Cruise İle Dünyanın Keşfi (Karayip Adaları) 12. Bölüm Bridgetown/Barbados

Karayip Adaları’na Norwegian Breakaway gemisi ile yaptığımız seyahatimizin bu bölümünde Barbados adasındayız.

Barbados Adası sanat, müzik, aktivite, tarih ve birçok restoranı barındıran güzel, bağımsız bir devleti olan ada olarak bilinir. Fakat Barbados'u esas özel yapan ve defalarca buraya gelinmesine sebep olan faktör insanlarıdır. Sofistike, insancıl, eğlenceli ve tabii alımlı insanları ile Barbados eşsiz bir Karayipler adasıdır. Parası Barbadian Doları olup burada Amerikan doları da kullanılmaktadır. (1$ = 2.2B$) Barbados ismi ise adaya eskiden bolca yetişen sakallı muz ağacından gelmekteymiş.(Bu açıklamaları gemi bülteninden tercüme ettim.) Her akşam yatağımıza bırakılan gemi bülteni, bizleri ertesi gün gideceğimiz şehir hakkında kısa bilgilendirmenin yanında geminin seyir pozisyonundan, gemi aktivitelerine, yemek programları, ve eğlencelerine kadar her şeyden bizi bilgilendiriyordu. Mesela bu akşam tiyatroda saat 6.30 ve 9.30’da "Rock of Ages" gösterisi var. Bu gösteriye gemiye binerken yer ayırtmıştık. Bu akşam onu seyredeceğiz. Tabii ki seyredeceğim. Bu defa sonuna kadar izlemek bana nasip oldu. Diğer grup üyelerimiz kendi ilgi alanlarına yöneldiler. (Casino, müzik ve mağazalar) İşte sizlere bu gösterinin bir linkini de veriyorum. Belki bu müzikali, belden aşağı vuran tiyatralBroadway gösterisini merak edersiniz.  
 
https://www.youtube.com/watch?v=kt_bX8XjCsY

Şimdi isterseniz Barbados turumuza başlayalım. Öncelikle şunu belirtmeliyim. Bu adada kendimizi olayların akışına bıraktık. Bundan dolayı da en güzel, en ucuz ve en maceralı günlerimizden birini geçirmiş olduk.
Barbados'a ayak basınca öncelikle gümrüksüz satış mağazalarının bulunduğu bir hangara giriyoruz ve sonrasında gümrükten geçtikten sonra yerel hediyelik eşya satan dükkanlara bakarak 2 km. uzaklıktaki şehre deniz kıyısından yürüyerek gidiyoruz. Yol üzerinde bir markete girip sularımızı satın alıyoruz. Halkla iç içeyiz. Hepsi gerçekten güler yüzlü ve samimiler. Derken balık haline rast geliyoruz. Seyahat arkadaşım Haluk ve ben hiç durur muyuz, hemen fotoğraf çekimi için içerilere hatta teknelere kadar gidiyoruz, Balıklar hakkında bilgiler de alındıktan sonra ah bir mangal olsa da pişirsek şunları diyerek yola devam ediyoruz 

Yolumuz üzerinde, bir limana rast geliyoruz ve gemideki turlarının kalktığı tekne ile ada turu, deniz sefası programı için katamaranlara binen yolcuları izliyoruz. Haluk tabii ki boş durmuyor. Köprü üzerinde resim yapan meşhur Barbados'lu sanatçının yaptığı tabloya göz dikmiş, bakıp duruyor. Sıkı bir pazarlıktan sonra 2 tane tabloyu paket ettiriyor ve Barbados'u elinde tablo ile gezmeye başlıyor. İleride bu kadın meşhur olunca siz görürsünüz diye yolumuza devam ediyoruz. 

Yol üzerinde yine bir çocuğu anneannesinin elinden kapıp, kucağına alıyor ve bu pozu veriyor. Çocuk önce ne olduğunu anlamıyor, sonra bakıyor ki iki beyazın kucağında ne yapıyorum, benim tenim niye siyah gibi aklından düşünceler geçmeye başladığı sırada, basıyor yaygarayı.  Sonrasında çocuğun anneannesinden Haluk'un nasıl şemsiye ile dayak yediğinin resmini burada size yayınlayamayacağım. Olay hızlı gelişti!
Sıcak bir gün daha ve biz gölge taraf kaldırımlardan 2 saat boyunca şehri dolaşıyoruz. Ne alacak bir şey buluyoruz, ne de yiyecek bir şey. KFC ve bir İtalyan kafe restoranına uğruyoruz, hatta yan masada hamburger yiyen kızın fişini bile alıp, wifi şifresi öğreniyoruz ama heyhat doğru dürüst bağlanamıyoruz. Buralarda internet zayıf dolayısıyla da haberleşmemizde problem var. Yorgunluğumuzu yolumuz üzerindeki bir kilisede attıktan sonra artık yapacak bir şey bulamadığımızdan yavaş yavaş gemiye doğru yol alıyoruz. İşte şimdi de önümüze minibüs terminali çıkıyor. Haydi biniyor muyuz? demeye kalmadı, ekibim ne olduğunu anlamaya çalışırken kendimizi dolmuşun içerisinde bulduk bile.

