Bugün Fransa'nın Provence Alpes Cote d'Azur bölgesinin merkez şehri, Fransa'nın ise 2. büyük kenti Marsilya'ya yanaştık. 2600 yaşında, Avrupa'nın en eski şehri unvanına sahip, daracık Arnavut kaldırımlı sokaklar ve eski binalar bunu doğruluyor. Evler yüksek tavanlı, uzun pencereli, tarihi ve mimari olarak çok değerli ve halen içinde yaşam olan evler çok güzel korunmuş.
Tarihine gelince... Biraz bizi de içine alan bir tarihi var. Marsilya, Phokaia'lıların (Foça'lılar) İzmir yakınlarındaki bugünkü 'Eski Foça' şehrini kaybetmelerinden sonra kendilerine koloni yaptıkları bir şehir. İlk olarak MÖ 6.yy'da 12 İon şehrinden biri olan Foça'lı denizcilerin kurduğu şehir zamanla eski liman denilen Vieux Port (Eski Limanı) etrafında yoğunlaşmış.
Akdeniz kıyısındaki ünlü Fransız sahil kesimi, ünlülerin akın ettiği şehirleri, dünyaca ün yapmış üzümü ve şarapları ile PROVENCE Bölgesi oldukça popüler. Nice'in dağ köyü olan Grasse Köyü'nün yanı sıra bu yöre de lavantasıyla, doğası ve tarihi zenginliğiyle bilinmekte.
Gemimiz bugün geç hareket edecek, o nedenle epey vaktimiz var. Araba kiralayarak yakın çevrede biraz gezmek keyifli olacak. İlk durağımız AIX-En Provence, Provence bölgesindeki tarihi kent. Tüm tarihi Avrupa kentleri gibi buradaki Old Town - Eski Şehir de daracık sokakları, tarihi evleri ile güzel görünmüş bir bölge. Şehrin meydanına açılan bu şirin sokaklarda, tarihi yaşayarak keyifle geziyoruz. Özellikle dar sokaklardaki kemerli geçişler bana çok güzel kareler veriyor.
Bugünkü planımızda, Marsilya'nın Provence bölgesinin belki de en güzel sahil kasabası olan Cassis de var, gemide denizin içindeyiz belki ama denizin biraz da yakınında olalım dedik, tabii deniz mahsulleri yemek ve bölgenin güzel şaraplarını tatmak da planlarımız arasında.
Şehirden çıkıp otobandan bir süre ilerledikten sonra, sanırım 45 dakika kadar (60 km) otoyoldan çıkıp köy yoluna ayrılıyoruz. Sağlı sollu yemyeşil vadiler, yeşillerin arasına kurulmuş villalar, çiftlik evlerini görünce burada yaşanır diye geçiriyorum içimden. Çam ağaçları arasından Akdeniz’in harika mavisi kıyısında kurulmuş köyü artık uzaktan görebiliyorum.
Köye doğru ilerliyoruz derken şoförümüz bir yol ayrımından sapıyor ve tepeye tırmanmaya başlıyoruz, yol oldukça virajlı. Merakla bekliyorum nereye gideceğimizi. Arabalar bir düzlükte duruyor, indiğimde kendimi uçakta gibi hissediyorum, karşımda yemyeşil bitki örtüsünün devamında alabildiğine mavi, daha doğrusu maviden laciverte uzanan Akdenizin sonsuz güzelliği uzanmış. Biraz ilerdeki patika bir yoldan biraz tırmanarak yürürseniz çok daha güzel bir manzara çıkacak karşınıza.
Ve nihayet Cassis köyüne geliyoruz. Bizim güney sahil kasabalarını andıran bir tatil beldesi. Sahil açık plaj, kıyıda dizi dizi tekneler ve kıyı boyu rengârenk tenteleri ile balık lokantaları, dondurmacılar, dükkânlar. Sahildeki yolun hemen arkalarındaki daracık sokaklardan yukarı doğru çıktığınızda sağlı sollu dükkânlar alışveriş yapmak isteyen müşterilerini bekliyor.
Tepede tarihi bir kale var, adeta köyün koruyucusu gibi şehre hâkim bir noktada, ancak burası artık lüks bir otele dönüşmüş, bu nedenle çıkmaya gerek duymadık.
Öğreniyoruz ki yörenin en iyi beyaz şarabı burada yapılıyormuş. Eh o zaman beyaz şarap, balık zamanı. Buraya özgü balıklar, midye gibi çeşitli deniz mahsulleri ve buz gibi beyaz şarap ve Akdeniz havası, dostlar, keyif. Evet Marsilya'ya ya da Provence bölgesine yolunuz düşerse uğranacak yerlerden birisi bu kasaba. Yemek sonrası da köşede bin çeşit dondurma satan dükkâna uğruyor, kocaman külahlar elimizde gemimizin demirlediği limanın yolunu tutuyoruz.
Gemiye gitmeden bir şehir turu yapacak vaktimiz var. Marsilya'da mutlaka görülmesi gerekli PalaisLongchamps daha uzaktan nefesleri kesiyor. Saray'ın kendisi kadar bahçesi de müthiş. Bina üzerindeki müthiş heykeller ve sütunlar hayranlık uyandıracak kadar güzeller.
Fransa'nın hemen her yerinde bulunan Notre Dame kiliselerinden biri ise şehrin yüksek tepesi üzerinde tüm heybetiyle şehre hâkim bir konumda. 1944 yılında yapılmış olan Basilique Notre Dame de la Garde çok güzel bir yapı. Bahçesinden şehrin panoramik görüntüsü olağanüstü. Bu noktadan çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Her iki güzel yapının da içini gezemiyoruz ne yazık ki. Yine de bir güne çok şey sığdırdık, güzel yerler gördük, keyif yaptık, gemi turuyla ancak bu kadar geziliyor. Gemiye dönme vakti ve Marsiya gezimizin de sonu.
Yarın sabah gözümüzü tekrar İtalya'da - La Spezia'da açacağız, gezimizin de son durağı.