San Francisco, Amerika birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinin 4. büyük şehridir. San Francisco 1.000 kişilik nüfusu ile küçük bir balıkçı kasabası iken, 1848’de Altına Hücum döneminde çok büyük bir hızla büyümüş. 1849’da nüfus 25.000’e ulaşmış. Ancak 1906 depremi ve yangınlarla neredeyse yok olmuş. Kısa bir sürede tekrar inşa edilerek gelişmiş olan San Francisco, günümüzde uluslararası finans, ulaşım ve kültür merkezi haline gelmiş. Hippy akımının merkezi olan şehir, gay hakları hareketi ile de ünlenmiş. Bu anlamda ABD’nin en liberal şehri olarak bilinmektedir.

 

 

İstanbul’dan Frankfurt aktarmalı olarak beklemelerle birlikte 16 saatlik bir yolculuk sonrası geliyoruz Kaliforniya eyaletinin 4. büyük şehrine.

 

Şehri gezmeye “Civic Center” olarak anılan merkezden başlıyoruz. Burası pek çok alışveriş merkezi ile çevrelenmiş. Önce beyaz renkli belediye binasının önündeki parka geliyoruz.

 

 

Parkta pek çok Asya kökenli vatandaş yoga yapıyordu. Asian Museum, Opera Binası, Kütüphane ve alışveriş merkezlerinin bulunduğu Civic Center’dan Market Street boyunca ilerleyerek Union Square’ye geliyoruz. Buradaki turist ofisinden yararlanabilirsiniz. Union Square San Francisco’nun alışveriş merkezi. Meydanda çeşitli sokak gösterileri, izleyenlere keyifli anlar yaşatıyor. Özellikle gece çok renkli gösterilere ev sahipliği yapıyor bu meydan. Sıra dışı ilginç mimarisi ile dikkat çeken Museum of Modern Art’a girip pek çok ünlü sanatçının eserlerini görebilirsiniz. Biz içine girmedik.

 

Market Street’den devam ederek Financial District’e geliyoruz. Bu bölge San Francisco’nun finans merkezi. Pek çok bankanın bulunduğu gökdelenlerle dolu bu bölge San Francisco’nun simgelerinden biri olan 260 m yüksekliğindeki Transamerica Pyramid, ilginç mimarisi ile dikkati çekiyor. 1972’de dünyanın en yüksek binasıymış. Yine burada 52 katlı Bank of America gibi pek çok gökdelen bulunuyor.

 

 

Market Street’den devam ederek sahile geliyoruz. Bay Bridge de burada yer alıyor. San Francisco’yu Oakland’a bağlayan bu köprü 5,5 km uzunluğunda ve gümüş renkli. Bay Bridge’den China Town’a doğru yola devam ediyoruz.

 

Chinatown 1848 – 1850’li yıllarda Altına Hücum döneminde buraya yerleşen Çinliler’in yaşadığı bölge. Bu tipik Çin mahallesinde Çin mimari yapısı hakim. Tabelalar, restoranlar, hediyelik eşyalar her şey Çin’e özgü. Geleneksel ilaçları, daracık sokakları, kırmızı fenerleri ile kendinizi Çin’de hissediyorsunuz. China Town’da pek çok müze, galeri ve tapınak bulunuyor. Chinatown’un sembolü kırmızı tuğla ile inşa edilmiş muhteşem güzellikteki St. Mary Church. Yine bu bölgedeki Tin Hau Temple ise Amerika’daki en eski Tao tapınağı. Bunlardan başka Amerika’ya göç eden Çinliler’in 160 yıl boyunca yaşadığı problemlerin anlatıldığı müze Chinese Historical Society of America Museum & Learning ile Budist tapınağı Norrah ile Buddhas Universal Church görülebilir. Biz zamanımızı görülecek, gezilecek başka yerlere ayırmak anlamında Çin mahallesinde fazla oyalanmadık. Çin mahallesinde pek çok etkinlik yapılıyor. Bunların en önemlisi Çin yeni yılında yapılan yılbaşı kutlamalarıymış.

