Takvimler 25 Haziran 1894’ü gösteriyor. 24 yaşındaki Annie, dünyanın çevresini bisikletiyle dolaşacağını ilan ettiğinden beri, kendisini “Londonderry” soyadıyla sunuyor. Asıl soyadı Kopchovsky. Yoksul bir Yahudi aileden geliyor. Kocası Max ve üç çocuğuyla birlikte; ağabeyi, karısı ve onların iki çocuğuyla yaşıyorlar. Kadınların büyük hedeflerle ortaya çıkmasını, toplumun büyük geneline kabul ettirmek zorken, üç çocuğu olan bir anne söz konusuysa, bu bütünüyle imkânsız. Annelik görevlerini bir kenara bırakarak uzun bir maceraya girişmek! Olacak şey değil. Bekâr ve tabii ki çocuksuz olan Annie Londonderry, sert yargıların önünü kesmek için oluşturulmuş kurgusal bir karakter. Ayrıca bu yeni ismi sayesinde Yahudi kimliği ona yollarda engel olmayacaktı elbette…
Eşi Max bir işportacı. Annie parlak bir zekâsı olmasına rağmen, hiç eğitim almamış. 7 yaşında öksüz kalmış ve 18 yaşında evlenmiş Max ile. Daha sonraları, “Hayatımın geri kalan yıllarını, kucağımda bir bebek ve üstümde bir önlükle geçirmek istemedim” diye yazacaktı. Hayattan çok daha fazlasını istiyordu o.
Annie başlangıç noktasında bekliyor, Ilımlı Hıristiyan Kadınlar Birliği’nin yerel başkanı, kadınların oy hakkı için mücadele edenler de dahil meraklı kalabalığa kadınların erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmaları gerektiğini, Annie’nin kadınların her şeyi yapabileceklerinin bir sembolü olacağını anlatıyordu.
Kadınların seçme-seçilme ve yüksek eğitim hakkıyla, evlilikte eşit haklar talep ettikleri o yıllarda, bisiklet özgürlüğün sembolü haline gelmişti. Annie bunu, ün, servet ve özgürlüğünü kazanmak için bir fırsat olarak gördü. Kamuoyunun macera, kadın hakları ve bisiklete olan ilgisini sermayeye çevirerek, ailesi için para kazanmasını sağlayacak bir plan geliştirdi.
Annie, dünya çevresindeki bisiklet turu girişiminin iki varlıklı adam arasında bir bahis olarak düzenlendiğini açıkladı. Eğer 15 ay içinde ve toplam 5000 dolar kazanmış olarak dönerse, 10.000 dolar kazanacaktı. Karşılıksız katkı almasına izin yoktu, sadece hediyelik eşya ve reklam satarak para kazanacaktı.
Lithia Su Şirketi, başlangıç olarak 100 dolar ödenmişti ve oda sırtına bu şirketin reklamını alarak yola koyuldu. Başlangıçta yolda kullanmak için hafif bir elbise diktirdi. Hızlı sürüş sırasında eteği beline tutturulabiliyordu. Yeni bir şapka ve kauçuk tabanlı bir ayakkabı aldı. Kadınların giymesi beklenen korse hareketlerini sınırlıyor ve onu nefessiz bırakıyordu; ondan kurtuldu. Annie büyük uğurlamadan sonra, iki gün fotoğraf çekimlerini bekleyerek, 27 Haziran’da yola çıktı.
24 Eylül’de Şikago’ya girdiğinde, 1500 km’den fazla seyahat etmişti. Amacına ulaşıp ulaşamayacağına dair şüphe duymaya başlamıştı. Başarısı yalnızca onun kişisel meselesi değildi, o tüm kadınların bir sembolüydü. Neyse ki umudunu tümden yitirmeden önce, Şikago Sterling Bisikletleri, ona 26 kiloluk bir erkek bisikleti uyarlamayı ve bir reklam sözleşmesi teklif etti. Sterling bisikletleri için tekerlek üreten bir üretici de, başka bir sözleşme sundu. Şimdi Annie’nin bisikletinde dalganan iki afiş vardı. Geldiği yöne, New York’a geri dönmeye karar verdi, oradan Fransa’ya gidecek bir gemiye binecekti.
