Tayland seyahati denilince ilk aklınıza gelenler Bangkok, Phuket, Pattaya oluyor değil mi? Ama bu kez ben sizleri Tayland’da doğayı ve kültürü çok güzel harmanlamış, turistler tarafından henüz çok dokunulmamış olan Trang’a götüreceğim.
Güney Tayland’ın kültür, sanat ve festival başkenti unvanını taşıyan Trang, Malay Yarımadası’nın batısında ve Andaman Denizi kıyısı boyunca 199 km boyunca uzanan bir sahile sahip. Ana karaya ek olarak 46 tane adacıktan oluşan Trang, Malezya’ya çok yakın olduğundan bölgede oldukça yoğun bir Müslüman nüfus da var.
Yıllar önce burası dış ticaret yapmak için bir liman kenti olarak şekillenmeye başlamış. Bu dönemde gemiciler limana sabah gün aydınlanırken ulaştıklarından halk bölgeyi kendi dillerinde “aydınlık” anlamına gelen “terang” olarak anmaya başlamış. Zaman içinde “terang”, Trang olarak değişmiş. Tarih boyunca antik Kedah Tua Krallığı ve Kedahan Malay krallıklarına ev sahipliği yapan bölgenin merkezi yoğun su baskınlarına maruz kaldığı için 1916’da 26 km denizden içeriye doğru taşınarak bugünkü yerine gelmiş.
1899 senesinde Phraya Ratsadanupradit Mahison Phakdi isimli kişi tarafından Malezya’dan getirilen kauçuklar bu bölgeye ekilmeye başlanınca, Trang da Tayland’ın önemli ihraç maddelerinden biri olan kauçuk ağacının ilk yetiştirildiği yer haline gelmiş.
Trang’ın merkezine 7 kilometre mesafede yer alan havaalanına her gün Bangkok’tan AirAsia ve Nok Air’in düzenli seferleri var.
AĞAÇTAN EJDERHALAR BAHÇESİTrang, farklı farklı bölgelerden oluşuyor. Öncelikle Huay Yot City bölgesindeki Wang Thep Taro’dan bahsedelim. Burası aslında çiftçilikle uğraşan ama aynı zamanda da büyük sanatkâr olan Jarum’a ait bir çiftlik. Bu çiftliğin en önemli özelliği ise Thep Taro isimli bir çeşit ağacın dalları kullanılarak yapılmış çok sayıda irili ufaklı ejderha figürüne ev sahipliği yapması. Neden ejderha derseniz, Taylılar için ejderha hem kutsal hem de gücü temsil ediyor.
Bu ejderhaların yapımında kullanılmış olan ağaç cinsi Thep Taro, aynı zamanda masaj salonlarında da hoş koku yayması için kullanılıyormuş. Thep Taro ağacının farklı farklı cinsleri var. Bazı cinslerinin yaprakları aynı limon otu gibi kokuyor; bir diğer cinsi ise kök biranın aromasını taşıyor.
Burası bizler için sadece sanatsal ve doğal güzellikleriyle ilgi çeken bir yer iken Budistler için bu kadar fazla ejderhaya ev sahipliği yaptığı için kutsal bir mekân. Özellikle de hediyelik eşya dükkânı girişinde sergilenen heykele pirinç, muz gibi hediyeler sunanlar bile var.
KOOK MING KEKLERİ
Şimdi gelelim Lam Phura kasabasına… Bu kasabanın özelliklerinden biriTayland genelinde, özellikle güney bölgede ünlü olan ve pek sevilen Kook Ming keklerinin yapıldığı ve yapım tekniği ile tarifinin 100 yıldır yaşatıldığı bir yer olması. Tarifin sahibi olan Kook Ming’in torunu Sofia halen işin başında, Kook Ming Pasta Evi’ni yönetiyor. Halen çok eski alet edevat kullanılsa da içerisi tertemiz. Burada kekin hamurunun hazırlanmasından pişirilmesine ve de ardından tadılmasına kadar tüm sürecini deneyimleyebiliyorsunuz.
Kekin tadı gerçekten müthiş. Burada hazırlanan kekler sadece Trang çevresinde değil, aynı zamanda ülkenin farklı yerlerinde de satılıyor.
EL SANATLARI
Bir sonraki durak ise Na Muen Sri Dokuma Atölyesi olmalı. Burası Trang’da el sanatlarının korunduğu bir alan. Halen eski teknikler ile bölgeye has yüzyıllık motifler buradaki dokuma tezgâhlarında hayat buluyor.
Yaklaşık 15-20 tane dokuma tezgâhının olduğu atölyede her dokuma tezgâhı başında bir kadın farklı renkler ile farklı desenler çalışıyor. Sadece el değil, ayakla da idare edilen tezgâhlardaki kadınların el ayak koordinasyonundaki kusursuzluğu izlerken bir hayli etkileneceksiniz. Bu müthiş el ayak dansı sonucunda farklı motifler kumaşa dökülüyor. İsteyenler buradan el dokuması kumaşlardan da alabiliyorlar. Fiyatları mı? O kadar emek karşılığında çok daha pahalı olması gerekirken oldukça ucuz. Motifine göre değişse de 1 metre kumaş yaklaşık 25-30 TL aralığında.
ZÜMRÜT MAĞARA
Trang’da yapılabilecek en güzel etkinliklerden biri de şüphesiz ki çevre adalar turu. Bunun için Trang’ın merkezinden yaklaşık 40-45 dakikalık yolculukla Pakmeng Limanı’na gitmek gerekiyor.
15 dakikalık tekne yolculuğu ardından Koh Muk’a ulaşılıyor. Tay dilinde Koh “ada” demek; yani Koh Muk, Muk Adası anlamına geliyor. Bu adanın en büyük özelliği gizli bir lagüne ev sahipliği yapması. Nasıl mı? Önce adaya ulaşıyorsunuz. Saatin öğleden önce 12 olduğundan emin oluyorsunuz. Çünkü 12 civarı med-cezir nedeniyle tünelden girip su yükselirse çıkamayabilirsiniz. Bu durumda da geceyi sular geri çekilene kadar lagünde geçirmek durumunda kalırsınız. Mağaranın başına geliyorsunuz ve önde rehber 80 metrelik mağaranın içinde yüzmeye başlıyorsunuz. Sonunda çıktığınız yer ise cennet olmalı. Suyun rengi zümrüt rengi olduğundan buraya Emerald Cave, yani zümrüt mağara demişler. Tay dilindeki adı ise Tham Morakot.
Lagünden çıktıktan sonra bu kez de adanın çevresindeki mercan resiflerinde şnorkel ile yüzebilirsiniz. Denizin altı, rengârenk mercanlar ve deniz canlıları ile dolu. Yaklaşık 30 dakika süren hayranlık dolu yüzme sonrası teknemize geri dönüyor ve Trang’dan ayrılmak üzere tekrar Pakmeng Limanı’na geri dönüyoruz.
Yorumlar