Tıngır mıngır 20 dakikalık bir yolculuktan sonra şahane plajlara ulaştık. Kişi başı 1$ bilet ücretini de ödedikten sonra, hemen incecik kumların üzerine kendimizi atıyoruz. Şansa bakın ki gemiden motorlara binen ve 80$ kişi başı ödeyenler de aynı plajda. İşte hayat böyle bir şey. Bugün bizim para harcamama günümüz. Haydi bakalım daha çok vaktimiz var, denize girelim. Hemen yürüyerek çevreyi keşfe çıkıyoruz. Kumların üzerinde dalga ile gelen deniz kabuklarından bir koleksiyon yaptığımı umuyorum. Epey kabuk topladım ama gemiye girerken yakalandım ve benimkiler gitti puf. Kalan 1 tane mercan ise büfemi süslüyor. Sürprizzz. Bu tip deniz kabuk ve mahsullerinin hastalık ve mikrop taşıyabileceği endişesi ile gemiye girmesi yasakmış. Gerçi biliyordum ama yine de bir deneyeyim dedim! Bak bendeki cahilliğe.

Dönüşümüz muhteşem oldu. Trafik bu adada İngiliz usulü tersten aktığı için karşı tarafa geçip sağ tarafa gitme işi zaten bir problem, bir de üstüne dolmuşlar dolu geçince, yine tıklım tıklım dolu bir dolmuşun biletçisi bizi ayakta aldı ve Haluk hemen yine şoför mahallinde motorun üzerine yerleşti ve balık kokuları eşliğinde sohbete daldı bile. Size bu adam gezinin sonuna doğru açıldı diyorum inanmıyorsunuz. Hacer ve Zerrin ise 10 dakika sonra oturacak yer bulabildikleri için hayatlarından mutlu bu pozu verdiler. 20 dakikalık bir yolculuktan sonra bindiğimiz yere geri dönüyoruz ve 15 dakikalık yürüyüşten sonra da limana ulaşıyoruz. İşte bir Barbados veda fotosu daha sizlere sunuyorum. Şimdi gemimize dönelim yoksa buralarda kalırız maazallah.

Barbados günümüz çok güzel geçti. Dönüş yolunda ufak tefek hediyelik eşyalar da aldık. Ama Barbados’un en güzel yeri plajları ve denizi idi. Yine de burada 1 hafta kal deseler acaba kalır mıyız? Tabii ki hayır. Gemi ile buraları günü birlik gezmek ve tanımak yetiyor. Ertesi gün bir başka adada uyanmak ise nefis bir duygu.

Gelelim bu geceki program ve gemi aktivitelerine. Bu gece bir başka özel restoranda şık giyinerek güzel bir yemek yemek istiyoruz. Gemideki 28 restorandan en büyüğü olan Manhattan restoranda masamıza oturuyoruz ve siparişlerimizi verdikten sonra önümüze gelen işte bu tatlıları ve somon pateyi size seyretmek, bize de afiyetle yemek düşüyor. Yemekten sonra biliyorsunuz şovda randevumuz var. Nefis bir Broadway şovundan sonra bana katılmayanları kıskandırmak için ballandıra ballandıra onlara gösteriyi anlatıyorum. Ama onlar da hallerinde çok memnunlar ki casinoda kazandıkları paraları bana gösteriyorlar.   Herkes halinden memnunsa ne güzel.  Haydi bakalım saat geç oldu istirahate çekilelim. Yarın gemimiz Fransa’da olacak ve euroya geçeceğiz! Ne Fransa’sı, daha karayip denizlerindeyiz demeyin. Fransa’nın buradaki adası Martinique de olacağız. Adada Fransızca konuşuluyor ve para birimi Euro.  Bir sonraki bölümde Fransız Martinique'de görüşmek üzere İyi eğlenceler ve iyi uykular.


H.Oğuz Esen[email protected]

H. OĞUZ ESEN

Yazar Hakkında

H. OĞUZ ESEN

İş güç ve çoluk çocuk işlerini bitirdikten sonra emeklik günlerimi tadında geçirmek için, sıhhat ve akıl fikir yerinde iken gezmeyi seçenlerdenim.