Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
İnsanın kendini tanımlaması, anlatması zor bir şey gerçekten de... Kısaca aktarmak gerekirse kendimi, yenilikler ve değişiklikler peşinde koşan bir gezgin, bir fotoğrafçı olarak görüyorum. Ben de birçok gezgin gibi sırtımda çantam o uçaktan şu feribota giderken, haritada gideceğim yerleri önceden işaretleyip sonrasında bambaşka bir rotaya gidip çok daha güzel, beklenmedik, yeni bir yer keşfederken veya farklı insanlarla tanışırken mutlu hissediyorum. Düzenli ve sistematik bir şekilde gezmeye başladığım zamanlarda birçok kişinin temel tepkisi aynı olmuştu. Aslında hala da aynı. Herkes “çok iyi yapıyorsun” veya “en iyisini sen yapıyorsun, geziyorsun şu genç yaşta” diyor. Gezmek, yola düşmek bence yaştan bağımsız bir konu. Karar vermek meselesi aslında. Bu anlamda kendimi bu kararı erken vermiş biri olarak biraz cüretkar da görülüyorum.

Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Seyahat etmek, gezmek, yolda olmak hayatın anlamı benim için. Cevabım belki biraz klasik gelebilir ama bu öyle bir durum ki bu boş kaldığın anda bir bakmışsın ki yeni bir ülke hakkında bir şeyler okuyorsun, biletleri araştırıyorsun, rota planlıyorsun. Geziye başlayacağın günü iple çekiyorsun, gideceğin ülkelerin insanları anlamak için okuyorsun, filmlerini seyrediyorsun. Gezmeye başlamadan önceki süreç de çok güzel ve çok heyecanlı bence. Biraz ara verdiğin zaman seyahate, yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlıyor “keşfetme, yollara düşme” güdüsü. O kadar yerleşmiş ki artık “yolda olmak” hissi, kendimi tatillerimde deniz kenarına gidip deniz, kum, güneş tatilini yapan biri olarak düşünemiyorum bile. İşte bu gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı.

Kendinizi bir “gezgin” olarak nasıl tanımlarsınız?
"Güzel" gezmek, tecrübelerle dolu gezmek ve anlamlı gezmek kolay birşey değil tabi ki de… Bu anlamda kendimi planlı ve araştırmacı bir gezgin olarak görüyorum. En güzel ne yenir, nerde yenir, turistik ve popüler olmayan güzel yerler nereler hep önceden bilmek lazım. Sadece tarihi yarımadaya gidip İstanbul'u gördüm diyen turistlerden olmamak lazım tabi ki de… Tabi bunun da bir sınırı var. Çok abartıp da bir “gezilecek yerler” listesine bağlanmamalı insan. Kendiliğinden tecrübeleri yaşamak lazım cidden. Gittiğin yerin en önemli eserini gör yeter. Sonrası kendiliğinden nasıl gelişirse artık. Bir keresinde İsviçre'den Liechtenstein'a gitmek için otostop çekerken sürücüyle tam anlaşamadık. Yani anlaşamamışız aslında. Beni tamamen alakasız bir yerde indirdi. Sonrasında "Burası da güzelmiş, hadi bakalım" diyerek Münih'ten devam etmiştim yola. Yine bir seferlerinde kendimi Hindistan'da aile büyüklerinin de katıldığı çok sıcak bir aile yemeğinde sofra başında buldum. Gezmek bu tarz kendiliğinden tecrübelerle güzel zaten.

Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Birçok ülke ve şehir gezmişsiniz, hikâyenizin fotoğraf tutkunuz ile başladığını biliyoruz, peki fotoğrafını çekmekten en zevk aldığınız favori şehriniz neresi?
Fotoğraf tutkusu her şeyin başlangıç noktasıydı kesinlikle. Şimdi ise gezerken ülkelerin insanlarını fotoğraflamak, tarihlerini öğrenmek ve mutfaklarını tatmak arzusu hep birlikte seyahatlerimin temel motivleri diyebilirim. Bunların hepsi için ideal adres kesinlikle Hindistan. Hindistan fotoğraf çekmekten en çok keyif aldığım yer diyebilirim. Her şey farklı. Her şey apayrı bir kültür öğesi. O kadar farklı ki havaalanından çıktığınız ilk andan itibaren kültür şokunu yoğun olarak hissediyorsunuz. Farklılık bazen bisiklet-servise tıkıştırılmış ilkokul öğrencileri, bazen Ganj Nehri’nde ruhunu arındırılan bir Hindu rahibi bazen de babasının yakma töreni için ghat (ölü yakma yeri) yanında bekleyen gözleri yaşlı adam oluyor. Fotoğraf sanatı ile ilgilenenler için farklılıklar cenneti. Daha ne ister ki insan…

Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Zanzibar seyahatinizi anlatır mısınız? Gideceklere neler tavsiye edersiniz?
Afrika başlı başına bir dünya… Aslında ilk başta Kenya-Uganda-Ruanda-Tanzanya olarak yapmıştım planı. Sonrasında işimle ilişkili bir durumundan ötürü sadece Tanzanya ve Zanzibar olarak gerçekleştirebildim. Zanzibar huzur dolu cennetten bir köşe. Çok uygun fiyatlara güzel yaşayabileceğiniz, beyaz kumsallarda denize girebileceğiniz ve yunuslarla kendi doğal ortamlarında yüzebileceğiniz unutulamayacak bir ada. Rota konusunda "2 gün Dar es Salaam, 4-5 gün Zanzibar ve 2-3 gün de Safari" gibi bir öneride bulanabilirim.  Safari özellikle hayatınız boyunca çoğumuzun bir kere yaşayabileceği bir  deneyim. Tanzanya da safari turizmi için en önemli merkezlerden biri. Kuzey bölge safarisi (Kenya sınırı, Masai Mara, Serengeti, Ngorongoro) daha pahalı iken Güney bölge (Selous, Mikumi, Ruaha) çok daha uygun fiyatlarla. Güney biraz daha mütevazı ve daha yeşil. Gideceklere tavsiyem safariyi çok iyi araştırmaları. Opsss. Unuttuk söylemeyi sarı humma, polio (çocuk felci) gibi aşıları vurulmayı ve sıtma hapları kullanmayı unutmayın.

Çok yakın bir zamanda Uzak Doğu turuna çıktınız, Japonya’yı sizden dinleyebilir miyiz?
Japonya, çok nazik ve kibar insanların ülkesi. Ülkeye adım attığınızdan beri karşılaştığınız güler yüz ve tavır içinizi huzurla kaplıyor. Birçok kişiden duymuşsunuzdur “Japonya pahalı bir yer” diye. Evet pahalı ama zannedildiği kadar değil. Konaklamaya harcadığınız miktar fazlaca biraz. kapsül oteller de işte bunun için var. Yemekler çok lezzetli ve her bütçeye göre. Hayatınızda yediğiniz, yiyebileceğiniz en güzel sushileri Japonya’da bulabilirsiniz. Lezzet avcıları kendilerini cennette hisseder burda =) Aynı zamanda çok da eğlenceli bir yer. Başınızı çevirdiğiniz  her yerde bir şeyi anlatan minik manga karakterleri buluyorsunuz. Çikolataların üzerinde, metrolardaki afişlerde, kadınların çantalarında vs. Japonya’ya gidecek olanların bence uğraması gereken 3 şehir; Tokyo, Kyoto ve Hiroşima. Hiroşima biraz daha güneyde ve uzakta kalıyor ama benim gibi tarihe ilginiz varsa burası size çok şey anlatacaktır. Hiroşima’ya gittikten sonra çok rahat anlıyorsunuz şairin neden “Çocuklar öldürülmesin, Şeker de yiyebilsinler.” diye yazdığını.

Cusco, İnka medeniyetinin en önemli şehri ve başkenti, Cusco’da mutlaka görün ve tadın diyeceğiniz yerler ve lezzetler var mı?
Cusco; Peru’ya gideceklerin atlamaması, Machu Picchu da dahil en az 4-5 gün geçirmesi gereken bir yer. Cusco aynı zaman Kutsal İnka Vadisi’ne de açılan kapı. Plaza de Armas şehrin ana meydanı. Buradan şehrin dört bir yanına giden ara sokakları keşfetmek lazım. Karşınıza çıkan lokantalarda yediklerinize inanamayacaksınız. Özellikle Guinea pig, Chicharrones, Lomo Saltado, Aji de Gallina(benim favorim), alpaca eti yemeden ve Cusco’ya özgü pisco sour kokteylini içmeden dönmemek lazım =) Sokaklarda dolaşmak ve İnka mimarısının ulaştığı seviyeyi görmek burası için kaçınılmaz bir zevk. Gezerken kesinlikle karşılaşacağınız bir manzara da minik alpacaları ile dolaşan küçük Quechua çocukları. Hem onları mutlu etmek hem de alpacaları daha yakından görmek için alpacalarla fotograf çektirebilirsiniz. Unutmadan söyleyeyim Cusco 3400 metre yükseklikte. Buraya geldiğinizde yükseklik hastalığının (Acute Mountain Sickness, AMS) kurbanı olmamak için birkaç önlem almak lazım. Bunlar; bol bol su tüketmek, vitamin ağırlıklı beslenmek ve hostellerde de verilen mate de coca çaylarından tüketmek.

Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Bu sorunun cevabı çok zor gerçekten de! Her yer güzel, her yer farklı, her yerin kendine has bir ruhu var çünkü. Bu soruyu bana geçen yaz sorsaydınız cevaplamakta cidden zorlanıyor olurdum. Ama şu anda net ve kesin olarak söyleyebilirim ki Rio de Janeiro açık ara farkla “en güzel”. En güzel sahil, en güzel doğa, en güzel hava, en güzel eğlence, en güzel yemek, her şeyiyle bambaşka bir dünya burası. Hatta bir ara cidden taşınıp Rio’ya yerleşmeyi bile düşündüm ki hala düşünüyorum.

Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız? Genelde tek mi seyahat edersiniz?
Aslında benim gezi tarzım ucuz maliyetlerle, çok para harcamadan çok şey görmek, çok şey tecrübe etmek. Bunun için de güzel araştırma ve planlama şart. Mesela Uzak Doğu rotasının uçak biletlerini 6 ay öncesinde almıştım. Geziye başlamadan 1 hafta önce baktım ne kadar olmuş biletler diye. Tam 2,5 katıydı (10.000 TL civarı). Ucuz ve güzel gezmek mümkün gerçekten de… Herhalde gittiğim 50 ülkenin 7-8'inde ailemle veya arkadaşlarımlaydım. Onun dışında hep tek başımaydım. Tabi bu artıları, eksikleri olan bir durum. Mesela Brezilya'da ilk başlarda çok güvende hissetmediğim bir zaman olmuştu veya Kamboçya'da çok uzun bir süreden beri Türkçe konuşmamıştım kimseyle. Bu tarz durumlarda bazen yanında birisini arıyor insan. Diğer bir yandan da tek başına gezmek aşırı esnek ve rahat. Küba'da birçok kişinin gitmek istemeyeceği tehlikeli bir bölgede 3-4 saat geçirmiştim mesela. Yine aynı şekilde Pekin’deyken Çin Seddi’nin turistik kısmı yerine çok daha el değmemiş bir kısmını başbaşa yürüyerek (bazen de tırmanarak) gezmiştim. Grup halinde gezerken bu tarz kararları uygulamak çok kolay olmayabilirdi.

Seyahat rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
Herkesin aklında şuraya, buraya gitsem diye bir listesi vardır. Benim listem de ülkemizde seyahat etmeye yeni başlayan insanların çoğunun yaptığı şekilde ilk olarak Avrupa ülkeleriyle doluydu. Doğu ve Batı Avrupa Rotaları, Balkanlar rotası gibi rotalar biraz amatörlük dönemi rotaları oldu benim için. Her ne kadar her yerin kendine has güzel, farklı bir özelliği olsa da Avrupa şehirleri genel olarak benzer gelmeye başladı. Sonrasında bu listeye daha farklı kültürlerin eklenmesini istemeye başladım. Güneydoğu Asya rotaları ve Hindistan buradan çıktı. Sonraki yıl başka bir farklılık arayışı Güney Amerika rotasını ortaya çıkardı. Son olarak birçoğumuzun uzaktan takip ettiği ve bize genellikle bilinmeyen bir yer olarak gelen Uzak Doğu’yu anlama isteği Uzak Doğu rotasını ortaya çıkardı. Özetle rotalarımı yaparken farklı, bilinmeyen ve değişik yerleri değerlendiriyorum. Bundan sonra neresi olur diye düşününce aklıma gelen uçuk ve zor rotalar var. Şimdilik bende saklı kalsın =)

Mutlaka birçok güzel anılar edinmişsinizdir yollarda, peki en sevdiğiniz hangisi?
Her rota, her ülke, her şehir apayrı hikayelerle, anılarla dolu. Gezmenin en güzel yanı da bu zaten bence. Güzel, aklına geldiğinde hafifce sırıtabileceğin anılarla dolu bir hayat. Tanzanya’da safariye giderken yol kenarında Masai kabilesinden birisini görüp sürücüden araç durdurmasını rica etmiştim. Sağolsun kırmadı beni ve arabayı durdurdu. Masai ile bir şekilde konuşmaya, anlaşmaya başladık. Derken arkadaşları geldi, arkadaşları geldi. Ailesiyle ve kardeşleri ile tanıştım. Yemeğe davet edildim. Çok az pişmiş oğlak eti yedik birlikte. Paylaştık. Hala hatırladıkca mutlu olurum iyi ki sürücüden durmasını rica etmişim diye. Daha çok yeni olduğu için Macau Havaalanı’nda yaşadığım güzel bir anımı paylaşayım. İçecek otomatından bir şeyler almaya çalışan bir adam vardı. Rastlantı işte ben de o sırada parasının yetişmediğini gördüm ve makineden bir içecek alıp verdim ona. Yaklaşık 20 dakika sonra tüm ailesiyle geldi. Teşekkür etmek için. Ellerinde bir menü yiyecek ve bir içecekle. Mutluluk ve huzurdan gözlerimin dolduğunu çok net olarak hatırlıyorum.

Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Can Kazım Beyhan: “Gezme güdüsü, 27 yaşındayken bana, dünyanın 50 ülkesine ayak basma fırsatını sağladı”

Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blogunuzun adresi nedir?
Paylaşımlarımı temel olarak Facebook “Full Time Hedonist” sayfasında ve Instagram “full_time_hedonist” hesaplarından yapıyorum. Ülkeler ve şehirler hakkındaki yazılara ve bilgilere ise www.fulltimehedonist.com adresinden ulaşılabilir. Bu arada sitede gördüğününüz tüm fotoğraflar bana ait. Sorulan bütün soruları en kısa sürede yanıtlamaya çalışıyorum. Olur da aklınıza bir şey takılacak olursa bir tık kadar uzaktayım =)