Muhteşem Liman Manzaralarıyla Marsilya

Fransa'nın güneydoğusunda, Provence-Alpes-Côte d'Azur bölgesinin merkezi, Akdeniz kıyısındaki muhteşem bir sahil kasabası iken, aynı zamanda Fransa’nın en büyük ticari limanı olarak ünlenen, her anı canlı ve hareketli şehir Marsilya... 
M.Ö. 6. yüzyılda 12 İyon şehrinden biri olan Phokaialıların İzmir yakınlarındaki bugünkü Foça’yı kaybetmelerinden sonra önce Massalia adı ile kurdukları, büyüklük ve işlev olarak Akdeniz’in birinci, Avrupa’nın ise dördüncü limanı ve en eski şehirlerinden biri. Yakın zamanda yeni bir düzenleme geçirmiş “Eski Liman” denilen “Vieux Port”un etrafında genişleyerek bugünkü halini almış...

Birbirine yapışık yüzlerce apartmanın arasında kalan, denize dik inen, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında; teraslarına çamaşır asılı, çiçekli balkonlu evlerin çevrelediği ufacık meydanlarında yeni yapılar parmakla gösterilecek kadar az. Tarihi binalar bugün hala kullanılıyor.
 
Hangi tepesinden bakarsanız bakın dağların kucaklayıp, sarıp, sarmalayarak koruduğu Marsilya’da muhteşem bir liman manzarasıyla karşılaşıyorsunuz.

Güneşin ışığını olağanüstü bir şekilde yaydığı, bu güzel konumunun verdiği ilham nedeniyle pek çok sanatçının da gözdesi olmuş. Deniz ürünleri zenginliğinin yanı sıra dünyanın en kaliteli kiremitleri burada üretiliyor.
 
Burası Kuzey Afrika, İtalyan, Korsikalı, Ermeni gibi farklı köklerden ve kültürlerden gelen, farklı dilleri konuşan ve farklı dinlere inananların yaşadığı insan ve kültür mozaiğine ev sahipliği yapıyor. İşte bu çeşitlilik yüzünden Fransızlar buraya “Mars Gezegeni” demişler.

Marsilya, 2013 yılında Avrupa Kültür Başkenti ilan edilen; yeni açılan otelleri ve restoranları, kulüpleri ve butikleri ile kendini günden güne yenileyen bir şehir.
 Trenden indiğimiz, pek çok Fransız filminin çekildiği yer St. Charles Garı, şehrin yüksek tepelerinden biri üzerinde kurulu. Gardan çıkar çıkmaz Eski Liman’a doğru yöneldik. Yüzyılın başlarında açılmış olan, La Samaritaine, şehre gelen herkesin ilk uğrak yeri olsa gerek.

Biz de nefes alıp, dinlenmek, şehri anlamak, koklamak, hissetmek üzere kısa bir kahve molası verdik. Yine bir şehir turu yapmak, şehri keşfetmek açısından oldukça önemliydi.

Marsilya’nın en yüksek tepelerinden birine kurulu, Notre Dame de la Garde Bazilikası’nda mola verdiğimizde tüm şehrin panoramik manzarasını görebildik. Oldukça yüksek Bazilika önceleri denizcilerin korunması ve kutsanması amacıyla yapılmış ve kiliseye “Koruyucu Meryem” adı verilmiş. Daha sonra bunun yerine başka bir kilise inşa edilmiş ve şapelin etrafına bir kale yapılmış. Kalenin kapısındaki küçük bir asma köprü, Bazilikanın çan kulesinin tepesinde ise altınla kaplı Meryem ve kucağında Hz. İsa heykeli var. Tüm şehrin insanlarına adanan heykel gerçekten oldukça gösterişli. Bazilikanın konumu ve muhteşem manzarası dışında içi de oldukça etkileyici. Son zamanlarda gezdiklerim içinde en etkilendiğim oldu diyebilirim. Özellikle ana salondaki renkli mozaikler ve vitraylar, duvarlardaki tablolar gerçekten birer sanat harikası...

SEMRA YEŞİL

Yazar Hakkında

SEMRA YEŞİL

YOLCULUK HİKAYELERİM...Çocukluğumdan bu yana yaşadığım yerden farklı coğrafyalardaki yaşam biçimlerine ve kültürlerine ilgi duymuşumdur…İnsanın gelişiminin ve düşünce şeklinin bu sayede zenginleşec