Coğrafi zenginliğe sahip ülkemizde doğayı sevenlerin yeşile fazlasıyla doyabileceği bölgedir Karadeniz… Yemyeşil doğası, temiz havası, geleneksel mimarisi, doğa sporları, yöresel ezgileri ile Karadeniz başlı başına güçlü bir kültüre sahip. Unutulmaya yüz tutmuş olan Hemşince ve Lazca şivesi, yöresel yemekleri, horonu, müziği, ahşap evleriyle akla gelen Karadeniz'de seyahat etmek isteyenler için görülmeye değer öyle çok yer var ki… Yaylalar, mağaralar, kaleler, vadiler, şelaleler, sahiller ve meşhur göller… İstanbul ve Ankara'da ikamet edenler için hafta sonu kaçamağı olarak Bolu, en güzel tercihlerden birini oluşturuyor. Özellikle Yedigöller Milli Parkı ve Gölcük Tabiat Parkı, şehrin gürültüsünden uzaklaşarak sakin ve huzurlu bir hafta sonu geçirmek isteyenler için en ideal mekanlar arasındadır. Hal böyle olunca, bölgenin sahip olduğu gerek kendine has kültürü gerek doğal güzelliklerinin zenginliği birçok filme de ev sahipliği yapmasını sağlamış.
Öncelikle sanat filmi sevenlerin ilgisini çekecek bir yapımla başlamak istiyoruz. Semih Kaplanoğlu'nun yönetmenliğini yaptığı 'Yusuf Üçlemesi' olarak anılan seri; 'Yumurta', 'Süt' ve 'Bal' adlı filmlerden oluşuyor. Üçlemenin 'Yumurta' ve 'Süt' filmleri, İzmir'in Tire ilçesinde çekilmişken, adından da anlaşılacağı gibi 'Bal' filmi Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde çekilmiştir. Kısaca söylemek gerekirse filmde; Yusuf isimli bir şairin hayatı, üç evrede seyirciye aktarılıyor. Üçleme içinde yer alan 'Bal' filmi, serinin son çekilen filmi ancak hikayenin başını anlatıyor. Film, babası bal toplayıcısı olan Yusuf'un çocukluğunu konu ediniyor. 'Yusuf Üçlemesi'nin sonuncusu olarak Karadeniz Dağları'nda geçen 'Bal' filmi, aynı zamanda 60. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü de kazanmış bir yapım.
Sanat filmlerinden söz açmışken, Karadeniz bölgesinde yaptığımız seyahate Özcan Alper'in çektiği bir yapımla devam edelim. Hopa, Çamlıhemşin ve Kemalpaşa'da çekimleri yapılmış 'Sonbahar' filminin başrolünde Onur Saylak yer alıyor. Ödül üstüne ödül alan film, dram türünde güzel bir hikaye sunuyor seyirciye. 'Yusuf Üçlemesi'nden sonra yine bir Yusuf karakterini başrolde izliyoruz. Üniversite yıllarında hapse giren Yusuf, hastalığı nedeniyle tahliye edilir. Hayatının son dönemini annesinin yanında geçirmek için evine dönen Yusuf, Elka isimli bir kıza aşık olur. Filmde başta bahsedildiği gibi günümüzde unutulmaya yüz tutmuş olan Karadeniz şivelerine yer verilmesi önemli detaylardan biri. Çok sayıda ödüle layık görülmüş yapım; sizi Karadeniz'de hüzünlü ve güzel bir yolculuğun son durağına götürecek.
