Bir arkadaş toplantısında öylesine ortaya atılan tekrar karavanla bir Amerika seyahati yapma fikri, kısa zamanda tüm aile bireyleri tarafından benimsendi. Bizim beşinci birlikte gideceğimiz seyahat, arkadaşlarımızın da ilk seyahatleri olacak. Arkadaşımızın hanımı özellikle San Francisco'yu görmeyi çok istiyor ve gezinin oradan başlamasını istiyordu.

Gezinin başlangıç noktası: San Francisco

Biz Lufthansa ile Münih - San Francisco, arkadaşlar da British Airways ile Münih - Londra - San Francisco şeklinde uçmaya karar verdiler. Arkadaşların seçeneği aktarmalı olduğu için kişi başı 150 Dolar daha ucuzdu. Münih'ten  San Francisco'ya 11 saatlik bir uçak yolculuğundan sonra geldik.

Havaalanından, otelimiz Holiday Inn Express Airport'a shuttle servisi ile kolayca ulaştık.

Avrupa ile Kaliforniya arasındaki 10 saate yakın zaman farkı, hepimizin sabahın dördünde uyanmasına sebep oluyor. O saatte otelde kahvaltı yapma imkânı olmadığından, saat 05.30'a kadar beklemek zorundayız. Çocuklar televizyon seyrediyorlar, biz de hazırlıklarımızı yapıyoruz.

Bugün çok yoğun geçecek. Kahvaltıdan sonra karavanı almaya gideceğiz. Kalacağımız kamp yerinin olduğu Petaluma'dan, San Francisco'yu gezmek için kiraladığımız arabayı alacağız (karavanı sadece yatmak için kullanacağız. 8 metre boyunda bir karavanla San Francisco gibi, dereli tepeli bir şehirde gezmek pek akılllıca bir iş değil). Oradan Petaluma / KOA Campground'daki yerimize gideceğiz. IKEA'dan alınacaklar var. En son da yiyecek içecek alışverişi yapılacak.

Tipik bir Amerikan kahvaltısından sonra saat 07.30'da, bir minibus bizi Oakland'daki karavan firması Moturis'e götürmek için almaya geliyor. Şoförümüz bir Pakistanlı. Yolda Türkiye'den, Amerika'daki Pakistanlıların yaşamından konuşuyoruz.

Oakland Moturis'de günün ilk müşterisiyiz. Rezervasyon işlemlerimizi, yüzünde en az yarım santim kalınlığında bir makyaj olan Koreli genç ve sempatik bir hanım yapıyor. Çok güler yüzlü, yarım saatte işimiz bitiyor.

İki karavan arka arkaya Oakland'dan San Francisco‘nun 60 km. kuzeyindeki Petaluma'ya doğru yola çıkıyoruz. Aslında çıkmak istiyoruz ancak Cumartesi sabahı Oakland'dan US-80 Kuzey otoyoluna çıkmak bir mesele.

En az 4 şeritli bir kuyruk var ve arabalar hiç ilerlemiyor. Küçük arabalar bazen sinyal verip bazen de vermeden aralara dalarak ilerliyorlar. Bizim gibi 8 metrelik hantal bir karavanla yolda olanların işi zor. Yarım saatte 500 metre yolu zor gidiyoruz.

En sonunda "bu böyle olmayacak" deyip küçük arabaların yaptığını ben de yapmaya başlıyorum. Sinyal verip en sağ şeritten, en sola doğru ilerliyorum. Çalınan korna seslerine kulağımı kapatıp en sonunda sol şeride ulaşıyorum. Bu şerit biraz daha akışkan. 1 saat sonra zor bela US-80 otoyoluna ulaşıyoruz.

Oakland'dan çıkınca, deniz kenarından yol alırken sol tarafta San Francisco ve köprülerinin manzarası harika.

Öğlen, Petaluma Enterprice araba kiralama noktasına geliyoruz. Burada da işlerimiz kolayca oluyor. İki karavan, iki araba kamp yerine doğru yola çıkıyoruz.

KOA kamp yeri Petaluma'nın hemen dışında küçük bir ormanın içinde çok güzel bir yer. Bu hafta sonu, kamp yerinin civarında oldtimer arabaların yarışı ve sergisi varmış, o nedenle kamp yeri iyice dolu. Ama bizim rezervasyonumuz olduğundan sorunsuz yerleşiyoruz. Geceliği 65$. Karavanın elektrik, içme ve atık su bağlantılarını yapıyorum, kablosuz internet erişimini kontrol ediyorum.

Karavanı kapatıp, arabayla Emeryville'deki IKEA'ya doğru tekrar yola çıkıyoruz. Aslında çarşaf, battaniye, tencere, tava, bardak, tabak gibi şeyleri kişi başı ekstra 100$ ödeyerek, karavanla  beraber kiralamak mümkün. Biz kullanılmış şeylere 400$ (iki çocuk ve iki yetişkin, toplam dört kişiyiz) vermek istemiyoruz. IKEA'dan tavadan bardağa, kaşıktan battaniyeye kadar her şeyi alıyoruz. IKEA restoranında bir de öğlen yemeği yememize rağmen masraf 300$ bile değil.

