Sema Taştan Çelepci: “Los Angeles’ta araba kiralamak bizim için en mantıklı hareket oldu”

Son dönemlerde bir Los Angeles seyahatiniz oldu, biraz anlatır mısınız gitmeye nasıl karar verdiniz?
Biz gezmeye başladığımız andan itibaren Avrupa ülkelerine hapsolduk. Bunun en önemli sebebi, diğer ülkelerle kıyaslandığında daha ekonomik olmasıydı. Sonra gezgin ailemize Küçük Gezgin de katılınca, bu seneye kadar kısa mesafeli yolculukları tercih ettik. Fakat bu sene, şeytanın bacağını kıralım ve Amerika’yı bir de biz keşfedelim dedik. İlk önce Küçük Gezgin ve ben bir üniversite şehri olan Davis’e gidip orada 3 ay kaldık. Amaç hem gezmek hem de bizim ufaklığı anaokuluna göndermekti. Madem bir gezgin olarak yetişiyor en azından dünya diline de hâkim olsun istedik. Bu düşünce içimize düşer düşmez, biri bizi caydırmasın diye hemen biletleri aldık. Bu arada boş durmadık daha gitmeden 15 günlük bir aile gezisinin de tarihlerini belirleyip hazırlıklara koyulduk.

Seyahatiniz öncesinde nasıl bir hazırlık yaptınız?
“Kim bilir bir daha yolumuz buralara düşer mi” dedik ve gece gündüz bu 15 günlük seyahati planladık. Sacramento, Lake Tahoe, San Fransisco, Monterey, Los Angeles ve Los Angeles’ın çevresindeki küçük şehirleri içeren kapsamlı bir gezi düşündük. Her şehir için gezi planları çıkardık. En önemlisi de mutlaka yapmamız gerekenler listesi hazırladık. Los Angeles şehrine ayırdığımız 5 tam günü bu listeye göre belirledik. Bir günü Disneyland’a, bir günü Universal Stüdyoları’na ayırdık. İnternetten biletleri alarak kapıda bekleme zahmetinden de kurtulmuş olduk. Bir günü Los Angeles Downtown şehir merkezine ayırdık. Los Angeles’ın en eski tarihini barındıran Olvera Caddesi, Civic Center & City Hall yani hükümet binalarının bulunduğu yer, Little Tokyo, Los Angeles’ta yaşayan Japonların kendi kültürlerini devam ettirdikleri bölge, Hollywood ve Beverly Hills bölgesini gezmek dolu dolu, gece yarılarına kadar tam bir günümüzü aldı. 2 günümüzü de Los Angeles’a yakında bulunan sahil şehirlerine ve plajlara ayırdık. Santa Barbara, Santa Monica, Malibu Beach, Venice Beach, Manhattan Beach ve Marina Del Rey bunların en güzelleriydi. Her sahil şehrinin kendine özgü bir yapısı ve güzelliği var. Her biri birbirinden o kadar farklı ki, kesinlikle görülmeye değer. Bunlardan Santa Barbara bizim keşke bir gün burada kalsaydık dediklerimizden mesela. Bu “mutlaka yapılacaklar” listesi hayat kurtarıyor. Bizim gezi planlamalarımızda en önem verdiğimiz şey. Los Angeles gezisinde de çok işimize yaradı doğrusu.

Los Angeles’ta nerelerde kaldınız? Şehir içi ulaşımı nasıl sağladınız?
Biz her seyahatimizde olduğu gibi Amerika’da da zincir oteller grubunu tercih ettik. Los Angeles’ta tercihimiz Best Western oteller zinciri oldu. Amerika’daki otellerde en büyük sorun güvenlik ve temizlik olduğu için, özellikle bir zincir otel ayarladık. Biz Los Angeles’ın Annheim bölgesinde, Disneyland’ın bulunduğu bölgeden otelimizi seçtik. Ama şehrin iki ayrı ucundaki otellere günleri bölmekte fayda var. Şehrin bir ucundaki Disneyland’dan Universal Stüdyolarına gitmek 45 dakikayı buluyor. Gezilecek rotaya göre iki farklı otelde kalmak çok daha mantıklıymış; gidince anladık : ) Los Angeles’ta araba kiralamak bizim için en mantıklı hareket oldu. Şehrin çok başka bölgelerinde yapacağımız geziler olacağı için, toplu taşıma bizim için sıkıntı oluşturabilirdi. Sudan ucuz benzin alabilirken, araba kiralamak oldukça uygunken, mesafeler de Avrupa’daki gibi kısa değilken; oradan oraya savrulmanın alemi yok dedik. Geziyi eziyete çevirmek istemedik. Böyle büyük şehirlerde tüm gün ayak tabanların şişip doğru düzgün bir yer göremeden dönmek de var! Yalnız Los Angeles’ta ulaşım, 6 hatta 8 şeritli otobanlar demek. Günün her saatinde örümcek ağı misali yollarda araba selinin içinde gitmek demek. O yüzden bir navigasyon cihazı bu şehirde hayat kurtarıyor, onu fark ettik. O olmasaydı halimiz yamandı : ) Bu seyahatimizin baş aktörüydü diyebilirim.