Listede yer alan filmlere Semih Kaplanoğlu ve Özcan Alper'in filmlerinin ardından bir aşk hikayesi ile devam ediyoruz. Aslen Karadenizli olan bir yönetmen tarafından çekilen 'Yüreğine Sor' filmi de Rize'nin Şenyuva köyünde geçiyor. 'Yüreğine Sor'un hem senaristliğini hem yönetmenliğini üstlenen Yusuf Kurçenli, memleketini yazdığı bir aşk hikayesi ile birleştirerek seyirciye sunmuş. Rize'nin Şenyuva köyünde geçen filmin başrollerini Tuğba Büyüküstün, Hakan Eratik ve Kenan Ece paylaşıyor. Filmde aynı zamanda Karadeniz bölgesinin sahip olduğu zengin kültürel değerler de fazlasıyla hissediliyor. Dolayısıyla bu kültürün ustaca işlenerek sunulmuş olmasının nedeni, filmin yönetmenliğini ve senaristliğini yapan Yusuf Kurçenli'nin doğduğu topraklar içinde bir hikayeyi bize sunuyor olması diye düşünmeden edemiyoruz.'Yüreğine Sor' filminde Karadeniz toprakları üzerinde yüz yıl önce geçen bir aşk hikayesi anlatılmış. Ancak bu aşk öyküsünü farklı kılan; iki ayrı dine mensup gencin, hikayenin baş kahramanları olması. Ortodoks bir erkeğin, Müslüman bir kızla yaşadığı zorlu aşkı konu alan filmde; gayrimüslim Mustafa karakterini Kenan Ece canlandırırken, Esma karakterine ise Tuğba Büyüküstün hayat vermiş. 19. yüzyılda geçen dokunaklı aşk hikayesini izlerken; hem Karadeniz'in tadına varacak hem de Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu bir sürece tanıklık edeceksiniz.
Tarihsel bir süreçten bahsetmişken yakın geçmişte yaşanmış Çernobil'in nasıl izler bıraktığını neredeyse hepimiz biliyoruz. 2019'da yayınlanan yabancı mini dizi 'Chernobyl' izlenme rekorları kıran başarılı yapımlardan biri oldu. İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden Çernobil'i, çok başarılı ve etkileyici şekilde anlattıklarını söylemeliyiz. Patlamanın yaşandığı yer nedeniyle Çernobil faciasının, Karadeniz bölgesine verdiği zarar uzun yıllar sürdü. Yaşanılan felaketin sancılarını yerli yapım bir filmle izlemek isterseniz; Trabzon'da geçen 'Yağmur: Kıyamet Çiçeği'ni listeye eklemenizi öneririz. Onur Aydın'ın yönetmenliğini yaptığı film, Çernobil faciasının Karadeniz'e olan etkilerini konu alıyor.
Karadeniz dendiğinde halk fıkralarının ilk akla gelenlerden biri olduğunu söylemeliyim. Hatta bunu ileri taşıyarak fıkra dendiğinde akla ilk olarak Karadeniz topraklarının ve insanın geldiğini belirtmek de çok doğru olacaktır. Mizah; içinde zeka barındıran en hassas ve önemli alanlardan biri. Çünkü insanları güldürmeyi başarabilmek özellikle içinde yaşadığımız bu dönemde belki eskisinden bile daha kıymetli. Bu sebeple fıkralarıyla ciddi derecede tanınan bir kültürün filmleriyle de yüzleri güldürmesine şaşmamalı… Karadeniz'de çekilen filmlerden bahsettiğimiz bu yazıyı, bölgeye yakışır şekilde komedi türünde filmleri ekleyerek tamamlamak istiyoruz. Komedi severler için gelecek bu öneriler… Birden fazla türde komedi filmi olmasına rağmen öncelikle Adem Kılıç yönetmenliğindeki filmlerden söz edeceğiz. 'Sümela'nın Şifresi' bu filmlerden ilki. Trabzon'da geçen film, Karadeniz fıkraların
Adem Kılıç'ın ikinci filmi ise 'Oflu Hoca'nın Şifresi'… İsminden anlaşılacağı gibi Trabzon'un Of ilçesinde geçen film, komedi fseverlere hitap edecek bir yapım.
Son olarak ise Kartal Tibet'in yönetmenliğini yaptığı ve Metin Akpınar, Melis Birkan, Kıvanç Tatlıtuğ ve Müslüm Gürses gibi isimlerin rol aldığı bir filmden bahsedeceğim. Komedi ve macera türündeki 'Amerikalılar Karadeniz'de 2' filmi ile de ABD-Türkiye arasındaki ilişkiye bir başka gözle bakacaksınız.