Tuğçe & Gökay : “Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor”

1 - Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Gökay: Merhaba, 1980 İzmir doğumluyum, hala da İzmir’de yaşıyorum.  Bir yandan internet üzerinden freelancer olarak çalışıyorum, bir yandan da İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği bölümünde yüksek lisans yapıyorum. 2010’dan beri Tuğçe ile birlikte seyahat ediyoruz ve hayatımız sabah 9 akşam 5 ritminden farklı akıyor.
 
Tuğçe: Merhaba ben Tuğçe Ertan, 1986 doğumluyum ve ben de  İzmir’de yaşıyorum. Mimarım ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde hem araştırma görevlisiyim hem de yüksek lisans yapıyorum. Bir yandan da çevirmenlik işleriyle uğraşıyorum.

Tuğçe & Gökay : “Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor”

2 - Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Seyahat ettiğimizde kendimizi dünyayla bir olmuş hissediyoruz. Belki dünyanın bir ucunda doğmuş bir insanın hayatına ya da mahallesine bir süreliğine dahil olabilmek, bambaşka dünyaların kapılarını açarken bir yandan da hepimizin ne kadar aynı olduğunu hatırlatıyor bize. Seyahat etmek bize yaşadığımızı hissettiriyor. Gündelik uğraşlarımızdan kafamızı kaldırıp etrafa bakınca, dünyaya açılınca hayatın nasıl da ciddi ve olağan aktığını deneyimliyoruz. Başka bir kültürün içine  karışıp onunla beraber var olabilmeyi öğrenmek zor ama bir o kadar da yaşam gücü aşılayan bir duygu. Başka hayatlara, farklı sokaklara dokunmak zihnimizi açıyor ve bizi yalınlaştırıyor.

3 - İzmir’de yaşayan bir çift olarak sizin gözünüzden İzmir’i dinleyebilir miyiz?
İzmir’in en önemli özelliği ve güzel tarafı tam bir deniz kenti olmasıdır. Hakikaten deniz kokar bizim şehrimiz. Zaman daha büyük şehirlere göre biraz daha yavaş akar, dolayısıyla insanın kendine vakti kalır. İzmirli sokakta yaşamayı sever, açık havada gezer. Zaten hava şartları da buna elverişli. İzmir’in merkezi semtleri genel olarak kendine hastır, Göztepe’nin sahili, Alsancak’ın elit ve kalabalık merkezi, Kemeraltı’nın tarihi dokusu, Karşıyaka’nın harika palmiyeleri ve kafeleri insana hep keyif katar. Bu arada İzmir çevresindeki köylerin ve ilçelerin de çok çeşitli güzellikleri vardır. Zaten sırf bu köyleri tek tek gezmeye kalksanız birkaç ay rahatlıkla geçer.

Tuğçe & Gökay : “Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor”

4 - Blogunuz http://www.kokladunyayi.com nasıl ortaya çıktı? Hikâyesi nedir? 
Kokla Dünyayı isimli blogumuzu oluşturmaktaki amacımız hem seyahat severlere yeni pencereler açmak ve deneyimlerimizi onlarla paylaşmak, hem de kendimiz için bir günce oluşturmaktı. Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor. İsminin hikayesi ise, seyahatin nasıl bütün duyulara hitap ettiğiyle ilgili fakat günümüzde artık bir yeri görmek, dinlemek teknoloji üzerinden de yapılabilirken, koku duyusunun yerini hiçbiri alamıyor.

Tuğçe & Gökay : “Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor”

5 - Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi? Neden burası?
Aslında her şehrin kendine has dinamikleri var ama tabii ki Avrupa'daki şehirler bize çok da yabancı değil. Bu sebeple aklımızda yer eden şehirler, genel olarak bizim kültürümüzden farklı yaşamlara ev sahipliği yapan şehirler. Aralarında bizi en çok vuran, şaşkına çeviren coğrafya ise Kenya oldu. Oradayken, doğal yeryüzünün nasıl şekillendiğini, dünyanın aslında bizim kendimizi koyduğumuz beton şehirlerin dışında nasıl bir yer olduğunu, insanlarının nelerle uğraşıp sadece hayatta kalmaya odaklandığını, neden o egzotik hayvanların o renkleri aldığını idrak ettiğimiz bir yerdi. O nedenle bizde yeri çok ayrıdır ve 3 yıl önce gitmemize rağmen hala şaşkınlıkla karışık bir hayranlıkla çok net olarak hatırlıyoruz orayı.

