Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben mi? Kim miyim? Adı: Deniz Özgür Öztürk. Ben sizin o hayallerinizin gerçek olduğunu kanıtlayanım : ) Her birinde aynı şeyleri yazan kişisel gelişim kitaplarının bedene bürünmüş, nefes alan canlı haliyim ben. Beni de kendinizle kıyaslayın (bilirsiniz tipik Türk ailelerinde çok yaşanır bu, maalesef) ama benim de sizden çok bir farkım yoktu ya. Aslında tek farkım vardı, sadece istemek. Kimlikte yazdığına atfen 10 Şubat 1987 günü İzmir’de kafamdan tutup çekmişler beni bu dünyaya. Normal bir ilkokul lise ve olmayan bir üniversite hayatım oldu bugüne kadar. Baktım Türkiye’de yabancı dil ciddi açık gittim İngilizce öğrendim. Yetmedi. Yine baktım turizm sektöründe Romence bilen Türk personel yok gibi bir şey. Romanya’da Avrupa Gönüllü Hizmeti yaptım ve 5 Latin dilinden biri olan Romence’yi öğrendim. Param olmadan nasıl yurtdışına çıkarım diye düşünürken ilk yurtdışı deneyimim dünyanın öbür ucu oldu. Cebimde 100 dolarla Arjantin’e bile gittim. Şu ana kadar 7 ülke dolaştım ve hiçbirinde (cep harçlığım dışında) ulaşım ve konaklama masrafı ödemedim. Mastercard reklamları benim ilham kaynağım oldu :p “paranın satın alamayacağı şeyler”. Herkesin “O iş öyle olmaz, sen bilmezsin” dediği açıkçası kimsenin inanmadığı ne varsa yaptım ve hepsinde başarılı oldum. İnandıklarını yaptığımda da başarısızlıkla sonuçlandı. Ve bu hep böyle oldu. Hiçbir zaman hayatımda bir denge olmadı fakat bu dengesizlikler bana rasyonel ve objektif düşünmeyi öğretti. Şu an da kurumsal(!) bir firmada köle OLMAMAYI seçtim ben ve uluslararası bir tur operatöründe su sporları eğitmeni olarak işe başlayacağım.

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Hayatımı etkileyen şeylerden en önemlileri bu gezilerim olmuştur. Çünkü hayattan ne istediğimi ve ne istemediğimi anladım. Hayallerimi ertelememeyi öğretti, önyargılarımdan kurtulmayı, daha da uyumlu olmayı.  Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek.

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Couchsurfing yaptığınız seyahatlerinizle ilgili neler anlatabilirsiniz? Avantajları, dezavantajları neler?
Couchsurfing’in muhteşem avantajlarından dolayı dezavantajları insanın aklına dahi gelmiyor fakat tabii ki de birkaç detayı atlamamak gerekir. Örneğin gittiğiniz ülkede sizi misafir eden kişi ile buluşabilmek için, bazen, cep telefonunuzla arama yapmanız gerekebiliyor. Roaming’den faydalandığınız için gezi sonunda astronomik faturalarla karşılaşabilirsiniz. Diğer bir dezavantajı ise (bu biraz göreceli) evinde konuk olduğunuz kişi çalışıyorsa sizde sabah erkenden onunla çıkmak zorundasınız. Eğer uzun bir yolculuktan sonra ise biraz yorucu olabiliyor fakat diğer yönden sabah erkenden evden ayrılıp, miskinlik yapmadan günü çok dolu dolu geçirebilirsiniz. Bir de şehir gezisi paradoksu var. Yani ben böyle tabir ediyorum çünkü konuk olduğunuz kişi kendisini, sizi şehri gezdirmek zorunda hissediyor bazen. Bunun, sizin için hiç önemli olmadığını, zaten evine sizi konuk ederek en büyük iyiliği yaptığını anlatmak biraz zaman alabiliyor.

