Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Seve seve! Ekim 1992, Aydın doğumluyum. Şakalar, komiklikler ve bol güneşli iklimle dolu bir çocukluk döneminin ardından bundan tam 4 yıl önce eğitim uğruna Ankara'ya taşındım. Ankara'ya taşınmamla beraber ilk defa kendi evim oldu, bende yeri çok ayrıdır. 4 yıldır hayatıma güzellik katan birçok şeyi deneyimledim, ablamla olan ev arkadaşlığım ve köpeğim Loca bunların başında gelir. Ankara'daki 5. yılımla beraber Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü'nden mezun olacağım gibi duruyor, ailecek heyecanla bekliyoruz.

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Rahatlıyorum. Bir şeylerle meşgul olma fikri her zaman çok güzeldir; kimisi resim yapar, kimisi keman çalmaya yeltenir, kimisi de banyodaki fayansları sayar. Ben tercihimi gezmekten yana kullanıyorum. İşin ilginç yanı, gezmek ve seyahat etmek fiillerinin birbirinden bir nebze ayrı olduğunu düşünüyorum. Seyahatlerim daha kısıtlıdır, bunda henüz öğrenci olmamdan kaynaklanan maddi kaygıların ve sebep olarak okuduğum bölümü gösterebileceğim bir zaman sıkıntısının payı büyüktür. Öte yandan, bir müzikale gitmeyi rahatlıkla gezmek olarak değerlendirebilirim. Kulaklığımı takarak Tunalı'da yürümeyi ya da yeni açılan bir restorana gitmeyi de...

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Şimdiye kadar kaç ülke gezdiniz? 
Ne yazık ki böyle bir istatistiği tutacak deneyimlerim henüz olmadı, sanırım bu yaşıma kadar biraz lokal seyahatlere bağlı kaldım. Darısı günün birinde gerçekleştireceğim Güney Afrika seyahatimin başına diyelim.

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Sanıyorum ki Efes Harabeleri... Arkeolojiye olan ilgimden olsa gerek, yaklaşık 5 kere gittiğim Efes Harabeleri her defasında beni aynı ölçüde etkilemeyi başarır. Coğrafyası, dokusu, mimarisi bana kalırsa hakikaten görülmeye değer!

Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız? Genelde tek mi yoksa grupla mı seyahat edersiniz?
Kesinlikle grup seyahatleri favorimdir! Eğer ki bu seyahatler bir de spontane bir şekilde gerçekleşiyorsa! Tek başına seyahat etmek oldukça “cool” ama benim şu sıralar pek tercihim değil. Seyahat rotanızda gülmekten uyuyamamak varsa “ablayla seyahat” şıkkını da eklemek isterim, bu da bir diğer favorimdir.  

Rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
Rota belirlerken en önemli iki kıstasım; iklim koşulları ve gidilecek yere kimle/kimlerle gittiğimdir. İklim koşullarına bir göz atar, uygunsa bir tik atar ve sancılı olan diğer aşamaya geçerim. Grubun şerbetine göre bir rota belirledikten sonra ise artık her şey çok daha kolaydır.

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Seyahat öncesi nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Seyahat öncesinde okuduklarımın etkisinde olabildiğince kalmamaya çalışıyorum, kiminin hiç beğenmeyip internet forumlarında ateş püskürttüğü bir yere ben aşık olabiliyorum; o yüzden en güzeli insanın sıfır bir beyinle gidip kendisinin keşfetmesi… Çantamda ise mutlaka ama mutlaka; fotoğraf makinesi, eksantrik bir not defteri çünkü sıradan bir defterle asla gidemem, en az üç renkli kalem, yaz kış fark etmez güneş kremi ve şarj aleti şarj aleti şarj aleti!

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

En son nereye gittiniz?
En son yerli bir turist olarak İstanbul'a gittim. İstanbul'un bohem yakasında, Galata ve Karaköy taraflarında gezip tam bir turist gibi peştamal satın aldım.

Sırada neresi var?
Sanıyorum ki sırada Amerika var. Yerli turist kalıbından sonra biraz iddialı oldu değil mi? Henüz plan aşamasında fakat olur da vize işlemlerini halledip yaz için de kendime bir staj ayarlayabilirsem ver elini Amerika!

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Seyahatleriniz sırasında sizin gibi gezginlerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Seyahatlerim sırasında bol miktarda yaşlı nüfusla tanışıyorum. Neden olduğu konusunda hiçbir fikrim yok ama bu bile başlı başına enteresan bir olay bence, aramızda bir çekim var galiba…

Seyahat edilen bölgelerde yeme-içme alışkanlıkları çok farklı olabiliyor. Siz gezilerinizde bu durumu nasıl belirliyorsunuz, yemek yemek için nasıl yerler tercih ediyorsunuz?
Yemek konusu benim için hafif ölçülerde sıkıntı yaratabiliyor ama bu durum seyahatlerimi asla etkilemiyor. Et ve türevlerinden uzak yaşamak istedikçe her gittiğim yerde önüme konan butlar ve karamelize edilmiş tavuklar beni biraz üzüyor, ben de canım sağ olsun deyip duble salataya abanıyorum. Siz siz olun, işe güzel tarafından bakın… Misal, Antep'e gittiniz, et yemiyorsunuz, o zaman bardağa dolu tarafından bakın ve “et yoksa baklava yeriz kardeş, boşver kalorileri” diyerek elden geldiğince durumu toparlamaya çalışın, bu da başka bir tavsiyedir.

