Bir Hafta Sonu Kaçamağı: Şirince

Hafta sonu kaçamakları özellikle çalışan insanlar için çok değerli olsa gerek. Şahsen bizim için böyle. Çalıştığımız için kendimize zaman ayıramayacak değiliz ya :)  İş yorgunluğu, büyükşehir yoruculuğundan kaçıp küçük kasabalar, doğa ve deniz kenarına atıyoruz kendimizi sürekli. Bu seferki durağımız Şirince.

Uzun dönem önce planlanmış değil, anlık karar verilmiş bir tatildi. Kış dönemi olduğu için zaten uçak fiyatları normal seviyelerde. Biz de 6 Aralık sabah, 7 Aralık akşam olarak İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı-İzmir Adnan Menderes Havalimanı gidiş-dönüş aldık biletlerimizi.

Sabah erken saatte olan uçuş ile İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na geldik. Biz hem kalabalık grup olduğumuz için, hem ulaşım rahat olsun diye ayrıca istediğimiz yerlerde durup zaman geçirebiliriz diye düşünerek araba kiraladık. İsterseniz toplu taşıma seçenekleri de mevcut.

İzmir Adnan Menderes Havalimanı’dan Şirince’ye gitmek için eğer toplu taşıma kullanacaksanız otobüs  ve tren gibi seçenekler mevcut. İkisi içinde öncelikli olarak Selçuk’a gidip ordan Şirince minibüslerine binmeniz gerekiyor.

Otobüsler havalimanına 5 dakika uzaklıktaki Tansaş’ın önünden geçiyormuş. 40 dakikada bir kalkan otobüslerle kişi başı 10 TL gibi bir ücret karşılığında Selçuk’a gidebilirsiniz. Selçuk’a geldikten sonra 20 dakikada bir kalkan minibüsler ile Şirince’ye ulaşımınızı 3 TL gibi bir ücretle sağlayabilirsiniz.

Tren ile ulaşım sağlayacaksanız Selçuk anahat trenini kullanmanız gerekiyor. Bunun için TCDD’nin sitesinden bilgi alabilirsiniz.

Bizim gibi arabayla ulaşım sağlayacaksanız yine önce Selçuk’a gitmeniz, ordan da yukarı Şirince’ye çıkmanız gerekiyor. Yol Googlemaps’e göre 50 dakika bir süre gösteriyor.

Biz biraz dolaşa dolaşa, yolun keyfini çıkarıp fotoğraflar çekildiğimiz için 1 saat’ten biraz daha uzun bir sürede ulaştık köye.

Otel olarak hiç tereddütsüz tercihimizi Nişanyan Otel’den yana kullandık. Köyün en tepesindeki otel; huzuru yaşayabileceğiniz, Şirince’yi tepeden seyredebileceğiniz, doğa ile baş başa kalabileceğiniz, gerçekten yaşadığınızı hissedebileceğini bir yer. Odaların dekorasyonları da çok başarılı. Gittiğinize pişman etmeyecek bir otel; aksine biz 1 gün konakladığımız için çok pişman olduk.

Ancak önemli bir ayrıntı belirtmem gerekiyor ki otelin çok fazla odası bulunmadığı için bizim gibi kalabalık grup gidecekseniz önceden rezervasyon yaptırmalısınız. Biz 5 kalabalık olmamıza rağmen oda bulabildiğimiz için şanslıydık :)

Hepimizi en yukarıdaki binalarında kaldık. Aşağıda büyük mutfakları, odalarda ve balkonlarda büyük sedirleri bulunmasından dolayı bizim gibi kalabalık gruplar için de oldukça uygun bir yer. 

Şirince’nin merkezine iniyoruz. Burada küçük birkaç dükkanı gezip, Şirince’nin sokaklarında dolaştıktan sonra sıra şaraptadımında :)

Şarap tadıp beğendiğimiz olursa almak için Hera Şarap Evi'ne girdik. Şarap evinin üst katı da yine onlara ait olan Kalispera Pansiyon. Uzun süren tadımlardan ve muhabbetten sonra nar ve vişne olmak üzere 2 tane meyve şarabı aldık. Açıkçası çok şarap seven biri değilim ve çok iyi anladığımı iddia etmiyorum:) Ama nar şarabı benim ve arkadaşlarımın damak tadına göre çok güzeldi. Ayrıca bir dip not; sipariş verirseniz şehir dışına istediğiniz şarabı kargo ile gönderiyorlar. Ama siz yine de gidin alın :)

Daha sonra akşam yemeği için rezervasyon yaptırdığımız Dimitros Restoran’a gittik. Foursquare’de 8.1 almış bir mekan. Tripadvisor'da ise 4.5 almış. Birkaç meze ve ana yemek sipariş ettik. Çok zengin bir menüsü yok. Fasıl var diye bu mekanı tercih ettik. Yediklerimiz de standart lezzetlerdi. Yorumlara baktığımda bu kadar yüksek puanlar almasının sebebi kahvaltısı olsa gerek dedim içimden.

Çok fazla zaman geçirmeyip restoranttan çıktık. Kumda kahve içmeye karar vermiştik ki bir anda yağmur bastırdı. O anda gözümüze ilk kestirdiğimiz ve şöminesi olan ısınabileceğimiz yer olan Fındık Cafe’ye girmeye karar verdik.

Gittiğimiz dönem kış dönemi olduğu için köyde pek kimse yoktu; yine aynı şekilde Fındık Cafe’nin de tek müşterileri bizdik. Hemen şömine yanına geçip biraz ısınıp kuruduk ve kumda kahvelerini içtik. Kahvenin yanında draje ve lokum getiriyorlar. Biraz ısınıp zaman geçirdikten sonra otele döndük.
 

Her zamanki gibi köyün ara sokaklarına girerek otele geldik. Otelin alt katında mutfağı var oradaki eşyaları kullanabiliyorsunuz. Biz de oradan birkaç parça eşya alıp odaya çıktık, şarap ve şömine keyfi yaptık.

Bir yandan yağmur sesi, bir yandan odun çıtırtısı derken huzurlu, güzel ve keyifli bir akşam geçirdik.

Pazar günü dönüş günümüz... Erkenden kalkıp kahvaltıya indik. Köy manzaralı organik kahvaltımızı yaptık.
 

Daha sonra otelin en yukarısındaki -bizim kaldığımız binanın yanı- kuleye çıktık. Burayı da gezip Şirince’yi en tepeden görmelisiniz dönmeden önce. Biz de öyle yaptık ve daha sonra dönüş yoluna geçtik.
  

Yolda yine dura dura fotoğraflar çekerek Selçuk’a indik, oradan da Adnan Menderes Havalimanı’na. Akşam uçağıyla İstanbul’a döndük.
 

Kısa ama bir o kadar güzel ve huzurlu bir tatildi. Sırf hafta sonunu değerlendirmek için bile gidilebilir. Kesinlikle tavsiye ediyorum :)

Tripengineer

Yazar Hakkında

Tripengineer

Uzun zamandır yazsam mı yazmasam mı, süreklilik sağlayabilir miyim derken ilk yazıyı yazmaya karar verdim.