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Romanya’da 1 yıl süren bir gönüllülük hizmeti gerçekleştirdiğinizi belirtiyorsunuz, ayrıntılarını öğrenebilir miyiz? Nasıl gittiniz, nerede kaldınız?
Öncelikle, eğer benim 20.000 $ gibi bir birikimim olsaydı ne Avrupa Gönüllü Hizmeti’nden ne couchsurfing’den ne de otostop çekerek seyahat etmekten haberim olmazdı. Neden? Çünkü yıllar boyunca yurtdışına gitmek, bilmediğim yerleri keşfetmek, yerel kültürleri tanımak ve onların hayatlarını paylaşmak benim hayalimdi. Arkadaşlarıma “AGH diye bir şey var. 1 yıla kadar istediğin Avrupa ülkesinde gönüllü olarak çalışıyorsun ve tüm masrafları Avrupa Birliği karşılıyor” dediğimde, “Sen gidemezsin ki biz Avrupa birliğinde değiliz. Kandırıyorlar seni, paranı, böbreğini çalarlar” gibi şeyler söylediler fakat ben aldırış etmedim. Çünkü bizim ülkemizde bilgi demek birinin söylediğine inanmak demektir. Okumayız, araştırmayız ve sadece inanırız. Bazı zamanlar günlerce bilgisayar başında proje aradım. Ama sonunda amacıma ulaştım. 1 yıl Romanya’da bir dernekte gönüllü olarak engelli çocuklara yardım ettim. İyi seviyede İngilizce ve orta seviyede Romence öğrenerek geri döndüm.  Aslında engelli çocuklarla çalışmanın normal çocuklarla çalışmaktan daha kolay olduğunu gördüm.

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Avrupa’da gönüllülük hizmetleri oldukça revaçta, tavsiye eder misiniz?
Şiddetle tavsiye ediyorum. Bir yıla kadar seçtiğiniz bir Avrupa ülkesinde tüm masraflarınız (mutfak masrafları, konaklama, cep harçlığı, uçak biletleri, sağlık sigortası) Avrupa Birliği tarafından karşılanıyor. Kesinlikle sahip olunması gereken bir deneyim. Örneğin Romanya’da Avrupa Gönüllü Hizmeti yaptığım sırada kuzeyinde bulunan Baia Mare isimli şehre gittim. Orda diğer ülkelerden benim gibi gönüllü arkadaşlar vardı. Onlar barda tanıştıkları ve arabasında kalmak zorunda olan bir Fransız adamı evlerine konuk etmişler. Bu adam 3 yıla yakın Kamboçya’da kalmış. Bize her gün Uzakdoğu yemekleri yapıyordu. Bir kaç defa da bu Fransız arkadaş, ben ve bir İspanyol arkadaş bu adamın arabasına atlayıp yollara vuruyorduk kendimizi. Festival filmi gibiydi yani.  Romanya’da yaşadığım sıralarda komşum bir papazdı ve gittiğim ilk gün beni, evine, şarap içmeye davet etti.  Müslüman bir coğrafyada doğup büyüyen biri olarak bu gerçekten şaşırtıcı bir deneyimdi. Amerikalı bir çalışma arkadaşımla, İngilizce bilmeyenlerin de anlayabilmesi için bazen Romence konuşuyorduk.

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Romanya’dan başlayan ve Moldova, Ukrayna, Belarus’u kapsayan otostop çekerek devam ettirdiğiniz yol hikâyeniz önemli tecrübeler barındırıyor olmalı; otostopla seyahat düşünüldüğü gibi gerçekten çok zor mu? Keyifli tarafları neler?
Çok rahat, hızlı ve ucuz. Fakat akıllı telefonlara çok fazla güvenmeyin ve gittiğiniz ülkenin bir haritası mutlaka elinizde olsun. Mesela Moldova ve Belarus’da navigasyon sadece belirli caddeleri gösteriyordu yani nokta atışı hedefe ulaşamıyordum. Hayatımdaki ilk akıllı telefonu, sadece çevrimdışı navigasyonu olduğu için Romanya’da aldım ve %90’ını otostopla dolaştım. Harcamak zorunda kalacağım ulaşım ücretlerini düşününce telefon zaten kendini amorti etti. Elbette zor yanları var fakat bunları nasıl kolaylaştıracağınızı bilmelisiniz.  Örneğin Romanya’da ulaşım sistemleri çok fazla gelişmediği için orda otostop çekmek biraz daha doğal. Yerel halk dahi kısa mesafeler için otostop çekiyor. Yabancı olmanın avantajlarını kullanmak istedim. Ama ben şansımı arttırmak için A4 boyutunda kırmızı bir karton parçasını PVC ile kapladım ve silinebilen bir keçeli kalem aldım. Bu benim tabelam olmuştu artık. Nereye gideceksem oranın ismini yazıyordum ve şöyle bir şey de var ki bu tabelaya Türk Bayrağı’nı çizmeden önce ortalama 45 dakika bekliyordum fakat çizdikten sonra maksimum 15 dakika beklemeye başladım. Bir gün bir kamyon şoförü tabelayı görüp durdu ve kapıyı açtı. “ARKADAŞ, ARKADAŞ” dedi. Kendisi Çek Cumhuriyeti’ndendi. Defalarca Türkiye’den geçmiş. Bir tomar fotoğraf çıkardı. Ortak konuşabildiğimiz hiçbir dil yoktu Fakat çok iyi anlaştık. Bana orijinal Çek birası ikram etti. Benim seyahat ettiğim destinasyonlardaki otoyol sistemleri Türkiye kadar gelişmiş değildi. Maksimum, günde 300 km yol alabiliyordum. Örneğin Romanya’da 500 km yolu otobüsle 10 saate yakın bir sürede kat edebiliyorsunuz.  Bunun nedeni neredeyse bütün şehirlerarası yolların tek şerit olması. Eh, nüfus 15 milyon olunca fazla yola da gerek kalmıyor. AB den önce Romanya’nın nüfusu 20 milyona yakınken AB’ye girdikten sonraki birkaç yıl içerisinde nüfus birden geriliyor. Bunun sebebi birçok insanın çalışmak ve daha iyi gelir elde etmek diğer gelişmiş AB ülkelerine göç etmesidir. Şu An Romanya’da asgari ücret 250 € civarındadır. Gezdiğim yerler kadarıyla söyleyebileceğim tek şey eski Doğu Bloğu ülkeleri Türkiye’den çok çok daha güvenli. Bükreş’te sabaha karşı, mini etekle yürüyen bir kadına yolda bırakın laf atmayı dönüp arkasından dahi bakılmıyor. Kısacası kadına karşı şiddetin olmadığı her ülke güvenlidir.