Karavan seyahatimiz boyunca gerekli olacak şeyleri temin ettikten sonra tekrar Petaluma'ya doğru yola çıkıyoruz. Burada Safeway isimli bir süpermarketten alışverişimizi yapıyoruz. Eşim de bu arada Information masasından bir müşteri kartı çıkartıyor. Bu kart vasıtasıyla hemen geçerli olmak üzere tüm Amerika'daki Safeway süpermarketlerinden % 10 indirim kazanıyoruz. 

KOA kamp yerine geldiğimizde çocuklar yüzme havuzuna gidiyorlar. Biz de birer bira açıp karavanı yerleştirmeye başlıyoruz. Her şeyi yerli yerine koymamız 1 saatimizi alıyor. Bu arada cocuklar da havuzdan geliyorlar. Onlar duşa giderken biz de akşam yemeğini hazırlıyoruz.

Birer kadeh Kaliforniya şarabı eşliğindeki akşam yemeği sonrası, biraz internette gezinti ve hepimiz yorulmuşuz, uyku saati geliyor. Yarının programı San Francisco.  

İstikamet: San Francisco

Sabah kahvaltıdan sonra kamp yerinden ayrılıp, arabayla San Francisco'ya doğru yola çıkıyoruz.


Golden Gate köprüsüne yaklaştıkça manzara güzelleşiyor. Köprünün bazı yerleri sis altında

Köprüyü geçince bir yerlere arabayı park etmek gerekiyor. Kıyı şeridinde günlük park ücretleri 30$'a kadar çıkabiliyor. Ben yakın bir yerde yol kıyısına park etmek istiyorum.

Sonunda Cable Car'ın gittiği yol olan, Hyde Street üzerinde giderken Filbert Street ile kesiştiği yerde yol kenarına park ediyorum. Şimdi San Francisco'nun gizemlerini keşfetmek için yürüyeceğiz, yürüyeceğiz, yürüyeceğiz, yürüyeceğiz, yürüyeceğiz, yürüyeceğiz.

Çocuklar ilk önce bir Cable Car turu yapmak istiyorlar. Gerçekten Cable Car ile San Francisco'yu gezmek hepimiz için çok keyifli.


Yeni hedefimiz karşı adadaki Alcatraz hapishanesi


Hapishanedeki Audio tur özellikle çocukların çok hoşuna gidiyor. Hapishane ve ada hakkında bir sürü şey öğreniyorlar. Ayrıca adadan San Francisco'nun görünüşü harika


Fishermans Wharf'ın çevresinde de görülecek birçok şey var


Mesela güneşin keyfini çıkaran foklar


San Francisco'nun en iyi göründüğü yerlerden biri de Alamo Square. 


CSan Francisco'da görülmeye değer bir diğer yer ise China Town ve hemen bitimindeki Little Italy

Gezimizin ilk ayağı olan San Francisco etabını burada bitiriyoruz. Yarın geziye devam.

Rotamız hayli uzun:

Monterrey - Santa Barbara - San Diego - San Dimas - Las Vegas
Zion NP - Bryce Canyon - Page (Lake Powell) - Grand Canyon
Lake Havasu City - Los Angeles - Santa Monica - Anaheim - San Luis Obispo - San Francisco.

Ama daha önümüzde iki hafta var. 

San Francisco - Monterey

Sabah kahvaltıdan sonra Petaluma KOA Kamp yerinden ayrılıp Monterey'e doğru yola koyulduk. Önümüzde 250 km'lik bir yol var. İlk önce Petaluma'dan kiraladığımız arabayı geri veriyoruz. Oakland ve civarında otoyol hayli yoğun ama yine de öğlene doğru Monterey'e varıyoruz.

Önce Marina Dunes RV Park kamp yerine yerleşiyoruz. Kamp yeri oldukça sakin ve sessiz. Ayrıca kamp alanında herkesin kullanabileceği bir ortak bir salon var. Kamp hemen denizin kenarında, ancak denize akşama doğru gideceğiz. Önce Monterey'i bir keşfe çıkalım.


Monterey küçük ancak çok sevimli bir şehir. Old Fisherman's Wharf Pier'in üzerinde sayısız restoranlar, hediyelik eşya satan yerler var. Eğer deniz ürünlerini seyiyorsanız tam yerindesiniz.

Monterey biz yetişkinler için çok çekici olmasına rağmen, çocuklara bir hayli sıkıcı geldi. Onlar bir an önce kamp yerine dönüp denize girmek istiyorlar. Kilometrelerce boyunca geniş, incecik kumlarla kaplı bir kumsal var. Deniz hayli dalgalı ancak bu çocukların eğlencesine hiç de engel olmuyor.

Yetişkinler de çocukları endişeli gözlerle izliyorlar. Biraz sonra sahilden 100 metre ileride balinaları görüyoruz. Bata çıka kafalarından fıskiye gibi su fışkırtıyorlar.