 

Chinatown’dan ayrılıp Nob Hill’e geliyoruz. Nob Hill, gerek mimari yapısı gerekse düzenli yerleşimi ile beni San Francisco’da en fazla etkileyen yerlerden biri oldu.

 

 

Nob Hill’den şehrin kuşbakışı fotoğraflarını aldıktan sonra küçük bir İtalyan kasabasını andıran North Beach’e geliyoruz. Bölge İtalyan cafe ve restoranları ile dolu, cıvıl cıvıl bir yer. Bu bölge San Francisco'ya özgü gece hayatı ile ünlü. Gece kulüpleri ve striptiz kulüpleri ile 24 saat yaşıyor burası. Chinatown ve North Beach gibi iki göçmen mahallesi birbirine çok yakın mesafede. Yine hemen yakındaki Telgraph Hill’de bulunan San Francisco’nun sembollerinden biri Coint Tower’e (İtfaiye Kulesi) geliyoruz.

 

San Francisco 1906’daki yaşadığı büyük deprem sonrası çok büyük bir yangın geçirmiş. Bu yangını söndürmeye çalışan kahraman itfaiyeciler anısına 1993’te yapılmış olan Coint Tower kulesine geliyoruz. 60 metre yükseklikteki itfaiye hortumunu andıran kulenin tepesine çıkarak manzarayı kayıtlarımıza alıyoruz. İnce uzun kulenin tepesi itfaiye hortumu ucuna benzetilmiş. Hemen bu kulenin yanında kocaman bir Levis Plaza bulunuyor. Kuleden çıktıktan sonra Lombard caddesinden doğuya giderseniz, rıhtımda Pier 29’a, batıya giderseniz Hyde StaLombart’a geliyorsunuz. Burası tam fotoğraflık, çok sevimli bir cadde. Lombart Street üzerindeki bu yol S’ler çizerek yılan gibi kıvrıla kıvrıla %40 eğimle iniyor. Bu sevimli dar caddenin iki yanında 3 katlı bakımlı çok güzel binalar var. Caddenin iki yanı çiçeklerle bezenmiş. Araba ve yaya trafiğine açık.

 

 

Bu bölge gece hayatı ile de ünlü. Dünyanın en ünlü barlarından Vesuvio, The Strip ile San Francisco’nun en eski kahvecisi Cafe Trieste burada. Biz de bu cafede biraz dinlenip çevrenin keyfini çıkarıyoruz.

 

Deniz kenarına doğru ilerleyip San Francisco’nun en keyifli yerlerinden biri olan Fishermans Wharf’a gidiyoruz. Fishermans Wharf bölgesi San Francisco’nun favori yerlerinden biri.

 

 

En önemli noktası ise Pier 39. Bölge çok canlı, hareketli ve de çok kalabalık. Sıra sıra hediyelik eşya dükkanları, yiyecek içecek satan tezgahlar, restoranlar ve çeşitli gösteriler ile çok renkli. Pier 39 iki katlı bir rıhtım, üst katta daha çok restoranlar bulunuyor. Bu akşam buradaki restoranlardan birine geleceğiz. Etrafta çocuklar için eğlence parkları, her yaşa hitap eden müzeler, balmumu heykel müzesi, bir de İngilizce ismini hatırlayamadığım “ister inan ister inanma” anlamında ilginç, her yaşa hitap eden eğlenceli bir müze var. Akşam sıkı bir yemek olacak, onun için biz tezgahlarda satılan devasa boyuttaki yengeç bacaklarını elimize alıp hem yiyor, hem dolaşıyoruz. Bu bölgedeki martılar insanlara çok alışkın. Belli bir yer açmışlar onlar için. Güvercin besler gibi insanlar burada martılara yiyecek veriyorlardı. Tabii biz de yengeç bacaklarını martılarla paylaştık. Zaten porsiyonlar çok büyük.