14 Ekim’de, Şikago’dan pedal çevirmeye başladığında bol kesimli, bilekte dar manşeti olan bir pantolon giymişti. Bu kıyafet erkek bisikletine binen bir kadın için konforlu bir seçenekti. Oysa yolculuğunun başlangıcında bir gazeteci ona neden bol pantolon giymediğini sorduğunda, Annie şöyle yanıtlamıştı:
“Dünyanın çevresini dolaşmaya girişecek kadar cüretkâr olmama rağmen, pantolon giymeye yetecek cüretim yok.”
New York Buffalo’ya ulaştıktan sonra, daha da ileri gitti; bir çocuk pantolonu alarak, dizaltında kısa pantolon gibi giymeye başladı. Siyah çoraplar, bir tozluk, bir tüvit yelek, bir ceket ile mavi bir gemici şapkası da giyiyordu. Onu görenler şaşırıp kalıyordu, yaklaşmakta olanın bir kadın mı erkek mi olduğunu anlayamıyorlardı. New York’dan bindiği gemide ilgi odağı oldu. Maceralarını masal gibi anlatıyordu, güvertede bisikletle tur atıyor ve para topluyordu.
Paris’te, Sterling bisiklet acentası tarafından konuk edildi. Bisiklet Fransa’da çok popülerdi, basından büyük ilgi gördü. Annie’nin minyonluğuna rağmen, sadece kas ve enerjiden ibaretmiş gibi göründüğü yazıldı.
Yolculuğuna başlamasından bu yana altı ay geçmişti, zaman azalıyordu. Marsilya’ya gitmek için güneye doğru sürdü. İnsanlara yolu göstermelerini rica eden Fransızca bir mesajı bir bez parçasına yazarak ceketine iliştirmişti. Yol boyunca bisikletliler ona kısa sürelerle eşlik etti. Hava soğuk ve karlı, yollar çamurluydu; ama Annie yılmadı. Marsilya’ya vardığında kendini çok yorgun hissediyordu; ama neşesi hemen yerine geldi, ona sponsor olmaya istekli tüccarlar tarafından karşılanmıştı.
20 Ocak 1895’de, Mısır’dan Sidney’e gitmek üzere ayrıldı. Artık bisikletinin üzerinde değil, daha çok onunla birlikte geziyordu. SriLanka’da yerel bisiklet kulübünün üyeleriyle birlikte, şehrin etrafında 50 km’lik bir tur attı. Şubat’ın yarısında, gemisi Singapur limanına girdiği sıralarda, yerel bir gazete tarafından sahtekârlıkla suçlandı: Fransa ile Singapur arasında gemiyle yapılan yolculuk, onun bisikletle dolaşma iddiasına şüphe getiriyordu. Annie eleştiriyi görmezden geldi.
Mart 1895’de San Francisco’ya ulaşmasından hemen sonra, yolculuğunun final ayağına başladı. Bir bisikletli eşlikçiyle Los Angeles’e gitti. Artık bisikletinin ve giysilerinin arkasında dalgalanan 50’ye yakın bayrak vardı. Şehirden şehre geçerken, kasasına hediyelik eşyalar ve yerel tüccarların promosyonlarını da ekliyordu.
Annie, Omaha World Herald gazetesine verdiği söyleşide “İnanıyorum ki, yakın gelecekte her sınıftan kadınlar, uzun etekli ve dar görüşlü olanlar dışında, bir bisiklete bacaklarını açarak oturacak” diyordu.
Tam olarak 15 ay sonra, uzun yolculuğuna başladığı yere, Boston’a dönebildi. Beklendiği kadar pedal çevirememiş olsa da, gene de yolculuğu büyük bir başarıydı. Sunumları sırasında dramlar ve detaylarla dolu bir hikâye dokudu; izleyiciler bunu yutar gibi dinlediler. Uzun süre gündemde kaldı; zeki ve becerikli bir girişimci, eğlenceli bir konuşmacı olarak onaylandı.
Adı geçen parayı aldı mı sorusuna gelince, elbetteki hayır çünkü aslında ortada böyle bir iddia ve para yoktu. Bunların hepsi onun kamuoyunun dikkatini üzerine çekmek için yaptığı kurgulardı. Aslında kendisi ve yolculuğu hakkında anlattığı pek çok şeydi yalandı ama ne fark ederki…
Önemli olan başarılı bir reklam kampanyası ile bir ev kadının kendi hayatını baştan kurgulaması ve onu istediği gibi şekillendirmesiydi. Yolculuğunda sonra kendisi ve ailesi Newyork’a taşındı. Ve burada gazetecilik yaparak hayatına devam etti.
Hazırlayan: Sibel Çağlar
Bilim ve Gelecek Dergisi Kasım 2015, syf:80-81