Riga havaalanına geldiğimizde çok sakin bir havaalanı ile karşılaştık. Bize İstanbul’un kalabalığından sonra çok sakin gelse de, Riga Baltıklar’ın en işlek ve kalabalık havaalanıymış.
Riga Letonya’nın başkenti. Aynı zamanda Baltık ülkelerinin en büyük kenti. Letonya’nın nüfusu 2,3 milyon civarında. Ufak bir ülke olan Letonya’nın yarısı ise başkent Riga’da yaşıyor. Riga coğrafi konumu nedeniyle de Baltıkların ekonomi merkezi haline gelmiş durumda. Aynı zamanda yüzölçümü olarak ülkenin yarısı ormanlarla kaplı. İrili ufaklı da toplam 100.000 tane göl varmış.
Riga şehri 1201 senesinde kurulmuş olup zaman içerisinde çok fazla istilaya uğramış. En fazla istila eden ülkeler ise İsveç, Almanya ve Rusya...
Riga yoğun nüfusuna rağmen Dauguva nehri yanında düz bir alana kurulmuş ufak bir yerleşim yeri, her yeri yürüyerek gezmek mümkün. Dauguva’nın kelime anlamı bol bol su demek. Şehrin en yüksek noktaları 3 tane kule. Bunlar; St. Peter Kilisesi’nin, Doma Katedrali’nin ve Riga Kalesi’nin kuleleri. En yüksek kule St.Peter kilisesi’ne ait. Bu kilisenin kulesine çıkıp şehri tepeden izleyebilirsiniz. Bu kilisenin kulesi yapıldığı dönemde ahşapmış. Ve yapıldığı dönemde Avrupa’daki en yüksek ahşap kuleye sahip kiliseymiş. O dönemde çok fazla yangın çıktığı için ve de 2. dünya savaşında çok büyük hasar aldığı için kuleyi yenilerken beton ve demir kullanmışlar.
Bir de bu kilisenin girişinde Aziz Peter’in heykeli var. Ama sadece vücudu duruyor. Çünkü kafası yangında tahrip olmuş. Ve aslını korumak içinde başka yeni bir baş yapmamışlar.
Riga çok fazla meydanı olan bir şehir. Ancak en önemli olan meydan tabii ki eski şehir meydanı. Buraya Ratsnams diyorlar. Burada masallardan fırlamış 2 tane bina var. Haritada bu meydanda gösterilen Town Hall’u (Şehir meclisi binası) görünce bu iki renkli bina zannediyorsunuz. Ancak asıl Town hall bu renkli binaların karşısında duruyor.
Bu renkli iki gösterişli bina, hatta bu meydandaki tüm binalar 2. Dünya savaşı sırasındaki Nazi-Sovyet çatışmalarında çok büyük hasar görmüş. Sonradan aslına uygun şekilde tekrardan yapılmış. Bu süslü yapılar ‘Siyah Kafalıların Evi” diğer bir deyişle de “Kara kapşonlular binası” adını taşıyor. 13. yy döneminde Riga’da yaşayan zenci bekar genç iş adamları burada bir loca kurmuşlar. Başlarındaki kişi ise Aziz moritus denilen bir zenciymiş ama dine karşı geldiği için kafasını uçurmuşlar. Bu locayı ilk kuranlar zenci olduğu için, şu an bu binaların siyah renk ile alakası olmasa da isimleri bu şekilde kalmış. Bu binaların biri şimdilerde Turizm Danışma Bürosu olarak, diğeri ise müze olarak kullanılıyor. Üzerinde mavi saat olan binada saatin altında yer alan armalar, zamanında dış ülkelerden Riga’ya gelerek ticaret yapan iş adamlarına ait armalarmış. Meydanın diğer köşesinde ise üniversite binası ve 1940-1991 dönemini anlatan Letonya İşgal Müzesi yer alıyor. Bu müzede Hitler ve Stalin’in resimlerini yan yana görebilirsiniz.
Bu meydanda Pazar günleri halk pazarı gibi bir Pazar alanı kuruluyor. Küçük standlar üzerinde insanlar ev yapımı reçel, kurabiye, nakış, sabun gibi birçok şey satıyorlar.
Aynı zamanda bu meydan pek çok gösteriye de ev sahipliği yapıyor. Mesela biz gittiğimiz dönemde yerel kıyafetlerini giymiş bir çok kişi bu meydanda kurulan sahnede tiyatro gösterisi tarzında bir şov yapıyorlardı. Gerçekten çok canlı bir meydan.
Baltıkların Paris’i olarak adlandırılan Riga, önemli bir kültür politika eğitim finans ticaret ve endüstri merkezidir. 12. yy’da şehir ilk kurulduğunda Alman Ticaret gemilerinin sıkça uğradığı bir liman şehriymiş. Bu dönemde Riga’nın nüfusu ve önemi artmış.
Riga, 1558-1583 yılları arasında Polonya yönetimine 1621'de de İsveç yönetimine girmiştir.
1700'lerdeki Kuzey Savaşları sırasında açlık ve veba salgını nedeniyle nüfus neredeyse yarıya iniyor. Ve bu savaşlarda Rusya galip gelince Letonya Rusya’nın hakimiyetine giriyor.
Riga ilk defa 1920’de bağımsızlığını ilan ediyor ama sadece 20 sene sürüyor ve Stalin'in talimatıyla Sovyetler Birliği'ne katılıyor. 90'ların başında Sovyetler'in dağılmasıyla tekrar bağımsızlığına kavuşan Letonya 2004’te Avrupa Birliği'ne katılıyor.Riga'da şehri dolaşmak, mimariyi keşfetmek için en uygun semtlerde bulunan Riga Aparts Stabu ve SM-Studio (Adult Only) otelleri tercih edilebilir.