 

 

Biraz ileride Ghirardelli Meydanı'ndaki çikolatacıya geliyoruz. Savaş sırasında askerlere üniforma diken fabrika, sonraki yıllarda çikolata fabrikasına dönüştürülmüş. Ghirardelli çikolataları zamanla marka olmuş. Fabrika sonraki yıllarda şehir merkezine taşınmış, ama burası turistlere gösteri amaçlı çikolata yapım atölyesi olarak kalmış. Burada çikolata yapımı seyrederek ve de çeşit çeşit nefis çikolatalarımızı alarak tüm turistlerin yaptığı gibi havuz başında afiyetle çikolatalarımızı mideye indirdik.

 

Sıra rıhtımdaki fok balıklarını (deniz aslanlarını) izlemeye geldi. Yüzlerce deniz aslanı var burada. Kimi yüzüyor, kimi güneşlenmeleri için özel tahtadan yapılmış salların üzerine çıkmış hem güneşleniyor, hem birbiri ile oynuyor. Bu keyifli görüntüyü izleyebilmemiz için rıhtım boyunca seyir terasları yapılmış. Fokları seyretmek çok keyifliydi ama daha çok göreceğimiz yer var.

 

 

Üzülerek yolumuza devam ediyoruz. Biraz ilerleyince rıhtımdan meşhur Alcatraz adası, Golden Gate köprüsü ve San Francisco’nun harika manzarası ile karşılaşıyoruz. Burası da fotoğraflık noktalardan biri. Hele gün batımında manzaranın tadına doyum olmuyor. Holiday Inn, Hyatt, Hilton, Radisson, Sheraton gibi bütün ünlü oteller ise bu bölgede toplanmış.

San Francisco’nun kuzeyinde konaklayacaklar için her bütçeye uygun oteller bulunabiliyor. Belki de San Francisco’nun en iyi şekilde hissedildiği Fisherman Wharf bölgesinde yer alan Hotel Zephyr, konaklamak için en uygun yerlerden bir tanesi. Fisherman Wharf ve Nort Beach’in ortasında olan konumu sayesinde iskele, alışveriş ve eğlence merkezlerine de oldukça yakın. Bölgede ki bir diğer otel olan The Wharf Inn oteli ise Pier 39 iskelesinden, Alcatraz Adası’na giden tur feribotlarına kolayca ulaşabileceğiniz bir lokasyonda yer alıyor.

Bunların yanında Fisherman Wharf’ ta hem deniz ürünlerini tadabileceğiniz hem de birçok kültürel noktaya kolaylıkla ulaşabileceğiniz konumda yer alan birkaç güzel otel daha bulunuyor. Argonaut Hotel, Holiday Inn Express Hotel ve Hyatt Fisherman's Wharf bu otellere örnek olarak gösterilebilir. Daha fazla seçenek istiyorsanız bu linkten Booking.com’a da göz atabilirsiniz.  

San Francisco’da yoğun geçen bir günün ardından akşam yemeği için hazırlanmak üzere otelimize dönüyoruz. Bu akşam programımızda limuzinlerle bir gece turu ve Pier 39’daki şık bir restoranda yemek var. Hemen otelde hazırlanıyoruz ve otelden bizi almaya gelen limuzinlere yerleşip Bay Bridge’e gidiyoruz. Bay Bridge köprüsünden San Francisco’nun gece manzarasını seyrediyoruz. Gökdelenler, Transamerica Pyramid, Coint Tower, Golden Gate’i seyredip kameralarımıza alıyoruz bu ışıl ışıl görüntüyü. Işıklandırma çok güzel. Limuzinimiz de çok güzel, içinde bir de içki ikramı aldık. Müzik, manzara, araba her şey çok keyifliydi. Ardından Pier 39’a geldik. Önce tekrar fokları seyretmeye gittik, daha sonra ikinci kattaki restoranımıza. Burası iki katlı bir rıhtım. Restoranda içtiğim “clam chowder” çorbası harika idi, tadı halen damağımda. Patates ve deniz ürünleri, midye, yengeç bacağı, ahtapot ve benzeri deniz ürünleri ile yapılan beyaz kremalı çorba, ekmek kâselerle sunuluyor. Hem sunum hem lezzet mükemmel. Arkasından yediğimiz ızgara balık ve deniz kabukluları, şarap ve manzara harikaydı. Yemek sonrası ise tekrar limuzine binerek otele döndük.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.