Dev Tapınak - Şehir Angkor Wat

"Angkor Wat" ismi belleklere öylesine kazınmış ki Kamboçya deyince ilk akla gelenlerden biri bu dev tapınak-şehir. Kamboçya’ya hava yoluyla geliyorsanız iki seçeneğiniz var; Siem Reap (ki Angkor Wat hemen yanında) ya da Phnom Penh (başkent). Phnom Penh’i sonraya bırakarak Angkor Wat'tan Kamboçya’ya girdim.

Angkor Wat çok geniş olması, duvar ve kulelerdeki süslemelerin çeşitliği ve tapınakları ele geçiren dev ağaçları ile biliniyor.

Khmer İmparatorluğu’nun en iyi devrinde inşa edilen bu tapınak şehirde, tanrı-krallar, yakın ailesi, rahipler ve sayısı 3000-5000 arası değişen dansçılar (aynı zamanda harem üyeleri) yaşamış.

Tapınakların duvarlarında dansçı figürlerine sık sık rastlamak mümkün. Arada dinozora benzeyen kabartmalar da olsa dinozorların o zamanlar saray üyesi olmaması gerek (dinozorlar mı? 1 milyon yıl kadar gecikmişler).

Tapınaklar bugünde dini öneme sahip ve kullanımdalar.

Rahipler ya da dua etmeye gelen Khmerler bu tarihi yapının günlük olağan ziyaretçileri.

Rahiplerin görünümleri bana ne kadar ilginç geliyorsa benim taşların üzerinde kendime iyi bir yere arayıp fotoğraf çekme uğraşım onlara o kadar ilginç geliyor olmalı.

Angkor Wat denince iki tapınak akla geliyor; birincisi silueti Kamboçya ile ilgili her posterde karşımıza çıkan Angkor Tapınağı, ikincisi Tomb Raider tapınağı. "Tomb Raider" filmine kadar pek popüler olmayan bir tapınak Angelina Jolie’nin filmi sonrası en çok ziyaretçi çeken yerler arasına katılmış.

Özellikle Koreli, Çinli ve Japonlar bu tapınağı görmeden Angkor Wat'tan ayrılmıyor.

Kalabalık olduklarına bakmayın hepsi filmdeki bir kapıyı çekmenin peşinde 30 metre ileri gidin tek başınızasınız.

Bu büyük tapınk beni insan yapımı tarafıyla değil, doğanın kendine ait olanı geri almasıyla etkiledi. İnsanların Angkor Wat’ı terk etmesi sonrası banyan ağaçları bilimkurgu filmlerinde her şeyi saran yabancı virüsler gibi taşların üzerinde, arasında, altında, üstünde, kısacası her yerde boy atmışlar, atıyorlar. Binaların yapılarının içine öylesine bütünleşmişler ki binaların bütün taşlarını tek tek sökmeden tapınakları ağaçlardan temizlemenin yolu yok.

Tapınaklar çok büyük bir alanda 9 sayısının etrafında kurulmuşlar. Şöyle; bazı tapınaklarda dört köşeli binalara çıkan merdivenler 54 basamaklı 5+4=9 ve binaların dört tarafında basamak var 54x4=216 yani 2+1+6=9.

Kulelerdeki insan yüzleri ile ünlü Banyon tapınağında 54 kule var (5+4=9), ve tabi her kulenin dört yüzünde birer resim ( 54x4=216, 2+1+6=9). Bunları yaptıran kral aynı zamanda 108'de hastane açmış (1+0+8=9).

Bunun yanında Angkor'da çok basit bir mimari tarz kullanılmış. Kemerli yapılar bilinmediği için binalar genelde küçük ve kısa. Ayasofya'da kemerli kubbe kullanımından 500 sene sonra yapılan Angkor Wat'ta tek bir kubbe yok. Anlaşılan o zamanlar teknoloji çok daha yavaş yayılıyormuş.

*** Başar Kurtbayram'ın diğer yazılarına www.simdigezelim.com'dan da ulaşabilirsiniz.

Başar Kurtbayram

Yazar Hakkında

Başar Kurtbayram

Gezmeyi çok seviyorum. Bugüne kadar 130'dan fazla ülkede bulunma şansım oldu.Bana çok sorulan "nasıl oluyordu bu kadar çok geziyorsun?" sorusuna hemen cevap vereyim.