Kalkan'da Caretta Caretta Tadında Bir Tatil

Sisam, Rodos, Midilli, Sakız, Kos, Santorini, Mikonos… Yunan adalarının tamamını gezdim bir haftalık tatilimde…

Şaka şaka:) Ama hayalimde, kaldığım yerin yaşattığı hisle tüm adaları gezdim diyebilirim…

Haydi size tatilimin gerçek yanlarını anlatayım:) Tatilimde bana bu sefer, kızları olmaktan büyük gurur duyduğum, – her ne kadar küçükken çok kıymet bilemediğim ancak büyüyünce değerlerini anladığım – annem ve babam yol arkadaşım oldular. Normalde Yunan adalarına tekne turu yapmayı planlarken, yaptığımız araştırmalar sonunda sürekli teknede olunduğu, uğranılan yerlerde sadece 5-6 saat gibi kısa bir zaman diliminin yolculara ayrıldığı, bunun da hem kahve içmek, hem mekanı solumak, hem fotoğraf çekmek, hem denize girmek, hem alışveriş yapmak – bu bölüm Anadolu Hayat Emeklilik´in Anneler Günü için yayınladığı reklam gibi oldu: benim annem hem doktor hem mühendis hem aşçı… – gibi tüm aktiviteleri yapmak için oldukça kısa olmasından dolayı bu planımızdan vazgeçmek durumunda kaldık. Bu arada siz okuyanlar arasında, eğer kalınan yerlerde uzun zaman ayırmayı başaran bir tekne turundan haberdarsanız beni de bilgilendirebilirseniz sevinirim:)

Bu plandan vazgeçince ben de geçtim internetin karşısına gidilecek yerler arasında alternatif bulmaya. Gideceğim noktayı belirledim: Kalkan. Ve bulduğum otel de Caretta Butik Otel.

Yunan adalarına tur yapamadık belki ama o gezide yaşayacağımız tekne keyfinden fazlasını, bu keyifli otelimizde yaşayabildik. Yaklaşık 20 yıl önce Gönül Hanım´ın oğlu ile birlikte falez üzerinde – bence büyük cesaret isteyen – kurduğu bu oteli son 2 yıldır, diğer oğlu Murat Bey yönetiyor.

Şimdilerde sessiz sakin, yaptıklarının meyvesini toplayan ve arka plandaymış gibi görünen aslında otelin kurucusu Gönül hanım, her türlü isteğimizi “evet, ayarlarız”, “siz nerede yemek isterseniz masayı oraya kurdurabilirim” gibi yanıtlar ile karşılayan Murat bey, tepeden tırnağa her yere yetişen, tekne ile kıyıya yanaşanları karşılamak için 100 merdiven aşağıya koşan ve sonrasında bira içmek isteyene bira vermek için yeniden 100 merdiven yukarı çıkan Ronny, “günaydın, naber” dediğinde “iyiyim, çok şükür” diyen, annem ile otururken bir anda masamıza “Babanızdan çiçek var” diyerek gülümseyen ama sonrasında olayın içyüzünü anladığımızda aslında annem ile sakin sakin otururken canımız bir şeye sıkkın olabilir düşüncesiyle azıcık da olsa yüzümüzü güldürmek için mizanseni planlayan ve bizim için topladığı çiçekleri getiren – babamdan olduğu düşüncesiyle çiçek fotoğrafını Facebook´da paylaştığım ve ‘like’ eden çoğunluğu bayan olan arkadaşlarım maalesef bu çiçek fikri babamın değilmiş, yani anlayacağınız tüm erkekler aynı, çok da beklentiye girmemek gerek sanırım, buradan bunu çıkartıyorum:) – neyse konumuza geri dönelim güleryüzlü Zerrin ve unutmadan elbette otelin maskotu 1,5 yaşındaki Çamur isimli köpeği, sanırım bu otelin 2. evimiz gibi olmasını sağlayanlar oldular. Bilirsiniz bazen bir mekana gidersiniz, birileri çok beğenir biriler hiç beğenmez, o mekanın içindeki insanlardır aslında orayı size daha çok sevdirecek olan, ama o insanlarla yaşamaya, birşeyler paylaşmaya başladığınızda orası daha da farklı görünür gözünüze. İşte, Caretta Butik Otel benim için böyle bir yer oldu. Eğer gün içinde 100 merdiven iner çıkarım, ne güzel “spor için bahane” olur diyorsanız, sürekli tekne ile seyahatteymişsiniz hissi veren, kendinize ait gibi hissedebileceğiniz localarında güneşlenmek isterseniz, derin masmavi ve tertemiz sularda yüzmek isterseniz ve yumurtlamak haricinde karaya hiç çıkmayan Caretta caretta´lar gibi ‘Caretta caretta kıvamında bir tatil’ arıyorsanız, bu oteli kesinlikle tavsiye ederim.

