Girona’da Gezilecek Yerler

Plaça de la Catedral’den 86 basamak çıkılarak erişilen, bir kule gibi meydanın üzerine bakan bu yapı Barok ön cephesinin gösterdiğinden daha eskidir. Eski bir Roma forumu üzerine inşa edilmiş olan yapının bazı kısımları 5.yüzyıldan kalmadır. Bugün ise, aslen Romanesk olan kilisenin üzerine 14.yüzyılda yapılan eklemelerle Gotik bir form alan kilisenin, çift sütunlu ince bir işçiliğe sahip Romanesk inziva odaları 12.yüzyılda yapıldığı haliyle bırakılmıştır. Ziyaret etmek için bir hayli ürkütücü olan yapının giriş ücretine sesli rehber ücreti dâhildir. Yapıdaki öne çıkan özellikler arasında 14.yüzyıla ait Gotik tarzda bir gümüş mihrap vardır. Üzerinde mücevher işlenmesi yoluyla Hz. İsa’nın hayatından 16 sahne tasvir edilmektedir. Ayrıca rahibin tahtı ve müzeyi de mutlaka görün. Bu müzede muhteşem bir işçilik ürünü olan, romanesk tarzda yapılmış Tapís de la creació (Yaratılış Kilimi) sergilenmektedir. Kilimin üzerinde Tanrı merkezde yer alır. Etrafındaki çemberde Adem, Havva, hayvanlar, gökyüzü, ışık ve karanlık yer alır. Müzede ayrıca 975 yılından kalan Mozarabik aydınlatmalı bir Beatus el yazması da bulunmaktadır.

Plaça de la Independència, ismiyle napolyon Bonapart’a karşı verilmiş olan İspanyol Bağımsızlık Savaşı’na atıfta bulunur. Girona’nın en çok bilinen ve en sık ziyaret edilen bölgelerindendir. Şehrin merkezindeki Mercadal ilçesinde yer alan meydan aynı zamanda Plaça de Sant Agustí adıyla da anılır, çünkü eskiden burada Sant Agustí manastırı bulunmaktaydı.

Meydana duyulan bu büyük ilginin arkasında elbette 19.yüzyıldan kalma mimarisi etkilidir. Etrafı son derece ciddi ve resmi ve neredeyse birbirinin aynısı gibi görünen Neoklasiktarzda yapılmış ve balkon korkuluklarına asılan yazılarla her biri Girona’yı 1808-1809 yılları arasındaki kuşatma sırasında kahramanca koruyan şehir muhafızlarına adanmış binalarla sarılmış olmasına rağmen…

Ancak meydanın simetrik oranları daha ziyade mevcut müdahalelere karşılık gelir, mimari tarihinden ziyade. Belediye mimari Martí Sureda, üstü kapalı bir meydan fikrini ortaya ilk atan ve kapalı looplar ve birbirine özdeş mimari proporsiyonlara sahip binalar dikmeyi öneren ilk kişidir. Bölgenin şehirleştirilme süreci de bu şekilde başlamıştır. Şehirdeki ilk tiyatro inşaatı Martí Sureda’nın ortaya attığı fikri yerle bir etmiştir. Çünkü onun hayal ettiği tarzda bir yapıyı tamamlamak için gereken teknoloji ancak 18.yüzyılda mümkün olmuştur.

1492 yılına kadar Girona, Katalonya’nın ikinci en kalabalık ortaçağ Yahudi nüfusuna sahipti. (Barselona ise bu anlamdaki en kalabalık nüfusa dâhil olan Katalonya şehriydi.) Bununla beraber elbette ülkenin en şık ve güzel Yahudi mahallelerinden de birine sahipti. Calla adı verilen mahalle dar bir sokak olan Carrer de la Força’nın kenarında, 600 yıl boyunca yer aldı. Elbette Yahudileri şehirden kaçmaya mecbur bırakan engizisyon saldırıları başlayana kadar. İşte bu muhteşem müze de Girona’nın geçmişte barındırdığı Yahudilerden kalan mirasına duyduğu saygı ve gururun neticesinde, tatsız meselelere değinmekten de imtina etmeden yükselmekte ve döneme ve bu kültürel mirasa ışık tutmaktadır. Müzenin içinde sergilenmekte olan şeyler arasında Girona’nın Yahudilerinin ortaçağ astronomisi ve tıbbına katkıları, dini ve kişisel yaşamları, ritüelleri ve diasporalarına dair dökümanlar vardır. Bu belgeler arasında Yahudilerin şehirden göç etmesini emreden engizisyon kararları da bulunmaktadır.

Sinema Müzesi, Saint Feliu Kilisesi, Girona Şehir Müzesi, Girona Surları, Arap Banyosu, Tarih Müzesi.