Salerno Genel Bilgiler / Rehber
Salerno Hakkında Bilinmesi Gerekenler
İtalya’nın Campania bölgesinde bulunan Salerno ilk bakışta büyük bir şehir gibi görülebilir. Ancak sokaklarında gezinirken karşınıza çıkacak Orta Çağ kiliseleri, şık şarap barları, butikleri ve tarihî merkezleri ile kendine has yapısını keşfettikçe sadece bundan ibaret olmadığını anlarsınız. Avrupa’nın en güzel kentlerinden biri olarak kabul edilen Salerno, ağaçlarla kaplı sahil şeridi, doyumsuz manzarası ve tarihî yapısıyla büyülü bir atmosfere sahiptir.
Dinlendirici ve açık bir Akdeniz görüntüsüne sahip Salerno hâlâ canlılığını koruyan bir liman kentidir. Tarihi Eski Kent bölgesi küçük geçitleri ve gizli köşeleriyle en iyi korunmuş tarihî şehir merkezlerinden birisidir. Salerno’nun bir diğer önemli özelliği de dokuzuncu yüzyılda Avrupa’daki tıbbi bilgi ve gelişmelerin en önemli kaynağı olan “Schola Medica Salernitana”nın doğduğu yer olmasıdır. Kent o yıllarda Avrupa’daki tıp eğitimi üzerinde önemli etki bırakmıştır. Salerno, Paestum, Pompeii veya Positano ya da daha az bilinen UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Cilento ve Vallo di Diano Ulusal Parkı yolunda ideal bir durak noktasıdır. Amalfi Kıyı Şeridi’nin bir ucuna konuşlanmış kent, bölgesel turizmin önemli geçitlerinden de birisidir.
Salerno’ya Nasıl Gidilir?
Salerno’ya ulaşım açısından en iyi yol trendir denebilir. Çünkü kent, Trenitalia ve Italo tarafından işletilen yüksek hızlı trenler için bir durak noktasıdır ve çoğu büyük İtalyan şehrine buradan kolaylıkla bağlantı sağlanmaktadır. Ayrıca Napoli’deki Centrale durağından yaklaşık 50 dakika süren bölgesel trenler de Salerno’ya hareket etmektedir. Oldukça gelişmiş bir tren bağlantısının bulunduğu kente büyükşehir trenleri ile de ulaşım mümkündür, anca bu trenlerin kente 80 dakika uzaklıktaki Piazza Garibaldi’de durduğunu hatırlatmakta fayda var.
Salerno’da Görülmesi Gereken Yerler
Duomo: İtalya’nın en güzel Orta Çağ kilisesi olarak kabul edilen Salerno’nun etkileyici katedrali Duomo kentin ihtişamlı tarihini gözler önüne sermektedir. 11. yüzyılda Normanlar tarafından yaptırılmış ve daha sonra 18. yüzyılda estetik olarak yeniden yapılanması gerçekleştirilmiş bu devasa katedral 1980 senesinde gerçekleşen depremde ciddi zarar görmüştür. Sonradan önemli bir restorasyon geçiren ve eski büyüleyici güzelliğine kavuşan bu katedral San Matteo’ya ithaf edilmiştir. Freskleri, vitrayları, kabartmaları ve incelikli süslemeleri ile adeta âşık olacağınız yapının 12. yüzyıldan kalma muhteşem ana girişi, Porta dei Leoni’nin merdiven dibindeki mermer aslanlardan alıntılanmıştır. Zarif kemerlerle çevrili, 12. yüzyıldan kalma çan kulesinin avluya uzanan manzarası büyüleyicidir. 11. yüzyılda İstanbul’da dökülen büyük bronz kapıları üç koridorlu iç mekânı Barok mimari izleri taşımaktadır. Kilise boyunca olağanüstü ayrıntılı ve renkli 13. yüzyıl mozaik çalışmalarının eşliğinde dolaşırken, sağdaki apsiste çarpıcı freskler ve eşsiz mozaikler içeren Cappella delle Crociate’yi yani Haçlı Seferleri Şapeli’ni görürsünüz. Bu ismi almasının sebebi haçlıların silahlarının burada kutsanmış olmasıdır. Katedralin sunağının altında 11. yüzyıldaki Papa VII. Gregory’nin mezarlığı da bulunmaktadır.
Arechi’nin Evi: Piazza XXIV Maggio’dan 19 numaralı otobüsle ulaşabileceğiniz Salerno’nun en ünlü simgesi olan Castello di Arechi yani Arechi’nin Evi, kentin 263 metre üzerinde benzersiz bir konuma sahiptir. Aslen bir Bizans kalesi olan yapı, 8. yüzyılda Benevento Dükü olan II. Arechi tarafından yaptırılmış ve daha sonra Normanlar ve Aragonca tarafından restore edilmiştir. Salerno Körfezi ve kentin çatılarının muhteşem manzarasına bakan bu ev ayrıca kalıcı seramik, kol ve madeni para koleksiyonunu da ev sahipliği yapmaktadır. Eğer Salerno’yu yaz aylarında ziyaret etmişseniz, burada düzenlenen konser serisi ve diğer özel etkinliklerden birisine mutlaka katılın deriz.
Museo Virtuale della Scuola Medica Salernitana: Salerno’nun tarihî merkezinde bulunan bu küçük ve ilginç müze, Salerno’nun ünlü ve şu anda yok olmuş tıbbi enstitüsünün öğretilerini ve çeşitli prosedürlerini keşfetmek için video ve dokunmatik ekran teknolojisi ile tasarlanmıştır. 9. yüzyılda kurulan okul, Orta Çağ Avrupası’nda tıp bilgisinin en önemli merkezi iken 11. yüzyılda prestijinin en üst seviyesine ulaşmış olup 19. yüzyıl başlarında kapatılmıştır.
Arkeoloji Müzesi: Kentin restore edilmiş ve yeniden canlandırılmış arkeoloji müzesi, çevredeki mağara yaşantısından Yunan sömürgelerine dek uzanan büyüleyici bir koleksiyona sahiptir. 4. yüzyıldan kalma bronz şamdan bu müzenin en kıymetli parçasıdır.
Pinacoteca Provinciale Müzesi: Sanat meraklıları için biçilmiş kaftan olan bu müze kentin tarihî bölgesinin tam kalbinde konumlanmıştır. Altı farklı galeriden oluşan müzede Rönesans’tan 20. yüzyılın ilk yarısına kadar uzanan zengin bir sanat koleksiyonu bulunmaktadır.