Sopot Polonya'nın baltık denizi kıyılarında yer alan 3'lü şehir olarak tabir edilen Gdansk, Sopot ve Gdynia arasındaki en küçük ama en sevimli şehir.
Sopot'a gitmek için İstanbul Varşova, Varşova Gdansk arası uçup Gdansk Havaalanı'ndan yaklaşık 30 dakikalık bir araç yolculuğu ile Sopot'a varabilirsiniz.
Ben İstanbul'dan Varşova'ya uçtum ancak Gdansk'a gitmek için araç kiralama yolunu seçtim, yaklaşık 5 saatlik bir sürüş yapmanız gerekiyor ancak Polonya'nın farklı şehirlerinden geçerek keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. Araç kiralama firmasından 6 günlük araç için 500 Euro ödedim ancak tekrar Varşova'ya değil Gdansk Havaalanına aracı bırakma opsiyonu ile aracı kiraladım.
Polonya'da ilk akşam Varşova'da geçirip, Legia Stadiumu'nu ve Varşova sokaklarını gezdim ancak hemen belirteyim saat 21:00 'dan sonra sokaklar bomboş ve ölü bir şehir havasında Varşova.
Sabah ilk işim Sopot'a doğru yola çıkmak oldu, ancak ilk Nazi toplama kampının orada açıldığını öğrendiğim Chelmno şehrinde 1 gece konaklamaya karar verdim. Chelmno küçük bir şehir ancak içersinde çok güzel mimarı değerler taşıyan irili ufaklı bir çok kilise mevcut bu kiliselerin en ünlüsü Saint Mary (Meryem Ana Kilisesi).
Şehrin içinde yer alan Carzma Hotel'de konaklama yapabilirsiniz. Konaklama dışında yöresel Polonya yemekleri yiyeceğiniz Orta Çağ esintilerini hissedeceğiniz çok güzel bir restaurantı da mevcut. Ben geyik ve ördek yemeklerini tercih ettim ve her ikisinden de memnun kaldım. Yemek için 50 euro ödediğimi belirtmeliyim.
Ertesi gün Chelmno'dan Gdansk ve Sopot'a doğru hareketlendim. Otoyolu değil normal yolu tercih ettim ki daha çok şehir görebileyim. Yol boyunca ormanlar ve küçük kasabalardan geçtim hemen her kasabada kasabanın küçüklüğünden daha büyük olan tarihi kiliselerin olduğunu belirteyim zaten Polonya Avrupa ülkeleri arasında en dindar ülke seçilmiş bunu oraya gittiğinizde çok daha iyi anlıyorsunuz.
Kiliseler dışında hemen her kilometrede bir küçük ibadet yeleri mevcut ve insanlar günlük işlerinin arasında bu ibadet yerlerine 5 dk dahi olsa uğrayıp dua edip yollarına devam ediyorlar.
Yaklaşık 2.5 saatlik bir araç yolculuğunun ardından Gdansk'a girdim, Gdansk Polonya'nın en önemli şehirlerinden biri. Liman kenti olması sebebiylePolonya'nın dışa açılan kapısı diyebiliriz. Şehir bu sebeple Almanya tarafından yıllar boyunca Polonya'nın olarak kabul edilememiş ancak Almanya 1960'lı yıllarda şehrin Polonya şehri olduğunu kabul etmiş. Şehirde bol miktarda Alman nüfus var ve Almanya'dan bol turistte çekmeye devam ediyor.
Gdansk'ta gezilecek yerler arasında Old Town, St. Mary Kilisesi, St Catherines Kilisesi, National Museumu sayabiliriz.
Sopot, Gdynia ve Gdansk üç şehir olarak nam salmış ve birbirlerine uzaklıkları 30 dk civarında. Ben Sopot'ta konaklamayı uygun gördüm çünkü diğer iki şehre göre daha çok tatil beldesi kıvamında olan ve denizi en rahat kullanabileceğiniz şehir Sopot.
Sopot'un en ünlü ve gezilecek yeri Avrupa'nın en uzun ahşap iskelesi olan 515 mt uzunluğundaki Molo İskelesi.
Molo İskelesi'nin en ucundan şehre baktığınızda denizin üstünde yürüyor hissine kapılıyorsunuz. Bu tarihi iskele 1882 yılında inşa edilmiş, Molo'dan çıkar çıkmaz şehrin havası sizi içine alıyor. Sağlı sollu hediyelik eşya dükkanları ve uzun caddede alışveriş yapacağınız onlarca dükkan bulunuyor Sopot'ta . Baltık Denizi balıklarının tadına varabileceğiniz bar Pristan'ı tavsiye ederim, bir çok balık türünden değişik tatlar alabilirsiniz.
Sopot'ta ben konaklamak için Best Western Hoteli tercih ettim. Şehrin merkezine 3 km mesafede hotel sahile çok yakın ve tam yanında aqua park ve spa hizmeti veren bir tesis var. Bu tesiste masaj yaptırdım ve çok memnun kaldığımı da söylemeliyim.
Sopot'a mutlaka yazın gitmelisiniz, eğer kış aylarında gidecekseniz hem kimseyi bulamazsınız hem de aşırı soğuklara maruz kalırsınız. Kış aylarında ortalama sıcaklık -15 derece olduğunu ve Baltık Denizi'nin buzlarla kaplı olduğunu hatırlatalım. En sıcak aylar Temmuz ve Ağustos ancak bu mevsimde dahi hava sıcaklığı 25 derece civarında fakat deniz suyu sıcaklığı 10 dereceyi geçmediği için yüzmek biraz cesaret isteyen bir eylem olacaktır. Ancak kilometrelerce uzanan sahilde kumların üstüne yürümek çok keyifliydi.
Sopot'ta sahilin hemen yanında ise ağaçlarla kaplı ormanlık alanlar var, denize sıfır. Hiç hotel yok ve deniz de ormanlar da koruma altında. Orada olduğunuzda neden ülkemizde doğayı korumuyoruz diye hayıflanacaksınız.
Polonya'da insanlar genelde soğuk görünüşlü ancak hemen hepsi çok yardımsever, ben kötü bir durumla karşılaşmadım. Özellikle trafikte çok rahat ettim hemen herkes kurallara çok saygılı, yol boş olmasına rağmen ışığın yanmasını bekleyen yayaları görünce umarım bizim ülkemizde de bu denli bir gelişim olur demeden kendimi edemedim.
Dönüş yolunda ise kiralık aracımı Gdansk Havaalanı'na bıraktım. Önce Gdans Varşova, ardından Varşova İstanbul uçuşu ile seyahatimi sonlandırdım.