Lausanne (Lozan), Montreux’den trenle yaklaşık yarım saat uzaklıkta küçük bir şehir… Burası da Montreux gibi hem kuzey Avrupa hem de Fransız izleri taşıyor kanımca. Tren ile 25 CHF (yaklaşık 50 TL)’ye günlük bilet alarak Montrö’den Lozan’a gidiş-dönüş tur yapabilirsiniz. Biz de bu rotayı kullandık ve sabah erken saatlerde bindiğimiz trenle yarım saat içinde Lozan’a ulaşmıştık bile…
Bu bölgede Avrupa’nın diğer yerlerinde de olduğu gibi ana tren istasyonlarının hemen yakınında “Tourist Information” ofisleri mevcut… Biz de önümüze ilk çıkan turist ofisine uğrayarak hemen bir şehir haritası edindik ve şehri gezmeye başladık. Günlerden Pazar olduğu ve de ciddi bir yağmur bizi karşıladığı için sokaklar bomboş, dükkanlar ise kapalıydı. Yine de şehrin içine doğru girince aslında ne kadar renkli bir şehir olduğunu düşünmekten alamadım kendimi.
İlk durağımız, hemen tren istasyonunun karşısındaki hafif rampa bir yol olan Rue du Petit-Chene’i takip ederek ulaştığımız St. Francis Kilisesi ve Meydanı oldu. Buradan Rue de Bourg ve Rue Caroline’den geçerek Rue Mercier üzerinden katedrale ulaştık. Rue Mercier’deki 2 numaralı ev de Lozan’ın en eski yerleşiminin olduğu yermiş. Günlerden Pazar olduğu için bizi katedralde bir sürpriz bekliyordu. Pazar ayini için çalan çanlar eşliğinde, yağan yağmurun şiddetini arttırmasından dolayı bir hayli ıslanmış bir şekilde katedrale girdiğimizde Pazar ayininin başlamak üzere olduğunu gördük. Hem yağmurun biraz dinmesini beklemek, hem de biraz ısınmak için ayinin başlangıç bölümünü izleyelim istedik. Güzel bir org dinletisinin sonrasında rahip konuşmaya başladığında tekrar şehir turumuza devam etmeye karar verdik. Hemen katedralin karşısında başlayan Escaliers du Marche’den inerek Pl. de la Louve’de bulduk kendimizi. Buradaki çalar saat, Hotel Ville (City Hall) ve Fountain of Justice adıyla bilinen güzel çeşme de bu şehirde mutlaka görülmesi gereken yerlerden... Bütün bu yol üzerinde birçok güzel dükkân ve alışveriş alternatifi mevcut… Ancak günlerden Pazar olduğu için ne yazık ki vitrinleri seyretmekle yetindik.
Biraz ilerledikten sonra Rue du Grand-Pont üzerinde karşımıza çıkan metro istasyonundan M2 numaralı metroyu kullanarak şehrin liman bölgesi olan Ouchy (Uşi)’ye ulaştık. Metroyu kullanmak için her durakta yer alan makinelerden bilet alabiliyorsunuz ve tek yön ücreti 3,5 CHF (yaklaşık 7 TL). Ouchy, biz Türkler için de özel anlamı olan bir yer... 24 Temmuz 1923’te imzalanan ve bağımsızlığımızı ilan ettiğimiz Lozan Antlaşması, Ouchy’de hemen tren garının yakınındaki ki Beau-Rivage Otel’de imzalanmış. Ne yazık ki zamanımız kısıtlı olduğundan bu oteli ziyaret edemedik ve sadece uzaktan görmekle yetindik. Ouchy’den bineceğimiz Evian feribotunu beklerken sahildeki güzel bir kafede karnımızı doyurduk. Hani şu sularıyla ünlü Evian’a yaptığımız tur sonrasında da yine metroyu kullanarak ana tren garına, oradan da küçük bir kasaba olan Vevey üzerinden asıl konaklama yerimiz olan Montreux’ye geçtik.
Bir günde iki ülke ve dört lokasyon gördüğümden olsa gerek, gün sonunda kendimi bir haftalık bir seyahatten dönmüş gibi hissettim desem sanırım durumu özetlemiş olurum : )