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Bu konuda hiç problemli değilim, yaşımın verdiği gazla her yerde kalabilirim! Kampta kalmak son dakika golü olmayacağı için kamp tatiline zaten bilinçli çıkıyorsunuzdur fakat otel meselesinde ise o seyahate ne kadar bütçe ayırdığınız önemli… Otel benim için hep son planda kalıyor, sadece uyuyacağım bir yere ayırdığım bütçe benim için ne kadar minimum, o kadar iyi. Temiz olsun, kahvaltıda da bol salatalık olsun yeter.

Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Evet, oldu! Akçakoca adında bir yer var, zannediyorum ki Düzce tarafında… Bana kalırsa gitmeden önce bir kez daha düşünün, gidenleri de mümkün mertebe uyarın. Kuş Cenneti adında gittiğiniz bir gölette kuş namına bol miktarda karasinekle karşılaşabilir, antik kalıntılar adı altında gezinti yaptığınız yerde ise yerde iki adet çakıl taşıyla karşılaşabilirsiniz.

Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü? Düşündüyseniz neresi ve neden?
Düşündüm, hala düşünüyorum. Eğitim, master bahane; yeni kültürler görmek, yeni insanlar tanımak ve yeni dondurmalar yemek için bir süre Avrupa'da yaşayabilirim.

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz?
Off! Bu soru hakkında sayfalar dolusu yazabilirim! Neler yapmam ki! Öncelikle koşa koşa Arjantin'e giderim, orada sokakta dans eder sonra hemen hoop Güney Afrika'ya! Biraz safari, biraz aslan-kaplan, biraz da Zanzibar sonra oradan uçarak Uzakdoğu'ya! Meditasyonun dibine vurup salyangozları nasıl yediklerine hayretle şaşırdıktan sonra ise son olarak Ortadoğu'ya… Orada da fotoğraf, bol bol fotoğraf...

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Merve Arıkan: “Dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin”

Türkiye’deki insanlar gezmek, seyahat etmek konusunda biraz eksik kalmış durumda, ne yazık ki ekonomik şartların da etkili olduğu bu durumun gelişmesi için önerileriniz var mı?
Evet, ne yazık ki öyle... Sanırım ülkemiz insanında şöyle bir anlayış var, seyahat etmek gerçek bir ihtiyaç olarak görülmüyor, bu çok büyük bir lüks olarak görülüyor. Belki de bize yansıtılan bu, ekonomik kaygılardan ötürü seyahat etmeye bir türlü fırsat gelemiyor. Çocuğun okulu ya da evin faturaları haliyle hep ön planda… Olur da bir para kalıyorsa ona da yatırım yapılıyor, altın alınıyor, bankaya koyuluyor, biraz daha şanslıysak ev alınıyor, araba alınıyor fakat seyahate bir türlü sıra gelmiyor. Bence burada ilk iş turizm acentelerinin, şirketlerinin ve reklam ajanslarının… Yılın belirli dönemlerinde “Herkes Mutlu Gezsin” kampanyaları düzenlenebilir. Bahsettiğim şey 500 Euro'ya Avrupa'yı baştan sona gezin seyahatleri değil; biraz daha realist, belki biraz daha lokal… Reklam ajansları bu konuda insanları teşvik etmeli, “seyahat için aslında çok da bir para ayırmanıza gerek yok anlayışı” insanlara aşılanmalı…

Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalı, nelere dikkat etmeliler?
İlk tavsiyem herkesin kendine renkli bir not defteri alması yönünde olacak! Yazdıkça daha çok keyif aldığınızı hissedeceksiniz. Fotoğraf makinesi bana kalırsa önemli, “anı yaşayın, fotoğraf çekmeyin” anlayışı kulağıma çok bilge gelse de ne yazık ki buna alışamıyorum, içimde her şeyi deli gibi belgeleme isteği var! Gördüğüm her şeyi belgelemeliyim, yazmalıyım, not etmeliyim! Siz de böyle yapın. Parayı dert etmeyin diyemeyeceğim, bu da bir dert ama belki de aradaki bazı şeylerden fedakârlık ederek bu durumu da dengeleyeceksiniz. En önemlisi; dünya küçük, yaşam küçük, keşfetmekten vazgeçmeyin. Yanınıza en yakın arkadaşınızı/sevgilinizi/ablanızı/kardeşinizi alın ve başlayın gezmeye, kahkaha atmaya... Herkese sevgiler!