Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar ben Fotoğrafçı Anne Ebru Canbaz… 1988’de İstanbul’da doğdum. Moda tasarım eğitimi aldım. 6 senelik mutlu bir evliliğim var. Bu mutluluğum oğullarım Efe ve Rüzgâr ile bir kat daha arttı. Evlatlarımın anneleri olmanın dışında onların güzel anlarını güzel anılara dönüştüren bir fotoğrafçıyım…
Oğullarınızın yaşları nedir? Karakter olarak nasıl çocuklar?
Efe 4 yaşında, Rüzgâr ise 4 aylık… Efe balık burcu duygusal, yaşına göre çok merhametli, ani çıkışları olsa da genelde uyumlu bir çocuk. Rüzgâr başak burcu 4 aylık olmasana rağmen titiz ve kendisine göre bir düzeni olan, çok dikkatli, güler yüzlü, utangaç bir bebek…
Oğullarınızla hayat nasıl geçiyor?
Rüzgârın da gelmesiyle yeni hayatımıza, iki kardeş alışsa da ben bazen bocalayabiliyorum… Uykusuz geçse de gecelerimiz bu aralar sabah 7.00’de agularla uyanıyoruz, daha sonra abimiz bize katılıyor… Beraber kahvaltımızı yapıp günün nerdeyse tamamımda beraber oynuyoruz, kitaplar okuyoruz, Rüzgâr uykuya dalınca eğer Efe de evdeyse mutfakta vakit geçirmek, kekler ve kurabiyeler yapmak en sevdiğimiz anlardan bir tanesi… Kısacası hayat onlarla deniz gibi, bazen duru bazen dalgalı ama bir o kadar da eğlenceli…
Blogunuz http://www.fotografcianne.com nasıl ortaya çıktı? Hikâyesi ve içeriği nedir?
Fotoğrafçılık oğlumla başladığı için hem fotoğrafçıydım hem de anneydim. Neden ismim “fotoğrafçı anne” olmasın dedim… O zaman Efe ile gittiğim ve fotografçıların kullandığı mekânlarda çektiğim kareleri paylaşırken şimdilerde abi-kardeşin en unutulmaz anlarını paylaşıyorum. Photo blog desek daha doğru olur aslında… Daha çok oğullarımla gittiğimiz yerlerde çekmiş olduğum fotoğrafları, küçük notlarla paylaşıyorum.
Fotoğrafçılığa nasıl başladınız?
Bundan 4 yıl önce Efe’nin dünyaya gelmesiyle başladı aslında… Her gün bir karesiyle başlayan bu tutkumla neden başka bebekler de olmasın dedim ve kendimi fotoğrafçılık kursunda buldum. Kurlarımı bitirdikten sonra sevgili Ayça Oğuş’tan bebek fotoğrafçılığı hakkında eğitimimi de alıp, yasal olarak fotoğrafçı anne olarak bu işe başladım.
Kendinizi bir anne blogger olarak nasıl tanımlarsınız?
Hayatta belki de başıma gelen en güzel şeydir anne olmak… En çok anne olmayı sevdim daha sonra ise her anlarını ölümsüzleştirdiğim için de fotoğrafçı olmayı… Anne blogger olmak ise evlatlarımın en güzel, en unutulmaz anlarını paylaşmak… Bazen fırsat bulup soğuk da olsa içtiğim kahvemi, özellikle çocukların da ev yapımı tüketebilecekleri tarifleri ve gitmiş olduğum seminerlerden notlar ve fotoğraflarımı paylaştığım dünyam…
Sosyal medya sizin için ne ifade ediyor?
Sosyal medyada aslında kocaman bir aile oluyorsunuz… En mutlu olduğun anda ya da mutsuz ve çaresiz hissettiğinde, belki de bir ürün için bilgi istediğinde o kadar güzel yorumlar, tavsiyeler geliyor ki doğru yerde doğru şekilde ilerlediğimi anlıyorum…
Blogunuzdan sonra sosyal medyaya nasıl yöneldiniz? Takipçilerinizle aranızda nasıl bir bağ var, hesaplarınızda size yöneltilen tüm yorumlara cevap veriyor musunuz?
Fotoğrafçılığımın yanı sıra anne olduğum için blogda ve sosyal medyada da bizim evin en doğal en sıcak anlarını paylaşıyorum… Her gecen gün takipçi sayısı artsa da takipçi kaygım olmadan yaşıyorum… Bu aralar tüm yorumlara dönemesem de hepsini tek tek okuyorum. Oğullarım için o kadar güzel dualar geliyor ki tanışmasak da güzel insanlar biriktiriyorum ve bu da beni çok mutlu ediyor.
Blog yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmeliler?
Ben biraz fazla doğalcıyım, içten yazılmış yazılar ve fotoğrafların da yer aldığı bloglar beni daha çok çekiyor. Bir fotoğrafçı olarak görselin ön planda olmasından yanayım. Bir ürünü tavsiye ederken, yapmış olduğunuz yiyeceğin tarifini verirken mutlaka fotoğraflarını da paylaşmanızı tavsiye ederim. Özellikle öğlen saatlerinde gün ışığında çekilmiş fotoğrafların daha güzel çıktığını da unutmayın…
Sevgiyle kalın!
Instagram: fotografcianne
