Haziran ayı sonunda Trakya Kalkınma Ajansı davetlisi olarak gerçekleştirdiğimiz 4 günlük Trakya turumuza başlamadan önce ziyaret ettiğimiz Trakya Kalkınma Ajansı yetkililerinin de söylediği gibi Edirne, Selimiye Camii ve ciğerden ibaret bir ilimiz değil.
Tava ciğer eşsiz bir lezzet gerçekten, Selimiye Camii ise bambaşka bir yapı fakat kenti ziyaret edenlerin sadece bu ikili için ziyaret ediyor olması Edirnelileri üzüyor. Çünkü şehirde görülecek başka bir sürü yer, tadılacak bir sürü lezzet ve keyifle zaman geçirebileceğiniz bir sürü mekân var.
Uzun bir süre Osmanlı başkentliği yapmış olmasının bıraktığı izler hala yerli yerinde duruyor Edirne'de. Şehir eskiden birçok kültürü bünyesinde barındıran bir başkent olmanın verdiği kültürel geçmişini hala koruyor diyebiliriz. Her ne kadar yeterli sayıda din adamı olmadığı için dini törenler gerçekleşmese de Edirne’de büyük bir sinagog da mevcut.
Şehirde yürüdükçe her an bir tarihi eser görmeniz, geçmişi keşfetmeniz olası. Selimiye Camii, Eski Cami, Sultan İkinci Beyazıt Külliyesi kesinlikle görülmesi gereken yerler arasında.
Edirne'de dilerseniz dalış yapabilmeniz de mümkün. Saros Körfezi İbrice Limanı’nda birçok dalış merkezi mevcut. Bu konuda tecrübeli olun ya da olmayın herkese uygun programlar var. İbrice Limanı özellikle sualtı güzellikleri ile görmeniz gereken önemli bir nokta.
Yazımın başında belirttiğim gibi Edirne aslında gezmekle kolay kolay bitirilebilecek bir şehir değil. Tarihi Kırkpınar Güreşleri’nin yapıldığı Sarayiçi bölgesini de görmenizi öneririm. Girişindeki tarihi kalıntılar ve köprü, Osmanlı mimarisinin güzelliğini gözler önüne seriyor.
Sarayiçi bölgesinden biraz ileri gittiğiniz zaman ise kırk yiğit için yapılan kırk çeşmeyi göreceksiniz. Biraz gerinizdeki büyük kule ise Osmanlı Adalet Kulesi olarak biliniyor.
Turumuzun Tekirdağ ayağına gelirsek; Tekirdağ’ı “ayçiçeği tarlalarının şehri” olarak tanımlayabilirim. Tekirdağ denince ilk akla gelen şeylerden biri köftesi olsa dahi, dikkatimi yolculuğumuz boyunca birçok kez karşılaştığımız ayçiçeği tarlaları çekti.
Gözümüze takılan ayçiçeği tarlaları sabah ışıklarıyla ayrı, güneş batarken ayrı güzel görünüyordu. Tabi ki bu güzellikler içinde bol bol fotoğraf çekmeyi unutmadık. Biz karşılaşmadık fakat ayçiçeği tarlaları içinde gezerken fare görmeniz olası : ) Dikkatli olmanızı öneririm.
Kırklareli ve doğal güzelliğine değinecek olursak; burası özellikle İğneada için ziyaret ettiğimiz bir yerdi. İğneada'ya ulaşmadan önce bu kadar güzel bir yerle karşılaşacağımızı düşünmüyordum açıkçası. Kenarda köşede kalmış, pek de bilinmeyen bir yer. İğneada gezilerinizde; kamp yapabilir, denize girebilir ve burada huzur içinde vakit geçirebilirsiniz. Tatil beldelerinin kalabalığı İğneada'da kesinlikle yok. Hem sakin hem de aradığınızı bulabileceğiniz bir yer.