Muhteşem Iguazu (1. Bölüm)

Siz de benim gibi gezerken gezdiğiniz bölgenin efsanelerini dinlemeyi sevenlerdenseniz Iguazu'nun efsanesi de çok hoşunuza gidecektir.

Iguazu Efsanesi

Iguazu Nehri’nde Boi isimli dev bir yılan yaşarmış. Bölgenin yerlileri Guaraniler her yıl genç bir bakireyi nehre atarlar ve dev yılan Boi’ye sunarlarmış. Bu törene tüm kabileler, hatta uzaklarda yaşayanlar bile katılırmış.

Yılın birinde Taroba isimli gencin sevdiği genç ve güzel bakire Naipi kurban olarak seçilmiş. Taroba isyan etmiş ve boş yere kabilenin yaşlılarını bu kararlarından vazgeçirmeye çalışmış. Yaşlıların kararı değişmemiş tabii ki… Taroba da bunun üzerine, törenden bir gece önce Naipi’yi kaçırmış.

İki sevgili bir kanoya atlayıp nehir yoluyla kaçmak istemişler. Bunu öğrenen Boi’nin öfkesi çok ağır olmuş. İki sevgiliyi yakalamış ve nehri de ikiye ayırmış; Taroba’yı ağaçlara, Naipi’nin saçlarını da şelalelere dönüştürmüş.

Ardından Boi de Şeytanın Boğazı’ndan (Garganta del Diablo) batmış ve şelaleyi, yani asla bir araya gelmeyecek olan sevgilileri izlemiş.

Fakat iki sevgili Boi’ye rağmen kavuşurlarmış zaman zaman; güneşli günlerde ortaya çıkan gökkuşağı bir araya getirirmiş onları…

Her gezgin için kutsal mekanlar vardır. İşte Iguazu da onlardan biri!

Her gezgin ruh için “kutsal” mekânlar vardır. Çocukluğunuzdan beri hakkında bir sürü şey bildiğiniz, gitme hayalleri kurduğunuz, ilk kez gördüğünüzde ise karşısında öylece ayakta durup tarif edilmesi zor bir heyecan, keyif ve mutluluk karışımı duyguyla derin bir nefes alıp bir süreliğine bakakaldığınız mekânlar

Hatta o anlarda fotoğraf makinenize davranmakta bile geç kalırsınız. Sadece kısacık da olsa o anın büyüsünü yaşamak istersiniz. Söz gelimi Tac Mahal, Machu Picchu ve Angkor Wat’ı ilk gördüğüm o anlar belleğimde kazılı adeta.

Güney Amerika’ya yaptığım bu ikinci seyahatte de benim için 2 kutsal mekân vardı; fakat bu kez insan yapısı değil, doğa harikaları… İlki burada anlatacağım; muhteşem Iguazu, diğeri ise daha önce yine Gezimanya’da paylaştığım Perito Moreno.http://gezimanya.com/GeziNotlari/patagonya-3-muhtesem-perito-moreno

Iguazu'ya Nasıl Gidilir?

Sabaha kadar bardaktan boşanırcasına yağmur yağan bir gecenin sabahında Buenos Aires’ten ayrılıyoruz. Uçuşumuz, Buenos Aires’in şehre daha yakın olan yerel havalimanı Aeroparque Jorge Newbery’den… Arjantin Havayolları, Aerolineas Argentinas’a ait uçağımız 09.50’de havalanıyor ve yaklaşık 2 saatlik bir uçuştan sonra Iguazu’nun Cataratas del Iguazú isimli uluslararası havalimanına iniyoruz.

Havalimanı binasından çıktıktan sonra sizi karşılayan hava, çok sıcak olmasa da aşırı nemli bir hava… Bu kadarı, uzun yıllardır Antalya’da yaşayan ve dolayısıyla neme alışkın olduğunu iddia eden benim için bile çok fazla. Havalimanından direkt otelimiz Saint George’a geçiyoruz (bu arada konaklamamız Arjantin tarafında). Otele yerleşmenin ardından çok yakındaki salaş ama sevimli La Tranquera Restoran’da nehir balığı Surubi’nin tadına baktık.