Los Angeles’ta yeme-içme alışkanlıkları nasıl? Bize önereceğiniz yeni lezzetler var mı?
Los Angeles’ta yeme-içme alışkanlığı, Amerika’daki diğer şehirlerdeki gibi fast-food üzerine kurulu. McDonalds’tan çok daha ünlü zincir hamburgercileri var mesela. McDonalds’ın Amerika’da adı çoktan eskimiş. Tavsiyem butik, ev yapımı hamburgerlerin yapıldığı restoranlar ama her yerde olan ünlü bir hamburgercide yemek istiyorsanız; Johnny Rockets’in hamburgerleri oldukça lezzetli. Amerika çok kültürlü bir yer. Özellikle Hispanic-Latin kökenlilerin, Çinli ve Japonların mutfağı, Amerika’nın restoran kültürünü de oldukça etkilemiş. Los Angeles’a gelmişken, Meksika kültürünü yaşayabileceğiniz Tarihi Olvera Caddesi’ndeki Meksika restoranında yemek yemeli ve canlı müzik eşliğinde harika bir margarita içmelisiniz. Suşi seviyorsanız Japon mahallesine gidip, yerinde yemelisiniz. Applebees, Amerika’nın mutfak kültüründe bulunan pek çok şeyi bulabileceğiniz bir restoranlar zinciri. Zaten Amerika’nın kendine ait mutfak kültürü barbekü yani bizim bildiğimiz mangaldan oluşuyor. Burada da her türlü tavuk, domuz ve sığır eti ürünleri barbekü edilerek sunuluyor. Los Angeles sahillerine gittiğinizde chowder-deniz ürünleri çorbasının mutlaka tadına bakmalısınız. Buppa Gump en ünlü deniz restoran zincirlerinden. Ama herhangi bir iskeledeki ufacık bir restoranda bile olsa mutlaka yengeç yemelisiniz. Bir de Cheesecake Factory’de cheesecake yerseniz, Los Angeles seyahatinizin tadı damağınızda kalmış olur.

Son olarak Los Angeles’a gidecek olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Biz Küçük Gezgin ile Los Angeles’ta olmaktan çok büyük keyif aldık. Şehir merkezinde belki yapacak çok şey yok, ama plajları ve yakınında ki sahil şehirlerinin her biri insanı büyüleyen yerler. Mutlaka oraları görmeliler. Universal Stüdyolarına gidip, bugüne kadar izlediğimiz pek çok filmin platosunu görmeli, kendilerini eğlenceye bırakmalılar. Park kapandığında da CityWalk’a gidip akşam yemeği yiyerek, gece yarısına kadar capcanlı olan ortamın tadını çıkarmalılar. Eğer çocukları yoksa ve ya 7 yaşından büyükse, Disneyland’ın diğer bölümü California Adventure kısmına girmeli ve roller coasterlarda çığlık çığlığa eğlenmeliler. Hollywood yazısının en güzel fotoğrafını çekmek için şehrin reservoir-baraj kısmına gitmeliler. Hollywood’u gündüz görmeli ama gece mutlaka görmeliler. Hollywood’un gece olan hareketliliği ve canlılığı bambaşka. Filmlere konu olmuş Venice Beach’e gidip, Amerika’da yaşayan her çeşit insanı aynı cadde üzerinde görmeliler. Sahile indiklerinde okyanusta sörf yapanları izlemeli, arada yüzen su samurları ve denizaslanlarını da gözden kaçırmamalılar. Santa Barbara’ya bir gece ayırıp tadını doya doya çıkarmalılar. Los Angeles’ın her hangi bir bölgesindeki Farmer’s Market sebze-meyve pazarına gitmeliler. İşte tüm bunları yapabilmek için de en az 5 günü Los Angeles’a ayırmalılar. En önemli tavsiyelerimden biri; NBA, beysbol maçlarının takvimine bakıp, eğer denk geliyorsa dünyaca ünlü bir maça gitmeleri. Biz maalesef bu fırsatı maç sezonundan dolayı kaçırdık. Gran Prix araba yarışlarının asfalttaki izi biz gittiğimizde hala Long Beach caddelerindeydi. Los Angeles’taki etkinliklere gitmeden önce iyice bir göz gezdirirlerse, şehrin tadını daha da iyi çıkarabilirler. Hollywood’daki Oscar törenlerinin düzenlendiği Dolby Theatre veya Chinese Theatre’daki bir etkinliğin gösterimine girmeliler. Biz Küçük Gezgin ile gece hayatına akamadığımız, genelde insanların eğlendiği saatte otel odasının yolunu zor bulduğumuz için buna dair bir tavsiyemiz olamayacak ama duyduğumuza göre gayet iyiymiş : ) Artık LA gecelerinde neler oluyor onlar bize anlatmalı : ) Şehirde, bilinir ve güvenli bir firmadan navigasyonlu araba kiralamak, park ettikleri yerlerin işaretlerine çok dikkat etmek, seçtikleri otelin güvenli bir bölgede olup olmadığını iyice araştırmak, ilerleyen saatlerde kalabalık caddelerden şaşmamak temel yapmaları gerekenler. Ama bunların hepsinin ötesinde 24 saat trafiğin aktığı bu şehrin tadını doyasıya çıkarsınlar. Biz kızımızla harika bir gezi yaptık ve bir sürü anıyla döndük.