6 - Çift olarak gezmenin avantajları ve dezavantajları neler?
Çift olarak gezmenin avantajı, tabii ki de yalnızlık hissetmemek ve deneyimlerinizi hemen orada, o anda en yakınınızla paylaşabiliyor olmak. Biz sevilen şeylerin, keyfin ve neşenin paylaşılarak arttığına inanıyoruz ve seyahat keyfimizi de birbirimizle paylaşmaktan çok mutluyuz. Bu şekilde seyahat edince gittiğiniz yerlerde yeni insanlarla tanışmıyorsunuz diye bir şey de yok, her ülkede çok sevdiğimiz dostluklar kurduk şimdiye kadar.

Tuğçe & Gökay : “Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor”

7 - Seyahat rotalarınızı nasıl belirliyorsunuz?
Genel olarak hava durumuna, mevsime ve uçak fiyatlarına göre şekillendiriyoruz rotalarımızı. Tabii bir de seyahat dergilerinden ve bloglardan görüp özendiğimiz, hayallerimizi süsleyen rotaları öncelikle gerçekleştirmeye çalışıyoruz. En büyük etken genelde fiyatalar oluyor, bu sebeple bir destinasyonun yüksek sezonunu ya tam başlamadan ya da bittikten hemen sonra olan tarihleri tercih etmeye çalışıyoruz. Hem daha az kalabalık oluyor, hem fiyatlar uygun oluyor.
 
Tuğçe & Gökay : “Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor”

8 - Porto seyahatinizdeki izlenimleriniz neler? 
Porto, Portekiz’in en özel şehri diyebilirz. Şaraplarının özel tadı, şehir merkezinde hissedilen karakteristik kimlik ve tatlıları aklımızı başımızdan almıstı. Fakat yine Porto’yu çok karakteristik kılan özellikleri şehir merkezine yakın plajları ve fado dinleyebileceğiniz mekanlar. Müzik, lezzet ve kültür her and her yerde. Tabii Harry Potter fanları olarak, o herkesin bildiği ilginç merdivenli kütüphaneyi de unutmamak lazım.
 
9 - Kenya’daki yaşamı nasıl buldunuz? Kenya’yı görmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Kenya’da yaşam çok yalın, tam da sadece yaşamaya odaklı bir şekilde akıp gidiyor. Bizim Batı’da sahip olduğumuz endişelerden, ince eleyip sık dokuduğumuz konulardan çok uzak, sessiz ama bir o kadar da acımasız bir hayat var orada. Doğanın muhteşemliği, insanların güneşle başlayıp karanlıkla biten günleri, doğayla ilişkileri ve ilginç inançları sarıp sarmalıyor gezginleri. Kenya’yı görmek isteyenlere tavsiyemiz, mümkünse güvenilir bir yerel tur şirketiyle anlaşmaları. Biz orada gönüllü çalışan bir arkadaşımız vasıtasıyla bunu yapmıştık ve çok memnun kaldık. Bir de tabii, sağlık konusundaki önlemleri seyahat sağlık birimlerinden bilgi alarak yapmaları çok önemli, sıtma ilacı, gerekli aşılar, cibinlik götürmek vs.

10 - Türkiye’de yaz tatili için önerileriniz nereler? 
Çeşme, Kaz Dağları ve Muğla iyi seçenekler olabilir. Özellikle İftarlık Gazoz filminden sonra biz bu yaz Ula’ya gideceğiz kesin. Çeşme ise çocukluğumuzdan beri denize girdiğimiz, birçok kesimin eleştirdiği ama bizim asla vazgeçemediğimiz, kalabalık bir sitenin köşesinden döner dönmez dağ kekiği kokularını alabileceğiniz, kristal rengi sularında yüzebileceğiniz ve mezelerin hasıyla sofranızı donatabileceğiniz bir harikalar diyarıdır bize göre.

Tuğçe & Gökay : “Yaşadığımız, gördüğümüz şeyleri arşivlemek, başka seyahat tutkunlarıyla paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor”

11 - Gezmeye yeni başlayan birine tavsiye edeceğiniz ilk şey ne olur?
Uzun süreli bir pasaport çıkartmasını, sağlık konusunda dikkatli olmasını ve gittiği yerlerde yerel halkla kaynaşmasını öneririz. Bir de, herkes yapıyor diye bazı şeyleri zorla yapmak zorunda hissetmeden kendi iç sesini dinleyerek gezmesini tavsiye ederiz. Kısa sürede çok yer görmek yerine bir lokasyonda uzun zaman geçirmek de daha verimli oluyor bizce.