Gökte pelikanlar, suda balinalar ve çocuklar ilginç bir manzara

Highway US1'den Santa Barbara'ya

Ertesi gün sabah erkenden yine yollardayız. Bu sefer hedefimiz Santa Barbara. Ya US-101 otoyolundan rahat ama can sıkıcı gideceğiz ya da US-1 sahil yolundan. Sahil yolunda karar kılıyoruz. Bu yol hep deniz kenarından gidiyor. Ama sahilin tüm girinti ve çıkıntıları bize viraj olarak geri dönüyor. Önümüzde 370 km'lik bir yol var. Başka bir problemimiz daha var. Ekim 2013 başında Amerikan Federal hükümeti bütçe arttıramaması dolayısıyla ödemelerini yapamayınca Federal devlete bağlı tüm kurumlar faaliyetlerini durdurdular. Biz de bu geceyi geçirmek için Santa Barbara'ya 20 km. mesafedeki Refugio State Park'ta yer ayırttık. Haberlerden tüm Milli Parkların kapatıldığını duyduk. Bizim Refugio State Park da kapandıysa kendimize başka bir yer bulmamız gerekecek ve Santa Barbara'da çok kamp yeri yok. Bu nedenle bir belirsizlik içinde yola çıkıyoruz.

Yolumuzun manzarası harika ancak virajları bol. Çocukların hepsini araba tutuyor. Bazen durup bir süre dinlenmek zorunda kalıyoruz.

Yolumuzun üzerindeki San Simeon State Park'ta bir mola veriyoruz.

Sahilde yüzlerce fok var. Hemen hepsi öğlen uykusunda. Bu mola hepimize iyi geliyor.

US1 yolu ilginç olmasına ilginç ama hayli yorucu. Neyse çoğu gitti azı kaldı.

Santa Barbara / Refugio Beach State Park

Yorucu bir yolculuğun ardından Refugio Beach State Park’a geldik.

Park girişindeki Park Rangers kulübesinde kimse yok, ancak kulübenin camına ismimizi ve park yerimizin numarasını yazmışlar. Kamp yeri Pasifik Okyanusu’nun kıyısında, palmiye ağaçlarının altında sakin bir yer.

Biz tam karavanı park ettik, bir golf arabasıyla Park Ranger geldi. Kamp yerinin ücretini tahsil etti ve gitti.

Sahilde Amerika’nın hemen her yerinde olduğu gibi kimsecikler yok. Zaten buna gerek de yok.

Refugio State Park doğa olarak çok güzel bir yer, highway biraz yukarıdan geçtiği için pek duyulmuyor. Ancak hemen hemen hiç konforu yok, tuvaletleri pis ve bakımsız. Duşlar para ile ve attığınız para kadar sıcak su akıyor. Hava karardıktan sonra aydınlatma olmadığı için ya el feneri ile yolunuzu bulacaksınız ya da karavandan ayrılmayacaksınız. Bu durum bizim pek hoşumuza gitmedi.

Ama aynı şeyi Santa Barbara için söylemek mümkün değil. 

Burası sahili, caddeleri ve mimarisi ile çok güzel bir şehir.

Santa Barbara Pier mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Burası üzerine arabaların da park ettiği tahta iskelenin sonundaki Shellfish restoranı; deniz mahsullerini sevenlere çok güzel menüler sunuyor.

San Dimas / Western Rodeo

Siz hiç gerçek bir “Rodeo” gösterisi seyrettiniz mi bilmiyorum ama biz daha önce hiç görmemiştik. Seyahatimizi planlarken Los Angeles civarında bulunacağımız günlerde San Dimas’ta bir Western Days Rodeo Festivali’nin yapılacağını öğrendik. Rotamızı biraz değiştirerek bu etkinliği görmek istedik.

San Dimas’ın dışında Tex Shoemaker Arenası’nda yapılıyor. Biz karavanla gittik. Bizden başka karavan olmamasına rağmen bir park sorunu yaşamadık. Belki altından geçerken karavan bazı ağaçların dallarını kırdı ama gösterilen yere sorunsuz park ettik.

Çeşitli kategorilerde yarışmalar yapılıyor.

Bronc Riding


Bareback Bronc


Bull Riding

Yapılan tüm gösteriler birbirinden heyecanlı geçiyor. Hepimiz bu gösterileri büyük bir ilgiyle izledik.

Bu arada da video ve fotoğraflarla bu gösteriyi hatıralarımıza kaydettik.

Western Days Rodeo’yu izlemek için bir aile bileti aldık. İki yetişkin, iki çocuk için 49$ olan bu bilet; hem giriş için hem de Amerika’da yediğimiz en lezzetli hamburgerleri yapan “Carl’s Jr.”dan dört menü verdikleri için hiç de pahalı gelmedi.

Ridvan Filiz

Yazar Hakkında

Ridvan Filiz

Bence hayatın tadı, tuzu yani tüm baharatı, gezmek ve görmekte gizli. Mutlaka gezip-görme tutkunlarını meraklandıran, heyecanlandıran şeyler farklıdır.