Kalkan´a yürüyüş mesafesinde, 15 dakikalık bir patika yürüyüşü sonunda dilerseniz yürüyerek merkeze varabilirsiniz, ya da gün içerisinde otelin ücretsiz tekne servisinden de faydalanabilirsiniz. Otel ile ilgili eklemek istediğim 2 nokta var: otel masraflarınızı ödemek için yanınızda nakit para bulundurmayı ihmal etmeyin. Ve çocuğunuz var ise merdivenleri olması açısından tehlike oluşturabilir, bu da aklınızda bulunsun, ama derseniz ki “benim çocuğum çok usludur, atlamaz, zıplamaz” , o zaman sizlere de bu oteli öneririm:)

Bir hafta dolu dolu yaşadığım Kalkan´ın favori mekanlarımdan biri olduğunu arkadaşlarıma söylediğimde “aynı yerden mi bahsediyoruz” dediler. Sanırım bu, yukarıda bahsettiğim gibi gene orada tanıştığın insanlarla ilgili, burada da elbette canayakın, konuşkan Babam´ın katkısı oldukça büyük:)

Daha önce Kalkan´a gitmiş olan Özüm´ün tavsiyesi üzerine akşam yemeği için gittiğimiz Aubergine restaurant, kesinlikle muhteşem bir yer. Balıktan ziyade daha çok et restoranı olan Aubergine´de etler İç Anadolu ve Doğu Anadolu´nun en iyi kasaplarından toplanıyor. Porsiyonları oldukça büyük, bu yüzden sipariş verirken eğer çok açsanız ve gözünüz dönmüşse, biliyorum nefse hakim olmak zor olabilir, ama porsiyonların büyük olduğunu ve yemek öncesinde gelen sarımsaklı pidenin de leziz olduğunu ekleyeyim diyorum:)

Bizimle ilgilenen Mustafa bey ve babam arasında geçen diyaloglar, bu ikilinin gün aşırı öğlen buluşup beraber yaptıkları yüzme ile son buldu:) Aubergine´e gidip Mustafa bey´i ve ismini atlamak istemediğim Yasin bey´i bulduğunuzda ve benden selam ilettiğinizde sizinle de daha özel ilgileneceklerine eminim:)

Bu arada Kalkan ile ilgili bir not, burası sanki Türkiye´de küçük bir İngiltere kasabası gibi, nüfusun büyük çoğunluğu İngiliz, dolayısı ile kendinizi sanki yurtdışında gibi de hissedebiliyorsunuz.

Aubergine haricinde keşfettiğim diğer 2 restorandan daha bahsetmek istiyorum. Hayat üzerine felsefe yapabileceğiniz, cüzi irade ile külli irade arasındaki farklar üzerine sohbet edebileceğiniz Ekrem bey´in servisi eşliğinde manzaraya karşı hem yemek hem de şarap keyfi yapmak isterseniz Akın Restaurant, tavsiye edeceğim restoranlardan biri, fiyatları da oldukça uygun. Bir de sonradan keşfettiğimiz ve muhteşem Kalkan manzarasını görebileceğiniz terası olan Zeki’s La Terrazza Restaurant. Özellikle makarnası leziz olan bu restoranı da ayrıca tavsiye ederim.

Kalkan´ın tek dondurmasıcı olan Fener café´de dondurma yemeyi de kesinlikle ihmal etmeyin. Taze yaptıkları külahın içine koydurduğum vanilyalı ve karamelli dondurmanın tadı olağanüstü. Nedense karamelin kıvamını görünce “tahin pekmezli dondurma neden yapılmıyor diyerek düşününce acaba bu işe mi girsek diyorum bizimkilere”. Hemen patenti alsam mı acaba, kışın en sevdiğim tatlının neden yazın da dondurması olmasın:) Demedi demeyin, bir gün Tahin pekmezli dondurma çıkarsa “aaa Işıl bunu bir yazısında demişti” dersiniz:)

Bir tatilin sonuna daha gelmiş bulunduk, şimdi sıra bir sonraki tatilimizde, biraz çalışma zamanı:)

Bu yazımı, güzel tatilimi paylaştığım, “ama yoooooo”cu olan Babam´ın Babalar günü´nü kutlayarak sonlandırıyorum. İyi ki kızınım, iyi ki Babamsın…

IŞIL ATAKER

Yazar Hakkında

IŞIL ATAKER

Gezmek, seyahat etmek, gözlemlemek, fotoğraf çekmek, uçak, otobüs, araba farketmeksizin herhangibir araca binip bir yerlere gidiyor olma hissini yaşamak, konser, film, sinema, festival, ne varsa he