Yemek sonrası Brezilya tarafına doğru yola çıktık. Arjantin-Brezilya sınırında Iguazu’ya özgü bir durum var. Arjantin, pasaportlarınıza çıkış damgası vursa da Brezilya tarafı böyle bir işlem yapmıyor. Yani eğer bizim gibi şelalelerin Arjantin tarafında, Puerto Iguazu şehrinde konaklıyorsanız; şelalelerin Brezilya tarafını görmek için Arjantin’den çıkıp yeniden giriyorsunuz.

Iguazu'da Yapılacak Şeyler

Iguazu helikopter turu

İlk durağımız; şelalelerin girişine yakın helikopter pisti… Eğer Iguazu’yu kuş bakışı görmek istiyorsanız 10 dakikalık bir helikopter turunun maliyeti 110 USD. Grup elemanlarının bir kısmı, özellikle benim gibi felaket bir araç tutması probleminden muzdarip olmayanlar Iguazu helikopter turu yapıyorlar.


Fotoğrafı çeken, geziye de birlikte katıldığımız gezgin dostum; Dr. Ümit Kuru'dur...

Iguazu Ulusal Parkı 

Ardından Iguazu Ulusal Parkı’na (Portekizcesi; Parque Nacional de Iguacu) 41,60 Real yani yaklaşık 20 USD karşılığında giriş yapıyoruz. Giriş yaptıktan bir süre sonra park içerisindeki Hotel das Cataratas’ın önünde araçtan inip şelalelere giden patikaya yöneliyoruz. Bu arada bu otel de konaklamak için muhteşem bir alternatif. Çünkü burası şelalelere en yakın otel.Patikaya girmeden hemen önce Iguazu’nun gürültüsü karşılıyor sizi… Henüz patikanın başladığı platforma adım atmışken yazımın başında sözünü ettiğim o büyülü anı yaşıyorum. Kutsal mekânlarımdan biri tüm ihtişamıyla; gürültüsü ve hafiften yüzüme çarpmaya başlayan su damlacıklarıyla karşımda duruyor.

Iguazu; Arjantin tarafına kıyasla daha küçük Brezilya tarafında bile çok büyük, çok ihtişamlı… Zaten Iguazu da Guarani dilindeBüyük Su” demek…

Platformdan patikaya geçip hafif bir eğimle aşağıya doğru yürüyoruz. Patika boyunca yer yer şelaleyi izleyebileceğiniz ya da fotoğrafını çekebileceğiniz balkonlar var.

Hava sıcak, nem oranı inanılmaz yüksek ve deli gibi terliyorsunuz. Terlemenin yanında bir de şelalenin havalandırdığı su kütlesine yaklaşınca üzerinizdeki her şey hafiften sırılsıklam olmaya başlıyor. Nem nedeniyle su içmek için sık sık durmak kaçınılmaz oluyor. Dolayısıyla yolunuz düşerse eğer, yanınıza büyük bir şişe su alın. Bir de fotoğraf makinenizin sürekli nemlenen objektifini kurulayacak bir bez!

Patikanın sonunda, nehir seviyesine ulaştığınız noktada şelalenin çok yakınına kadar gidebileceğiniz, nehir üzerinde bir de yol var. İşte bu yolda giysilerinizle duş almış kadar ıslanıyorsunuz! Dikkat; eğer yakınlarda modelini upgrade etmek gibi bir planınız yoksa fotoğraf makinenizi yanınıza almayın!

Hava kararmaya yüz tutmuşken asansörle yukarı çıktık. Iguazu’nun ihtişamına Brezilya tarafından son kez baktıktan sonra otelimize doğru yola düştük.

Dönüş yolunda Brezilyalı rehberimiz Eduardo bize küçük ve eğlenceli bir test yaptı; içerisinde Iguazu’nun göründüğü uluslararası üne sahip filmleri sordu.

İşte yanıtlar;

Ertesi gün, Iguazu’nın daha büyük olan Arjantin tarafını gezeceğiz…

Yazının ikinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz: https://gezimanya.com/GeziNotlari/muhtesem-iguazu-2-bolum 

Çağlar Erözgen

Yazar Hakkında

Çağlar Erözgen

Antalya'da yaşayan bir İzmir'li. Hekim. Gezmek için çalışan bir seyahat bağımlısı. Fotoğraf çekmeye pek meraklıdır. Kitap okur, film izler ve naçizane blogunda yazar.