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Gittiğim her şehrin bende ayrı bir izi var. Mesela Ukrayna’da dolmuş görmek ilgi çekiciydi. Fakat beni en çok etkileyen Romanya’nın Sibiu ve Braşov şehirleridir. Yolda yürürken sanki Orta Çağ’da çekilen bir film setinde gibi hissediyorsun kendini. Her an Dracula ile karşılaşacakmışsınız gibi : ) Bu şehirler, tarih derslerimizdeki o ünlü ‘’Feodal’’ sistemden kalma şehirlerdir. Bu şehirler etrafı surlarla çevrilmiş, şehrin ortasında kocaman, yüksek, sivri detayları olan bir kilise ve yerleşim yerleri olarak inşa edilmiş. Eğer etkileyemeyenini sormuş olsaydınız bunun cevabı kesinlikle Beyaz Rusya’nın Başkenti Minsk olurdu. 90’lardan kalma bir şehir görmek istiyorsanız buraya gidin. Şehir, 90’lı yıllardaki Türk filmlerinden fırlamış gibiydi. Kocaman, çirkin geometriye sahip, hiçbir mimari çekiciliği olmayan, binalar. Soluk yüzlü binalar… Sanırım bunda 2. Dünya Savaşı’nda Beyaz Rusya’nın yerle bir olmasının da payı yüksek.

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Deniz Özgür Öztürk: “Şu an para kazanmaktaki tek amacım daha fazla seyahat edebilmek”

Romanya mutfağı ile ilgili deneyimleriniz nasıl? Mutfakları, Türk mutfağından çok farklı mı?
Gelelim bu önemli konuya. Valla o kadar mutfak denedim ama Türk yemeklerinden daha güzelini halen görmedim. İklimden midir? 4 mevsimi dolu dolu yaşamaktan mıdır nedir anlayamadım. Belki de çok kültürlü yapıdan kaynaklanıyordur. Romenlerin sulu yemeklerine “ciorba” yani bizdeki “çorba” deniyor. Onlarda sulu yemek yok ama bütün sulu yemeklere çorba demişler. “Ciorba de burta” denilen bizdeki işkembe çorbasına benzeyen enfes çorbaları da mevcut. Mesela mutfaklarında “sarmale” dedikleri, genelde domuz eti de koydukları lahana ve yaprak sarmaları da mevcut. Bir de “mici” diye köfteleri var. Domuz, kuzu ve dana eti karışık… Mangalda en yenilebilir etti benim için. “Ardei umplut” da bizim biber dolmasının aynısı. “Samantana’’ dedikleri yoğurt ve kremanın karışımı olan muhteşem bir şey var. Bu arada kilosu 19 TL olan roka da gördüm :D

Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz maddi olanak verseler, nerelere giderdiniz?
Sanırım dünyadaki bütün şehirleri toplar 365’e bölerdim : ) Ya nolur bana böyle şanslar vermeyin : ) Kafayı falan yerim herhalde sonra bir daha da hiçbir yere gidemem. Ama tek cümleyle “dünyayı tavaf ederdim”.