaneleri, plajları, tarihî ibadethaneleri, balık lokantaları ve izlemeye doyamayacağınız manzarası ile siz ziyaretçilerini yılın her mevsimi memnuniyetle ağırlıyor. İstanbul’a ne uzak ne yakın kalarak sevdiklerinizle mutlu bir hafta sonu veya tüm sezonu adada geçirmek isterseniz Burgazada sizi bekliyor olacak.

 

Lokasyon Sayfasında Detayı Göster
Kapalı