Sanırsın ki İstanbul iki yaka. Hani köprü trafiği var var ya bi Avrupa bi Asya. Halbuki orada öyle sessizce duran bir yakası daha var; Ege yakası. Tatile gidemeyip ha bire güneşlenen bacak (parmak da olabilir o) fotoğrafı ya da havaalanı yer bildirimi atanlara gıybet etmeye hiç gerek yok.
Hafta içi yarım güncük boş günün de mi yok, peki hafta sonu da olur. Gerçi mülteci gemisi gibi olur ada vapuru hafta sonunda ama idare edicen artık. Hop atla Kabataş'tan vapura, bas akbili, hoş geldin Ege yakası. Neden mi Ege İşte bu yüzden: (Buraya alttan bir taverna müziği koyalım)
1- Adadır
Zaten ada olması güzelliği için yeterliyken, hem şehre çok yakın hem bu kadar izole olması ballı kaymaktır.
2- Modadır
"Dün adaya kaçtık arkadaşlarla, yüzdük bir şeyler içtik" söylemi kadar havalı duran bir paylaşım var mıdır bilmem ama şurada oturup bir şeyler içmek, kedileri sevip martılara ekmek atmak sahiden çok hoştur.
3- Denizdir, plajdır
Kalpazankaya olsun, Çamakya olsun, irili ufaklı bir çok yerde denize girilir. Suyu oldukça temiz, sabah metrobüste tıkış tıkışken öğleden sonra denizde olabilme hissine ise paha biçilemez.
4- Sait Faik'tir, müzedir, öyküdür.
Memleketin en güzel öykü yazarlarından olan Sait Faik'in yaşadığı evi ölümünden sonra annesi müze yapılmak üzere Darüşşafaka Cemiyeti'ne bağışlamış. İyi ki de bağışlamıştır ki bu cemiyet yaptığı her işte olduğu gibi muhteşem bir müzecilik sergilemiştir. İçeride gezerken usta romancı hakkında bir çok şey öğrenir, onunla daha bir yakınlaşır, hatta ona mektuplar yazabilirsiniz.
5- Romantiktir, çok romantiktir
Mis gibi havasından mı yoksa harika manzarasından mıdır bilinmez, ister istemez bir romantizm kaplar, şair olası gelir insanın. Karşıda Gotham City gibi beton ve stres yığını büyük şehre başını çevirmez Heybeli, Kaşık Adası yönüde doğru bakarsan mısralar kelimeler dökülüverir kendi kendine. Kim bilir, belki Sait Faik gittikten sonra ilham perileri hala ada semalarında gezmektedir.
6- Bisiklettir, özgürlüktür, çocukluktur
Adada motorlu araç yok denecek kadar az olduğu için (ve yasak) (iyi ki de) bisiklet kiralar turlarsın tüm adayı. Diğer adalar gibi büyük değildir, yokuşları yavaşça, inişleri keyifle inersin. Çocukluk günlerine döner, arkadaşlarınla güle oynaya yarış yaparsın.
7- Fayton turudur (Küçüksu'da gördüm seni, gözlerinden bildim seni)
Atlar biraz yaklaşınca korkunç fena kokular yaysa da faytonun koltuğuna oturup yemyeşil sokaklarda, merdivenli yokuşları izleyip tıkır tıkır sesler eşliğinde ada turunun tadı paha biçilmezdir.
8- Pencereden sarkan sardunyadır
Ada evlerinden bir kısmı pansiyon, bir kısmı sezonluk kiralıktır. Ama hepsi birbirinden şirin, sıcak, huzur verendir. İnşaat yapmanın bu kadar zor olduğu bir yerde fazla yeni bina beklemiyorsun de mi?
9- Hoşgörüdür, sevgidir, barıştır
Tatliş kediler, tontiş köpekler ve kargalar hatta martılar aynı kaptan su içer. Kimse kimseye hırlamaz, hor gözle bakmaz. Adada her dinden, her inançtan insan dostça kardeşçe yaşar. Caminin çıkmazında oturan Marika teyze, 40 yıllık komşusu Nadide hanımla kilisenin sokağında çay içer.
10- Vapurdur, yandan çarklıdır. (Çarkı bulamadım ama)
Adaya ister motorla ister deniz otobüsüyle gidilebilir. Ama sen yine de o güzel Şehir Hatları ada vapuruyla git derim ben. Martılara simit atılır, güvertede püfür püfür bakılır.
11- Kedidir, pisidir, ponçiktir
Ada her ne kadar adalılarınmış gibi gözükse de de asıl mal sahibi kedileridir. Onlarla iyi geçinmeye bakıp, fazla göze batmamalıdır. Arada onlara kuru mama getirmek suretiyle otoriteyle iyi geçinilmelidir.
12- Kedidir, kesin kedidir!
Nee? Köfte de mi yemiyek?